İçinde es olan 5 harfli 113 kelime var. İçerisinde ES bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında es olan kelimeler listesine ya da Sonu es ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E S Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
ES, SE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- NEFES
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Soluk
- "Nefes aldıkça içime kurum ve is kokusu doluyor sanıyorum." (Ruşen Eşref Ünaydın)
- "Ramazan sigarasının izmaritinden birkaç nefes çekti." (Çetin Altan)
- "Ahalinin büyük bir kayıtsızlıkla "çiçek" ismini verdiği frengiye nefes eder, tütsü yapardı." (Refik Halit Karay)
- "Enişte istediği kadar nefes tüketsin, hepsi bir kulağımdan girer, öteki kulağımdan çıkar." (Sermet Muhtar Alus)
-
Şifa amacıyla hastaya okunan dua
- "İki güzel filmin arkasından peş peşe on tane moloz film sıralanınca insanın nefesi kesiliyor." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
-
Sigara, pipo içilirken içe çekilen duman
- "Sigarasını efkârlı olduğu zamanlar yaptığı gibi sık nefeslerle çabuk çabuk içiyordu." (Haldun Taner)
- "Bu telgrafı okur okumaz, geniş bir nefes aldım." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Canlılık, hayat belirtisi
- "Bir insan daha var çok şükür evde / Nefes var / Ayak sesi var / Çok şükür, çok şükür." (Orhan Veli Kanık)
- "Gezecek, eğlenecek, nefes alacak hiçbir yer yok." (Memduh Şevket Esendal)
-
Bektaşi ve Alevilerin görüş ve düşüncelerini belirtmek için yazılmış şiir
-
[isim]
Soluk
- KERES
-
-
[isim]
Büyük ve derin karavana
-
[isim]
Büyük ve derin karavana
- RESTO
- ...
- ESPRİ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
İnce anlamlı, düşündürücü ve şakalı söz, nükte
- "İnceliği bu özelliğine de sindiği için esprileri hiçbir zaman harcayıcı olmazdı." (Haldun Taner)
- "Anlattığı fıkralarla yaptığı esprilere kendi asla gülmezdi." (Çetin Altan)
-
Yazıda, resimde, sözde ve davranışta ince, derin anlam, nükte
- "Romanın esprisi."
-
[isim]
İnce anlamlı, düşündürücü ve şakalı söz, nükte
- KESEN
-
-
[sıfat]
Kesme işini yapan
-
[isim]
Bir şekli özellikle bir üçgenin kenarlarını kesen doğru
-
[sıfat]
Kesme işini yapan
- KESİM
-
-
[isim]
Kesme işi
-
Bölüm, parça, kısım, sektör
- "Vatan hizmeti her Türk'ün hakkı ve ödevidir. Bu hizmetin silahlı kuvvetlerde veya kamu kesiminde ne şekilde yerine getirileceği ... kanunla düzenlenir." (Anayasa)
-
Bölge
-
Kesme zamanı
- "Ders kesimi."
-
İşaretlenmiş belli yer
- "Gemi, su kesiminin üstünden yaralandı."
-
Terzinin belli bir ölçü ve örneğe göre kumaşa biçim verme işi, fason
-
Hazineye ait herhangi bir gelirin belli bir bedel karşılığı keseneğe verilmesi, mukataa
-
Boy bos, endam
-
Pazarlık, anlaşma
-
[isim]
Kesme işi
- DÜŞES
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Dükün karısı
-
[isim]
Dükün karısı
- ESTER
-
Kelime Kökeni : Almanca
-
[isim]
Oksijenli asitler ile alkollerin aralarından bir su molekülü ayrılması sonucunda verdikleri madde
-
[isim]
Oksijenli asitler ile alkollerin aralarından bir su molekülü ayrılması sonucunda verdikleri madde
- RESEN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Kendi başına, kendiliğinden
-
Bağımsız olarak, kimseye bağlı olmaksızın
- "Cumhurbaşkanının resen imzaladığı kararlar ve emirler aleyhine ... yargı mercilerine başvurulamaz." (Anayasa)
-
[zarf]
Kendi başına, kendiliğinden
- MERES
-
-
[isim]
Köpekte yaş
-
[isim]
Köpekte yaş
- KESİK
-
-
[sıfat]
Kesilmiş olan
- "Biri saçları kesik, gözleri ayrık, dişleri dökük fakat çok dinç ve güzel bir nineydi." (Halide Edip Adıvar)
-
Kesilerek bozulmuş olan
- "Kesik süt."
-
Kısa
-
[isim]
Çiğ sütten yapılan yağsız peynir, çökelek, ekşimik
-
[isim]
Gazete, dergi vb.nden kesilmiş yazı, kupür
- "İçinde bir gazete kesiği var." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Kesilmiş olan yer
- "Parmağındaki kesikler."
-
[isim]
Tarla, bağ ve bahçe çevresine açılan hendek
-
Takım kadrosuna alınmamış (oyuncu)
-
Parası olmayan
-
[sıfat]
Kesilmiş olan
- MESUL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Sorumlu
-
[sıfat]
Sorumlu
- PİNES
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Yumuşakçalardan, midye biçiminde, ondan daha büyük kabuklu bir deniz hayvanı (Pinna nobilis)
-
[isim]
Yumuşakçalardan, midye biçiminde, ondan daha büyük kabuklu bir deniz hayvanı (Pinna nobilis)
- KESİF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Yoğun
-
Saydam olmayan
-
Sık, kalın
-
[sıfat]
Yoğun
- ESAMİ
- ...
- KAFES
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hayvanlar için aralıklı tel, metal veya ağaç çubuklardan yapılmış taşınabilir bölme
- "Kuş kafesi."
- "O, ya birisini batırmak yahut da kafese koymak için ziyafet çekerdi." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Vahşi hayvanlar için demir çubuklarla yapılmış taşınabilir bölme
- "Aslan kafesi."
-
Çapraz çubuklarla ve aralıklı olarak yapılmış, pencerelere takılan siper
- "Bahçeye, kafeslerde elenen solgun bir ışık vurmuş." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Ahşap yapıların direk ve çatmalardan oluşan kaplama tahtaları dışında kalan iskeleti
-
Hapishane
-
Cami, tekke vb. yerlerde kadınlara ayrılan yer
-
[isim]
Hayvanlar için aralıklı tel, metal veya ağaç çubuklardan yapılmış taşınabilir bölme
- KESER
-
-
[isim]
Tahta, ağaç yontmaya ve çivi çakmaya yarayan, kısa saplı, bir yanı keskin ağızlı çelik araç
-
[isim]
Tahta, ağaç yontmaya ve çivi çakmaya yarayan, kısa saplı, bir yanı keskin ağızlı çelik araç
- ESNAF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Küçük sermaye ve zanaat sahibi
- "Kendileri balıkçı olmayıp da balık satan esnafı da severim." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Başlıca düşüncesi, mesleğinin bütün inceliklerinden yararlanıp bunları karşısındakinin zararına kullanarak ve meslekte kötü örnek oluşturarak çok para kazanmak olan kimse
-
Kötü yola sapmış olan kadın
- "Esnaftan bir kadın."
-
[isim]
Küçük sermaye ve zanaat sahibi
- KODES
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Tutukevi, hapishane, karakol
- "Belki kodese tıkarlar, hazır olsun." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Tutukevi, hapishane, karakol
- MESEN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Sanat ve bilim adamlarını koruyan kimse
- "Anacığı Sait Faik'in tek meseni, en anlayışlı dostu, sır yoldaşı oldu dünyada." (Haldun Taner)
-
[isim]
Sanat ve bilim adamlarını koruyan kimse