İçinde ey olan 5 harfli 67 kelime var. İçerisinde EY bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ey olan kelimeler listesine ya da Sonu ey ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E Y Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
EY, YE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- SEYİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir topluluğun ileri gelen kişisi
-
Hz. Muhammed'in soyundan olan kimse
-
[isim]
Bir topluluğun ileri gelen kişisi
- BEYZİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Yumurta biçiminde, söbe, oval
- "Beyzi gözlüklerinin ardında, çipil gözleri, rahatsız edici bir çabuklukla açılır kapanır." (Atilla İlhan)
-
[sıfat]
Yumurta biçiminde, söbe, oval
- DEYİM
-
-
[isim]
Genellikle gerçek anlamından az çok ayrı, ilgi çekici bir anlam taşıyan kalıplaşmış söz öbeği, tabir
- "Bence ziyan olmuş, eski deyimi ile heder olmuş bir değerdir." (Haldun Taner)
-
[isim]
Genellikle gerçek anlamından az çok ayrı, ilgi çekici bir anlam taşıyan kalıplaşmış söz öbeği, tabir
- EPEYİ
-
-
[zarf]
Epey
-
[zarf]
Epey
- GÜNEY
-
-
[isim]
Solunu doğuya, sağını batıya veren kimsenin tam karşısına düşen yön, dört ana yönden biri, cenup, kuzey karşıtı
- "Konya, Ankara'nın güneyindedir."
-
Güneş gören yer
-
Lodos
-
[isim]
Solunu doğuya, sağını batıya veren kimsenin tam karşısına düşen yön, dört ana yönden biri, cenup, kuzey karşıtı
- BEYAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Söyleme, bildirme
- "Bu beklenmedik sevgi gösterileri karşısında ne kadar şaşırıp kaldığını gazete muhabirlerine beyan etmekten çekinmemiştir." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Bir eserde, düşüncelerin, duyguların, hayallerin doğuş ve değerlerini, bunların anlatımında tutulacak yolları konu edinen bir edebiyat bilgisi dalı
-
[isim]
Söyleme, bildirme
- BEYİN
-
-
[isim]
Kafatasının üst bölümünde beyin zarı ile örtülü, iki yarım yuvar biçiminde sinir kütlesinden oluşan, duyum ve bilinç merkezlerinin bulunduğu organ, dimağ
- "Kızgın güneşin altında bütün gün beynim kaynıyor." (Orhan Kemal)
- "Akşam eve gelip de heykelin başını boyun yerinden çatlamış ve güzelim mermer başlığı tuzla buz olmuş görünce beynim sıçradı." (Haldun Taner)
- "Beyni sulanan bu ayyaş, iğrenç mahluku onlara anlatmakta ne fayda olabilirdi." (Mahmut Yesari)
- "Bu satırları okuyunca Mustafa beyninden vurulmuşa döndü." (Erhan Bener)
-
Muhakeme, usa vurma
-
Bir şeyi yönetmede önemli görevi olan kimse
-
Akıl, anlayış
-
Bilgisi, eğitimi, düşüncesi yüksek düzeyde olan kimse
- "Türkiye'nin yetiştirdiği en değerli beyinlerden biridir." (Haldun Taner)
-
[isim]
Kafatasının üst bölümünde beyin zarı ile örtülü, iki yarım yuvar biçiminde sinir kütlesinden oluşan, duyum ve bilinç merkezlerinin bulunduğu organ, dimağ
- MEYVE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Bitkilerde çiçeğin döllenmesinden sonra yumurtalığın gelişmesiyle oluşan tohumları taşıyan, genellikle yenebilen organ, yemiş
- "Oğlu Hakan'ın doğduğu yıl meyveye duran dut, en doğurgan dönemindeydi." (Muzaffer Uyguner)
-
Ürün, sonuç, kâr
- "Mektebimizin şapirografla basılan haftalık Fidan'ında, en güzel meyve benim imzamdır." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[isim]
Bitkilerde çiçeğin döllenmesinden sonra yumurtalığın gelişmesiyle oluşan tohumları taşıyan, genellikle yenebilen organ, yemiş
- TÜMEY
- ...
- KEYİF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Vücut esenliği, sağlık
- "Keyfiniz nasıl?"
- "Türkü söylüyorsun, keyif çatıyorsun." (Peyami Safa)
- "Bize hakaret eden, bize utangaçlık yükleyen bu zincir şarkıları, düşmanın kulağına keyif verecektir." (Ruşen Eşref Ünaydın)
- "Gelmeyecekmiş, keyfi bilir!"
-
Canlılık, tasasızlık, iç rahatlığı
- "Bu keyif ne kadar sürerdi? Tahminime göre beş on dakikadan fazla sürmezdi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Rahat, huzur, afiyet
-
İstek, heves, zevk
- "Ağır ağır keyifle başladım kahvemi çekmeğe." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Alkollü içki ve başka uyuşturucu maddeler kullanıldığında insanda görülen durum
-
Yolsuz ve kural dışı istek
- "Niye bir memurun keyfine boyun eğiyorsunuz?" (Necati Cumalı)
-
Esrar
-
[isim]
Vücut esenliği, sağlık
- ÇEYİZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Gelin için hazırlanan her türlü eşya, cihaz
- "Noksansız bir çeyiz ve düğünle iyi bir eve verilen Zeynep..." (Tarık Buğra)
- "Kazandığını bir yana atar, kendine çeyiz düzer." (Mahmut Yesari)
-
[isim]
Gelin için hazırlanan her türlü eşya, cihaz
- HEYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kurul
- "Heyetin oturduğu büyük odanın her tarafına Uşak halıları örtmüşlerdi." (Halide Edip Adıvar)
-
Astronomi
-
Biçim, kılık, dış görünüş
-
[isim]
Kurul
- ZEYİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ek
-
Bir yazıya ek olarak katılan parça
-
Bir eseri tamamlamak için sonradan yazılan ek eser
-
[isim]
Ek
- BEYAZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ak, kara, siyah karşıtı
- "Dört satırlık bir beyaza çekmek için de kan terlere batar." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[sıfat]
Bu renkte olan
- "Müdür, arkasına beyaz bir gömlek giymiş, ellerini de göbeğinin üstünden kavuşturmuş." (Memduh Şevket Esendal)
-
Beyaz ırktan olan kimse
- "Agni'nin iki kızı var, biri beyaz, biri siyah." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Baskıda normal karalıkta görünen harf çeşidi
-
[isim]
Ak, kara, siyah karşıtı
- TEYZE
-
-
[isim]
Annenin kız kardeşi, ana yarısı
- "İhtiyar halaların, teyzelerin, bütün bu hısım akrabanın fikrini sorduk." (Memduh Şevket Esendal)
-
[ünlem]
Anne yaşıtı kadınlara söylenen bir seslenme sözü
-
[isim]
Annenin kız kardeşi, ana yarısı
- KEYFİ
- ...
- NEYÇE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Küçük ney
-
Dokumacıların kullandığı küçük kamış
-
[isim]
Küçük ney
- DEYİŞ
-
-
[isim]
Deme, söyleme işi
- "Peki deyişleri de akılları yattığı için değil, korkuları ağır bastığı için oldu." (Tarık Buğra)
-
Söyleme biçimi, anlatım biçimi, üslup
-
Bir kimsenin bir konuyla ilgili anlattıkları, ifade
-
Halk şiiri, halk türküsü
- "Karacaoğlan'ı okudukça deyişin önemini daha iyi anlarız." (Nurullah ataç)
-
Semahla birlikte yalnızca bağlama eşliğinde ağır tempoda söylenen bir tür beste
-
[isim]
Deme, söyleme işi
- REYON
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir mağazanın yalnız bir tür eşya satılan bölümü
- "Ayakkabı reyonu."
-
[isim]
Bir mağazanın yalnız bir tür eşya satılan bölümü
- HOKEY
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Bir ucu kıvrık sopalarla çayır veya buz üzerinde iki takım arasında oynanılan top oyunu
-
[isim]
Bir ucu kıvrık sopalarla çayır veya buz üzerinde iki takım arasında oynanılan top oyunu