İçinde fal olan 7 harfli 13 kelime var. İçerisinde FAL bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında fal olan kelimeler listesine ya da Sonu fal ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A F L Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
FAL, LAF
2 Harfli Kelimeler
AF, AL, FA, LA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- UFALTMA
-
-
[isim]
Ufaltmak işi
-
[isim]
Ufaltmak işi
- KOFALIK
-
-
[isim]
Kofanın çok bulunduğu yer
-
[isim]
Kofanın çok bulunduğu yer
- FALANCA
-
-
[sıfat]
Falan
- "Falanca yerde, falanca gün."
-
[zamir]
Falan kimse
- "Falanca geldi."
-
[sıfat]
Falan
- İHTİFAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Anma töreni
- "Mevlana ihtifali."
-
[isim]
Anma töreni
- FALNAME
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Fala bakmanın inceliklerini ve yorumlama özelliklerini anlatan kitap
-
[isim]
Fala bakmanın inceliklerini ve yorumlama özelliklerini anlatan kitap
- SEFALET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yoksulluk, yoksulluk sıkıntısı
- "İnsan onu bir gördü mü evlerin, sokakların sefaletini unutur giderdi." (Tarık Buğra)
-
[isim]
Yoksulluk, yoksulluk sıkıntısı
- KEFALET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Birinin borcunu ödememesi veya verdiği sözü yerine getirmemesi durumunda bütün sorumluluğu üzerine alma durumu, kefillik
- "O zamanlarda her sene kefaletleri yüzünden bin lira, iki bin lira ödemek mecburiyetinde kalınmış." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[isim]
Birinin borcunu ödememesi veya verdiği sözü yerine getirmemesi durumunda bütün sorumluluğu üzerine alma durumu, kefillik
- FALÇATA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Eğri kunduracı bıçağı
-
[isim]
Eğri kunduracı bıçağı
- ENSEFAL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kafatası içindeki beyin ve yardımcı organların oluşturduğu yapı
-
[isim]
Kafatası içindeki beyin ve yardımcı organların oluşturduğu yapı
- UFALMAK
-
-
[nsz]
Büyükken daha ufak duruma gelmek, küçülmek
- "Ne söyleyeceğimi şaşırmış, bir sandalyenin ucunda gittikçe ufalarak oturdum." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Büzülmek, küçülmek
-
[nsz]
Büyükken daha ufak duruma gelmek, küçülmek
- AKKEFAL
-
-
[isim]
Sazangillerden bir cins tatlı su balığı (Alburnus)
-
[isim]
Sazangillerden bir cins tatlı su balığı (Alburnus)
- UFALAMA
-
-
[isim]
Ufalamak işi
-
[isim]
Ufalamak işi
- FALSOLU
-
-
[sıfat]
Yanlış, hatalı, kusurlu
- "Bu saydığım, rolün falsolu tarafları." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Uygun ve yerinde olmayan
-
Döne döne ve ekseninden kayarak, kavisli
-
[sıfat]
Yanlış, hatalı, kusurlu