İçinde eş olan 6 harfli 85 kelime var. İçerisinde EŞ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında eş olan kelimeler listesine ya da Sonu eş ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E Ş Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
EŞ, ŞE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- TEŞRİH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir sorunu veya konuyu ele alıp en ince noktalarına kadar gözden geçirerek anlatma, açımlama
-
Anatomi
-
İskelet
-
[isim]
Bir sorunu veya konuyu ele alıp en ince noktalarına kadar gözden geçirerek anlatma, açımlama
- NEŞTER
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Kan almak, aşı yapmak veya küçük apseleri açmak için kullanılan ufak bıçak
-
[isim]
Kan almak, aşı yapmak veya küçük apseleri açmak için kullanılan ufak bıçak
- EŞLEME
-
-
[isim]
Eşlemek işi, bağlaşım
-
Görüntü ve ses kuşakları arasındaki bağ, senkronizasyon
-
[isim]
Eşlemek işi, bağlaşım
- KEŞKEK
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
İyice dövülmüş buğdayın etle birlikte uzun süre kaynatılmasıyla yapılan bir yemek
-
[isim]
İyice dövülmüş buğdayın etle birlikte uzun süre kaynatılmasıyla yapılan bir yemek
- KALLEŞ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Sözünde durmayıp bir işin yüzüstü kalmasına yol açan
- "Gene gülümsüyordu ama artık kalleş bir hınç vardı gülümseyişinde." (Tarık Buğra)
-
Birine gizlice kötülük eden
-
[sıfat]
Sözünde durmayıp bir işin yüzüstü kalmasına yol açan
- KARDEŞ
-
-
[isim]
Aynı anne babadan doğmuş veya anne babalarından biri aynı olan çocukların birbirine göre adı
- "Öz kardeş. Üvey kardeş. Kız kardeş. Erkek kardeş."
-
Yaşça küçük olan çocuk
-
[ünlem]
Adı bilinmeyen kimselere söylenen bir seslenme sözü
- "Güle güle Fahri Bey kardeşim!" (Sait Faik Abasıyanık)
-
Aralarında çok değer verilen ortak bir bağ bulunanlardan her biri
- "Din kardeşi."
-
[isim]
Aynı anne babadan doğmuş veya anne babalarından biri aynı olan çocukların birbirine göre adı
- EŞEKÇİ
-
-
[isim]
Eşeklerle yük taşıyan veya insan gezdiren kimse, merkepçi
-
[isim]
Eşeklerle yük taşıyan veya insan gezdiren kimse, merkepçi
- MEŞGUL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Bir işle uğraşan, iş görmekte olan
- "Belediye doktoru, kışın kimya tecrübeleri ile meşguldü." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Kâtip daha fazla meşgul olmaya lüzum görmeden genç kızı yalnız bırakıp gitti." (Peyami Safa)
-
Çalışır, kullanılır durumda olan, dolu
- "Telefon meşgul."
-
[sıfat]
Bir işle uğraşan, iş görmekte olan
- KEŞŞAF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bilinmeyen çok önemli bir şeyi keşfeden
-
Keşif kolu
-
İzci
-
[isim]
Bilinmeyen çok önemli bir şeyi keşfeden
- NEŞİDE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir toplulukta okunmaya değer şiir
- "Neşidesini okurken, birdenbire bir açılışı, bir derinleşmesi vardır." (Memduh Şevket Esendal)
-
Atasözü gibi kullanılan beyit veya dize
-
[isim]
Bir toplulukta okunmaya değer şiir
- TEŞBİH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Benzetme
- "Aleyhinde şairane teşbihlerle ağır ve güçlükle yazardı." (Yahya Kemal Beyatlı)
- "Yazının peyda olduğu günden beri yüz binlerce şair gelmiş, her biri binlerce teşbih yapmış." (Orhan Veli Kanık)
-
[isim]
Benzetme
- MEŞHUT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Görülen, gözle görülmüş, tanık olunmuş
-
[sıfat]
Görülen, gözle görülmüş, tanık olunmuş
- MEŞKUR
- ...
- NEŞELİ
-
-
[sıfat]
Sevinçli, keyifli, şen
- "Bugün ne kadar iyi, ne kadar neşeli olduğumu görüyor musunuz?" (Reşat Nuri Güntekin)
-
[zarf]
Sevinçli, keyifli, şen bir biçimde
- "Onu o kadar neşeli karşıladı ki hemen keyfi yerine geldi." (Peyami Safa)
-
[sıfat]
Sevinçli, keyifli, şen
- EŞKIYA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Dağda, kırda yol kesen hırsızlar, haydutlar
- "Nice kendi hâlinde insanları, dağ başlarında eşkıya tenkil eder gibi öldürttü." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Dağda, kırda yol kesen hırsızlar, haydutlar
- ŞEŞBEŞ
-
-
[isim]
Tavla oyununda atılan zarlardan birinin altı, öbürünün beşli gelmesi
-
[isim]
Tavla oyununda atılan zarlardan birinin altı, öbürünün beşli gelmesi
- EŞİLME
-
-
[isim]
Eşilmek işi
-
[isim]
Eşilmek işi
- TEŞDİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Şiddetini artırma, güç verme
-
Sağlamlaştırma
-
[isim]
Şiddetini artırma, güç verme
- BEŞERİ
- ...
- MEŞALE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ucunda, alev çıkararak yanıcı bir madde bulunan, aydınlatmaya yarayan değnek
- "Jandarmalar petrolle külü karıştırarak meşale yapıyorlardı." (Memduh Şevket Esendal)
-
Bir düşüncenin öncüsü
-
[isim]
Ucunda, alev çıkararak yanıcı bir madde bulunan, aydınlatmaya yarayan değnek