İçinde est olan 7 harfli 30 kelime var. İçerisinde EST bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında est olan kelimeler listesine ya da Sonu est ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E S T Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
SET
2 Harfli Kelimeler
ES, ET, SE, TE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- RESTORE
 - 
    
Kelime Kökeni : Fransızca
- 
                        [sıfat]
                    
                        Eski durumuna veya ilk biçimine getirilmiş
                    
                    
 
 - 
                        [sıfat]
                    
                        Eski durumuna veya ilk biçimine getirilmiş
                    
                    
 - KESTANE
 - 
    
Kelime Kökeni : Rumca
- 
                        [isim]
                    
                        Kayıngillerden, ılıman iklimlerde yetişen, 25-30 m kadar boylanabilen, kerestesi doğramacılıkta kullanılan bir orman ağacı (Castanea sativa)
                    
                    
 - 
                    
                        Bu ağacın yenebilen kabuklu meyvesi
                    
                    
 - 
                    
                        Kestane rengi
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Kayıngillerden, ılıman iklimlerde yetişen, 25-30 m kadar boylanabilen, kerestesi doğramacılıkta kullanılan bir orman ağacı (Castanea sativa)
                    
                    
 - ŞİKESTE
 - 
    
Kelime Kökeni : Farsça
- 
                        [sıfat]
                    
                        Kırılmış, kırık
                    
                    
 - 
                    
                        Yenilmiş, yenik düşmüş
                    
                    
 - 
                    
                        Gücenmiş, kırgın, kederli
                    
                    
 
 - 
                        [sıfat]
                    
                        Kırılmış, kırık
                    
                    
 - ESTİRME
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Estirmek işi
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Estirmek işi
                    
                    
 - SERMEST
 - 
    
Kelime Kökeni : Farsça
- 
                        [sıfat]
                    
                        Sarhoş
                    
                    
- "O okurdu, ben dinlerdim; o muharebe hikâyeleriyle sermest olurdum." (Yahya Kemal Beyatlı)
 
 
 - 
                        [sıfat]
                    
                        Sarhoş
                    
                    
 - DESTECİ
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Desteleyici
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Desteleyici
                    
                    
 - ŞVESTER
 - 
    
Kelime Kökeni : Almanca
- 
                        [isim]
                    
                        Hemşire
                    
                    
- "Ara sıra geniş koridordan, yatak odalarına ve sofraya bakan şvesterler geçiyor." (Falih Rıfkı Atay)
 
 - 
                    
                        Kız kardeş
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Hemşire
                    
                    
 - MESTURE
 - 
    
Kelime Kökeni : Arapça
- 
                        [sıfat]
                    
                        Örtülü, kapalı, gizli
                    
                    
 
 - 
                        [sıfat]
                    
                        Örtülü, kapalı, gizli
                    
                    
 - ESTONYA
 - ...
 - DERDEST
 - 
    
Kelime Kökeni : Farsça
- 
                        [isim]
                    
                        Yakalama, tutma, ele geçirme
                    
                    
- "Bu iddiayla yola çıktılar mı Millî Kongre'yi basarlar, Esat Paşa'yı derdest ederler." (Atilla İlhan)
 
 - 
                        [sıfat]
                    
                        Görülmekte olan
                    
                    
- "Derdest dava."
 
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Yakalama, tutma, ele geçirme
                    
                    
 - GESTALT
 - 
    
Kelime Kökeni : Almanca
- 
                        [isim]
                    
                        Psikolojik olayların bir bütün veya biçim olduğunu savunan görüş
                    
                    
 - 
                    
                        Biçim, boy, durum, yapı
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Psikolojik olayların bir bütün veya biçim olduğunu savunan görüş
                    
                    
 - SERBEST
 - 
    
Kelime Kökeni : Farsça
- 
                        [sıfat]
                    
                        Hiçbir şarta bağlı olmayan, istediği gibi davranabilen, erkin
                    
                    
- "Elde hiçbir delil olmadığı için serbest bıraktık."
 
 - 
                    
                        Tutuklu veya bağımlı olmayan, özgür, hür
                    
                    
- "Akli muvazenesi pek sağlam bulunmadığı için serbest bırakıldı." (Sait Faik Abasıyanık)
 
 - 
                    
                        Zamanını istediği gibi kullanabilen, yapacak bir işi olmayan
                    
                    
- "Öğleyin serbestim, gelebilirsin."
 
 - 
                    
                        Bazı kurallara bağlı olmayan
                    
                    
- "Serbest ticaret. Serbest nazım."
 
 - 
                    
                        Sıkılmadan, şaşırmadan konuşan ve davranan
                    
                    
 - 
                    
                        Ağırbaşlı olmayan, hoppa (kadın)
                    
                    
 - 
                    
                        Hareketi herhangi bir biçimde engellenmeyen
                    
                    
- "Geçiş serbest."
 
 - 
                        [zarf]
                    
                        Rahat, özgür, bağımsız bir biçimde
                    
                    
- "Ötekilere de pek serbest davranır isem de onlar benden utanırlar." (Memduh Şevket Esendal)
 
 
 - 
                        [sıfat]
                    
                        Hiçbir şarta bağlı olmayan, istediği gibi davranabilen, erkin
                    
                    
 - TESTERE
 - 
    
Kelime Kökeni : Farsça
- 
                        [isim]
                    
                        Ağaç, demir vb. şeyleri kesmeye yarayan, genellikle üçgen biçiminde dişleri olan, dar ve uzunca çelik araç
                    
                    
- "Ağaç testeresi. Demir testeresi."
 
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Ağaç, demir vb. şeyleri kesmeye yarayan, genellikle üçgen biçiminde dişleri olan, dar ve uzunca çelik araç
                    
                    
 - GESTAPO
 - 
    
Kelime Kökeni : Almanca
- 
                        [isim]
                    
                        Almanya'da Hitler döneminde kurulan gizli, siyasi polis örgütü
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Almanya'da Hitler döneminde kurulan gizli, siyasi polis örgütü
                    
                    
 - VABESTE
 - 
    
Kelime Kökeni : Farsça
- 
                        [sıfat]
                    
                        Bağlı
                    
                    
- "Düşünmemek, biraz değil birçok içmeye vabeste idi." (Ömer Seyfettin)
 
 
 - 
                        [sıfat]
                    
                        Bağlı
                    
                    
 - MESTANE
 - 
    
Kelime Kökeni : Farsça
- 
                        [zarf]
                    
                        Sarhoş gibi, kendinden geçmişçesine
                    
                    
- "Bir de yağmur sesi var ki Sabahattin ona da âşıkane, mestane kulak kabartır." (Salâh Birsel)
 
 
 - 
                        [zarf]
                    
                        Sarhoş gibi, kendinden geçmişçesine
                    
                    
 - MAESTRO
 - 
    
Kelime Kökeni : İtalyanca
- 
                        [isim]
                    
                        Besteci
                    
                    
 - 
                    
                        Orkestra şefi
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Besteci
                    
                    
 - DESTARİ
 - 
    
Kelime Kökeni : Farsça
- 
                        [sıfat]
                    
                        Sarıkla ilgili
                    
                    
 - 
                        [isim]
                    
                        Sarık yapan kimse
                    
                    
 
 - 
                        [sıfat]
                    
                        Sarıkla ilgili
                    
                    
 - TESTİCİ
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Testi yapan veya satan kimse
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Testi yapan veya satan kimse
                    
                    
 - MESTLİK
 - ...