İçinde ey olan 5 harfli 67 kelime var. İçerisinde EY bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ey olan kelimeler listesine ya da Sonu ey ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E Y Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
EY, YE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- MEYUS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Üzgün
- "Ağır ve meyus adımlarla yürüdü." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Müsteşar yanında böyle kalmak onu meyus ediyordu." (Memduh Şevket Esendal)
- "Bir ümidin çıkmaması, insanın ikinci defa meyus olması demektir." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Karamsar
- "Odaya girince Remzi'yi şaşkın ve meyus bir hâlde gördüm." (Memduh Şevket Esendal)
-
[sıfat]
Üzgün
- BİTEY
-
-
[isim]
Bitki örtüsü
-
[isim]
Bitki örtüsü
- DİKEY
-
-
[sıfat]
Başka bir doğru ile kesiştiğinde onunla birlikte dik açı oluşturan (doğru çizgi), amudi
- "a, b doğrusuna c noktasından dikey bir doğru indirilince 90 derecelik açı oluşur."
-
[zarf]
Dik olarak
-
[sıfat]
Başka bir doğru ile kesiştiğinde onunla birlikte dik açı oluşturan (doğru çizgi), amudi
- BEHEY
-
-
[ünlem]
Çıkışma bildirmek için kullanılan bir söz
- "Behey Allah'tan korkmaz!" (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[ünlem]
Çıkışma bildirmek için kullanılan bir söz
- PEYDA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Belli, açık, peydah
- "Uzun boyu hafif bir kamburluk peyda etmiş." (Hüseyin Cahit Yalçın)
- "Tepeye tırmandıkça başımızın üstünde koyu mor bir aydınlık peyda oluyor." (Aka Gündüz)
-
[sıfat]
Belli, açık, peydah
- REYON
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir mağazanın yalnız bir tür eşya satılan bölümü
- "Ayakkabı reyonu."
-
[isim]
Bir mağazanın yalnız bir tür eşya satılan bölümü
- KUZEY
-
-
[isim]
Sağını doğuya, solunu batıya veren kimsenin tam karşısına düşen yön, dört ana yönden biri, şimal, güney karşıtı
-
Bulunduğu noktaya göre kuzeyde kalan yer
- "Zonguldak Ankara'nın kuzeyindedir."
-
Yıldız
-
[isim]
Sağını doğuya, solunu batıya veren kimsenin tam karşısına düşen yön, dört ana yönden biri, şimal, güney karşıtı
- LEYDİ
- ...
- MEYVE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Bitkilerde çiçeğin döllenmesinden sonra yumurtalığın gelişmesiyle oluşan tohumları taşıyan, genellikle yenebilen organ, yemiş
- "Oğlu Hakan'ın doğduğu yıl meyveye duran dut, en doğurgan dönemindeydi." (Muzaffer Uyguner)
-
Ürün, sonuç, kâr
- "Mektebimizin şapirografla basılan haftalık Fidan'ında, en güzel meyve benim imzamdır." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[isim]
Bitkilerde çiçeğin döllenmesinden sonra yumurtalığın gelişmesiyle oluşan tohumları taşıyan, genellikle yenebilen organ, yemiş
- GÜNEY
-
-
[isim]
Solunu doğuya, sağını batıya veren kimsenin tam karşısına düşen yön, dört ana yönden biri, cenup, kuzey karşıtı
- "Konya, Ankara'nın güneyindedir."
-
Güneş gören yer
-
Lodos
-
[isim]
Solunu doğuya, sağını batıya veren kimsenin tam karşısına düşen yön, dört ana yönden biri, cenup, kuzey karşıtı
- YÖNEY
- ...
- YÜZEY
-
-
[isim]
Bir cismi uzaydan ayıran dış ve yaygın bölüm, satıh, yüz
-
[isim]
Bir cismi uzaydan ayıran dış ve yaygın bölüm, satıh, yüz
- KEYFİ
- ...
- EYVAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Teras, sundurma, ayvan
-
Bir tarafı dışarıya açık olan oda, ayvan
-
[isim]
Teras, sundurma, ayvan
- BEYAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Söyleme, bildirme
- "Bu beklenmedik sevgi gösterileri karşısında ne kadar şaşırıp kaldığını gazete muhabirlerine beyan etmekten çekinmemiştir." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Bir eserde, düşüncelerin, duyguların, hayallerin doğuş ve değerlerini, bunların anlatımında tutulacak yolları konu edinen bir edebiyat bilgisi dalı
-
[isim]
Söyleme, bildirme
- EYTAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yetimler
-
[isim]
Yetimler
- TEYZE
-
-
[isim]
Annenin kız kardeşi, ana yarısı
- "İhtiyar halaların, teyzelerin, bütün bu hısım akrabanın fikrini sorduk." (Memduh Şevket Esendal)
-
[ünlem]
Anne yaşıtı kadınlara söylenen bir seslenme sözü
-
[isim]
Annenin kız kardeşi, ana yarısı
- BEYTİ
- ...
- GÜVEY
- ...
- BİREY
-
-
[isim]
Kendine özgü nitelikleri yitirmeden bölünemeyen tek varlık, fert
-
Doğa bilgisinde türü oluşturan tek varlıklardan her biri
-
Bir türün kapsamı içine giren somut varlık
-
İnsan topluluklarını oluşturan, insanların benzer yanlarını kendinde taşımakla birlikte, kendine özgü ayırıcı özellikleri de bulunan tek can, fert
-
Toplumları oluşturan ve düşünsel, duygusal, iradeyle ilgili nitelikleri toplum içinde belirlenen insanların her biri, fert
-
[isim]
Kendine özgü nitelikleri yitirmeden bölünemeyen tek varlık, fert