İçinde f olan 3 harfli 62 kelime var. İçerisinde F harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında f harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu f harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

FİN
...
ŞEF

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Yetki ve sorumluluğu olan, yöneten kimse
    • "İstasyon şefi. Büro şefi."
  2. Önder, lider
  3. [sıfat] Baş, yönetici durumda bulunan
    • "Şef garson şarabı övünce heveslendim." (Tarık Buğra)

SOF

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir çeşit sertçe, ince yünlü kumaş
  2. Ham ipekten yapılmış astarlık kumaş
    • "Ankara sofu."

AFT

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Ağız mukozasında görülen ufak, kirli sarı lekeler

KÜF

  1. [isim] Ekmek, peynir vb. organik maddelerin üzerinde, nem ve ısının etkisiyle oluşan, çoğu yeşil renkli mantar
  2. Pas

SAF

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Dizi, sıra
    • "Bütün garsonlar saf teşkil edip selama dururlardı." (Ercüment Ekrem Talu)
  2. Grup

AFİ

  1. [isim] Gösteriş, çalım, caka
    • "Bir manevra, bir afi, bir dalavere olacak diyordum." (Ömer Seyfettin)
    • "Yanındaki kıza afi yapmak için onun önüne, dilenciye sadaka verir gibi bahşiş fırlatan bir züppeyi, bıraksalar öldürecekti." (Haldun Taner)

TÜF

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Yanardağların püskürttüğü kül, kum ve lav parçacıklarından oluşan, çoğunlukla açık renkli, hafif gözenekli bir tür çökelti taşı

ŞİF

  1. [isim] Pamuk kozası
  2. Şırası alınmış üzüm posası

EFE

  1. [isim] Yiğit, özellikle Batı Anadolu köy yiğidi, zeybek
  2. Ağabey
  3. Kabadayı
  4. Kaptan

LİF

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Her türlü maddeyi oluşturan çok ince ve uzun parça
    • "Ihlamur lifleriyle tavana asılmış kış kavunları gözünün önüne geliyordu." (Falih Rıfkı Atay)
  2. Yıkanmak için kullanılan bitki telleri demeti veya türlü ipliklerden yapılmış örgü
  3. Tel

PUF

  1. [isim] Arkalıksız, alçak, yumuşak, ayakları gözükmeyen oturacak
    • "Aynanın önündeki kumaş kaplı, arkalıksız, kabarık, yumuşacık pufa oturmuş." (Refik Halit Karay)
  2. Kaba, kabartılmış, yumuşak minder

FAZ

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Elektrik geriliminde evre

FES

  1. [isim] Şapka yerine kullanılan, kırmızı, kalın çuhadan yapılmış, tepesinde püskülü olan, silindir biçiminde başlık

KOF

  1. [sıfat] Kuruyarak veya çürüyerek içi boşalmış olan
    • "Kof ceviz."
  2. Boş, değersiz, bilgisiz, yetkisiz (kimse)
    • "Bunlar medeni milletlerin lügat kitaplarına süs olsun diye yazılmış fantazyalı kof lakırtılardır." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
  3. Güçsüz, dermansız
    • "Kof adam."

ÖRF

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yasalarla belirlenmeyen, halkın kendiliğinden uyduğu gelenek
    • "Yaşandığı asrın örf ve âdetlerini belirtmek bakımından kıymetli bulmuyor değilim." (Refik Halit Karay)

RAF

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Üstüne öteberi koymak için duvara veya bir dolabın içine birbirine paralel olarak tutturulmuş, genellikle geniş, uzun tahta veya metal levha
    • "Yemek paketini, raflarda yer bulamadığı için masa üstüne koydu." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Anayasayı rafa kaldırarak keyfî, gelişigüzel sınırlar çizmeye kalkışmak, bu yaygaraları koparanların başlıca özelliğidir." (Necati Cumalı)

FON

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Belirli bir iş için gerektikçe harcanmak üzere ayrılıp işletilen para, kaynak
    • "Karşılıklı paralar fonundan beş yüz milyon lira Millî Savunma hizmetlerine tahsis edilmişti." (Atilla İlhan)
  2. Bir kuruluşun mali kaynaklarının tümünün göstergesi
  3. Sinemada, tiyatroda oyuncuların arkasındaki resim, fotoğraf veya çeşitli plastik ögelerden oluşan dekor, görüntü
  4. Bir tabloda, üzerinde konunun işlendiği boya katı
  5. İç mimaride üstüne başka şeyler eklenen bölüm
  6. Bir kumaşın alt dokusu

MUF
...
FEN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Fizik, kimya, matematik ve biyolojiye verilen ortak ad
    • "Fen fakültesi."
  2. Fizik, kimya, matematik ve biyolojiden elde edilen verileri iş ve yapım alanında uygulama, teknik
    • "Edison, bilimden çok fenne hizmet etmiştir."
  3. Bilim, bilgi
    • "Hocalar dinde, hekimler fende ayıp yok, derlerdi." (Falih Rıfkı Atay)
  4. Hile, hilekârlık
    • "Erkeğin en budalası yine karısını aldatmak fennini bulur." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü