İçinde es olan 4 harfli 33 kelime var. İçerisinde ES bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında es olan kelimeler listesine ya da Sonu es ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E S Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
ES, SE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ESEN
-
-
[sıfat]
Ruhsal ve bedensel olarak sağlıklı, sıhhatli, salim
- "Şen ve esen kalınız."
-
[sıfat]
Ruhsal ve bedensel olarak sağlıklı, sıhhatli, salim
- MESH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir şeyi elle sıvazlama
- "Kavuklarını kaldırıp usturayla tıraş edilmiş başlarını mesh ederlerdi." (Ruşen Eşref Ünaydın)
-
Abdest alırken ıslak eli başa ve meste sürme
-
[isim]
Bir şeyi elle sıvazlama
- ASES
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Osmanlı İmparatorluğu'nda Yeniçeri Ocağının kaldırılmasından önceki güvenlik görevlisi
-
Gece bekçisi
-
[isim]
Osmanlı İmparatorluğu'nda Yeniçeri Ocağının kaldırılmasından önceki güvenlik görevlisi
- NESİ
-
-
[zamir]
Akrabası mı, yakını mı?
- "Ali, Ahmet'in nesidir?"
- "Hem nesi var yahu, akça pakça kız." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Eşkıyalar yolun gerisini de tutmuşlardı. Can maldan tatlı. Herkes nesi var nesi yok efenin önüne döktü." (Ömer Seyfettin)
-
Hangi yönü, hangi tarafı?
- "Bunun nesi iyi?" (Haldun Taner)
- "Cemal'in nesi var? - Nezle olmuş."
-
[zamir]
Akrabası mı, yakını mı?
- ESEF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Üzüntü, kaygı, tasa
- "Ötekilerin yüzünde, onunki gibi esefle karışmamış, bambaşka bir öfke vardı." (Tarık Buğra)
-
Acınma, üzülme
-
Yerinme
-
[isim]
Üzüntü, kaygı, tasa
- PEST
-
-
[sıfat]
Pes (II)
-
[sıfat]
Pes (II)
- ESRE
-
-
[isim]
Arap harfli metinlerde bir ünsüzün ı, i seslerinden biriyle okunacağını gösteren işaret, kesre
-
[isim]
Arap harfli metinlerde bir ünsüzün ı, i seslerinden biriyle okunacağını gösteren işaret, kesre
- PRES
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
İşletme, onarma, düzletme vb. işlemlerin uygulanması için bir nesneyi, iki ağırlık arasında mekanik olarak sıkıştırmaya yarayan alet, mengene, cendere
-
Üzüm, elma, zeytin vb. meyve ve sebzeleri sıkarak suyunu, yağını çıkarmakta kullanılan alet veya araç
-
Baskı
-
[isim]
İşletme, onarma, düzletme vb. işlemlerin uygulanması için bir nesneyi, iki ağırlık arasında mekanik olarak sıkıştırmaya yarayan alet, mengene, cendere
- ESİM
-
-
[isim]
Yelin esişi
-
[isim]
Yelin esişi
- JEST
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Herhangi bir şeyi açıklamak için genellikle el, kol ve baş ile yapılan içgüdüsel veya iradeli hareket
- "Jestleri daha serbest, çoğu güzel sesli, güzel güzel insanlardı." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Son derece heyecanla konuşuyor, elini kolunu sallayarak birçok jestler yapıyordu." (Ali Naci Karacan)
-
Beklenmedik iyi davranış
-
[isim]
Herhangi bir şeyi açıklamak için genellikle el, kol ve baş ile yapılan içgüdüsel veya iradeli hareket
- ESNA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir işin yapıldığı an, sıra
- "Ben de o esnada onun söyleyemediği tarafları zihnimden tamamlıyordum." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Bir işin yapıldığı an, sıra
- BESİ
-
-
[isim]
Yaşatmak ve geliştirmek için gereken besinleri yedirip içirme işi
-
Bir şeyi istenilen durumda tutmak veya oturtmak için kullanılan takoz vb. şeyler
-
[isim]
Yaşatmak ve geliştirmek için gereken besinleri yedirip içirme işi
- KESİ
- ...
- ESER
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Emek sonucu ortaya konan ürün, yapıt
- "Boğaziçi doğrudan doğruya Türklerin eseridir." (Yahya Kemal Beyatlı)
- "İdare dizginlerini eline aldığından beri burada artık ne kan kavgalarından, ne dağ eşkıyalığından kabadayılığından eser kalmamıştı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Yayın, kitap, yapıt
- "Bütün özlediğim eserlerle bir kütüphane yapabilsem artık yapılacak bir iş kalmayacak." (Halit Ziya Uşaklıgil)
-
İz, işaret, im
- "Buralarda sudan eser yok."
-
Soyut kavramlarda belirti
- "Sarı sakalları uzamış, bu yanık yüzde, en küçük bir pişmanlık eseri yoktu." (Haldun Taner)
-
[isim]
Emek sonucu ortaya konan ürün, yapıt
- GRES
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Makine yağı
-
[isim]
Makine yağı
- ESİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tutsak
- "Beyhude ölmektense esir düşüp yaşamayı tercih ettikleri için teslim oldular." (Yahya Kemal Beyatlı)
- "Düşman başkumandanı ... esir oldu." (Aka Gündüz)
-
Köle
-
Bir düşünceye veya bir kimseye körü körüne bağlı olan kimse
- "Onun güzelliğinin esiri oldular."
-
[isim]
Tutsak
- ESİN
-
-
[isim]
Etkilenme, çağrışım veya içe doğmayla akla gelen yaratıcı duygu, düşünce, ilham
- "Mitoloji, sanat ve edebiyat eserlerine esin kaynağı olan bir alanı yakınımıza getirir." (Haldun Taner)
-
Sabah yeli
-
[isim]
Etkilenme, çağrışım veya içe doğmayla akla gelen yaratıcı duygu, düşünce, ilham
- KESP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kazanma
-
[isim]
Kazanma
- MEST
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Sarhoş
- "Kendisini mest eden, krallaştıran kuvvet, artık kendi başını yiyecek kadar büyümüştü." (Tarık Buğra)
-
[sıfat]
Sarhoş
- PESO
-
Kelime Kökeni : İspanyolca
-
[isim]
Birçok Güney Amerika devletinde kullanılan para birimi
-
[isim]
Birçok Güney Amerika devletinde kullanılan para birimi