İçinde es olan 6 harfli 124 kelime var. İçerisinde ES bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında es olan kelimeler listesine ya da Sonu es ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E S Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
ES, SE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- PESETA
-
Kelime Kökeni : İspanyolca
-
[isim]
İspanyol para birimi
-
[isim]
İspanyol para birimi
- MESABE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Derece, değer, rütbe
-
[isim]
Derece, değer, rütbe
- SESLİK
-
-
[isim]
Her tür sesli belgenin saklandığı yer
-
[isim]
Her tür sesli belgenin saklandığı yer
- DESİSE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Aldatma, oyun, düzen, hile, entrika
-
[isim]
Aldatma, oyun, düzen, hile, entrika
- KARESİ
- ...
- RESMEN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Devlet adına, devletçe, resmî olarak
-
Kanuna, yönteme uygun olarak, yöntemince
-
Kesinlikle, açıkça, kesin olarak
- "Kızların ikisi japone kollu, üçüncüsü resmen kombinezonlu idi." (Haldun Taner)
-
[zarf]
Devlet adına, devletçe, resmî olarak
- ESPERİ
-
-
[isim]
Ava alıştırılamayan bir tür doğan
-
[isim]
Ava alıştırılamayan bir tür doğan
- ESARET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kölelik, tutsaklık, esirlik
- "Esaretimin geri kalan müddetini bu ümitle geçirmeye başladım." (Ahmet Mithat)
-
Boyunduruk
-
Hâkimiyet altında bulunma
-
[isim]
Kölelik, tutsaklık, esirlik
- TESDİS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sayısını altıya çıkarma veya altıya bölme
-
Bir gazelin her beytine dört dize ekleyerek altılı duruma getirme
-
[isim]
Sayısını altıya çıkarma veya altıya bölme
- NERESİ
-
-
[zamir]
Hangi yönü
- "Bunun neresi güzel?"
-
[zarf]
Nerede, hangi yerde
- "İlkokul neresi?"
-
[zamir]
Hangi yönü
- MESNET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Dayanak
-
Mevki, makam
-
[isim]
Dayanak
- BESİCİ
-
-
[isim]
Sığır, davar vb. hayvanları besleyerek semirten, satan kimse
-
[isim]
Sığır, davar vb. hayvanları besleyerek semirten, satan kimse
- CANFES
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Üzerinde desen bulunmayan, ince dokunmuş, parlak, tok, ipekli kumaş
- "Arabistan'dan getirdiği birtakım ipekler, canfesler ve kumaşlarla giyinir." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[sıfat]
Bu kumaştan yapılmış
- "Canfes yastıklar üzerinde, müslinlere bürünmüş bir halayık portakal soyuyor." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Üzerinde desen bulunmayan, ince dokunmuş, parlak, tok, ipekli kumaş
- TESLİM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir şeyi sahibine verme
- "Şehir yağma edilmesin diye teslim olmasını bekliyor." (Osman Cemal Kaygılı)
-
Emanet alınan bir şeyi sahibine geri verme
- "Pençesindeki nefis ve inatçı avın, gözyaşlarıyla teslim oluşundan sevindi." (Ömer Seyfettin)
- "Bu gülümseyişte önleyemediği bir hüzün, teslim bayrağını andıran bir şey vardı." (Tarık Buğra)
-
Bırakma, devretme, terk etme
- "Şehrin teslimi sırasında çok kan döküldü."
- "... oku da parmaklarını ısırsınlar, Sara'nın süsten ve fanteziden ibaret bir mahluk olmadığını teslim etsinler." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[ünlem]
Teslim ol veya teslim oluyorum sözü
-
Gerçek olduğunu söyleme, doğrulama
-
Fasıl müziğinde peşrevin ve saz semaisinin her hanesi sonunda tekrarlanan parça
-
[isim]
Bir şeyi sahibine verme
- TESLİS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Üçe çıkarma, üçleme
-
Katoliklerde, Tanrı, İsa ve Meryem'in aynı kişi olmaları inancı, üçleme
-
[isim]
Üçe çıkarma, üçleme
- VESAİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Araçlar, vasıtalar
- "İki cephane depomuz vardır ki bunlar, seksen otomobil ve bütün ordu vesaitiyle altı ayda oraya depo edilmiştir." (Aka Gündüz)
-
[isim]
Araçlar, vasıtalar
- DESTAR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Sarık
-
Örtü
-
[isim]
Sarık
- VESAİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Diğer
- "Banyo, tuvalet, vesair kısımlar, o ne temizlik, o ne genişlik, insanın yüzüne gülen o ne ferahlıktı." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[sıfat]
Diğer
- ÖYLESİ
-
-
[sıfat]
Ona benzer, onun gibi
- "Bu otlakçıya canım kurban kardeşim! Bu herif öylesi değil ki!" (Memduh Şevket Esendal)
-
[sıfat]
Ona benzer, onun gibi
- TESCİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Herhangi bir şeyi resmî olarak kaydetme, kütüğe geçirme
-
Bir taşınmazın üzerinde bir ayni hakkın kurulması için tapu kütüğüne yapılması gerekli kayıt
-
[isim]
Herhangi bir şeyi resmî olarak kaydetme, kütüğe geçirme