İçinde eri olan 8 harfli 91 kelime var. İçerisinde ERİ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında eri olan kelimeler listesine ya da Sonu eri ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E R İ Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
ER, RE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- MÜSTERİH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Bütün kaygılardan kurtulup gönlü rahata kavuşan, içi rahat olan
- "Müsterih ol, artık hiç korkmayacak, mesut olacaksın." (Ömer Seyfettin)
-
[sıfat]
Bütün kaygılardan kurtulup gönlü rahata kavuşan, içi rahat olan
- GÖNDERİŞ
-
-
[isim]
Gönderme işi veya biçimi
-
[isim]
Gönderme işi veya biçimi
- SERİNLİK
-
-
[isim]
Serin olma durumu
- "Serinlik, gölgelik içinde, o kızgın yerlere hayretle bakıyorum." (Refik Halit Karay)
-
Serin hava
- "Latif bir akşam serinliği ortalığı kaplamıştı." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Serin olma durumu
- BİBERİYE
-
-
[isim]
Ballıbabagillerden, Akdeniz çevresinde çok yetişen, güzel kokulu yapraklarını dökmeyen, çiçekleri soluk mavi renkli, çok yıllık bir bitki (Rosmarinus officinalis)
-
[isim]
Ballıbabagillerden, Akdeniz çevresinde çok yetişen, güzel kokulu yapraklarını dökmeyen, çiçekleri soluk mavi renkli, çok yıllık bir bitki (Rosmarinus officinalis)
- DERİNLİK
-
-
[isim]
Bir şeyin dip tarafının yüzeye, ağza olan uzaklığı
-
Bir cismin en ve boy dışındaki üçüncü boyutu
-
Bulunulan yere göre uzakta olan yer
- "Ormanın derinliklerinden bir ses geldi."
-
Özüne inerek ayrıntılı bir biçimde kavrama
- "Ben şiir yazmayı, resim yapmayı, derinliklerde söyleşmeyi seven Sadri Alışık'ı da tanıdım." (Selim İleri)
-
Varlığın içi, özü
- "Ta yüreğinin derinliklerinden gelen ağlama sesi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Varlığı ortaya çıkarılamamış, kanıtlanamamış şey
- "Tarihin derinliklerine saklanmış olan gerçekler..."
-
Yanaşık veya dağınık düzende bulunan bir birliğin en ileride olan kısmının başından, en geride bulunan kısmının sonuna kadar olan uzaklık
- "Beş, altı yüz metre derinliği olan bir topçu müfrezesini yanlayıp geçmek epeyce zormuş." (Aka Gündüz)
-
Borsada az sayıda hisse senedinin el değiştirmesi
-
[isim]
Bir şeyin dip tarafının yüzeye, ağza olan uzaklığı
- FERİKLİK
-
-
[isim]
Tümgenerallik veya korgenerallik
-
[isim]
Tümgenerallik veya korgenerallik
- KAMERİYE
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Bahçelerde yazın oturulmak için yapılan, kafes biçiminde, kubbeli, üstü yeşilliklerle sarılan süslü çardak
- "Kim şu kameriyede oturmuş, şu çiçeklerden kim toplamıştı?" (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Bahçelerde yazın oturulmak için yapılan, kafes biçiminde, kubbeli, üstü yeşilliklerle sarılan süslü çardak
- BERİBERİ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Genellikle Uzak Doğu ülkelerinde B vitamini eksikliğinden ileri gelen bir hastalık
-
[isim]
Genellikle Uzak Doğu ülkelerinde B vitamini eksikliğinden ileri gelen bir hastalık
- SERİLMEK
-
-
[-e]
Serme işi yapılmak
- "Sanki sedirlerine Bursa ipeklileri serilen bizim odalarımız değildi." (Orhan Seyfi Orhon)
-
Bir yere uzanıp yatmak
- "Kanepenin birinden kalkıp ötekine serildim." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[-e]
Serme işi yapılmak
- HÖŞMERİM
-
-
[isim]
Tuzsuz taze peynir, nişasta, pirinç unu konularak yapılan bir çeşit tatlı
-
[isim]
Tuzsuz taze peynir, nişasta, pirinç unu konularak yapılan bir çeşit tatlı
- PERİSKOP
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Denizaltılarda, tanklarda, siperlerde kullanılan, gözlemcinin gözünü çevirmeksizin çevreyi araştırmasını sağlayan mercekli araç
-
[isim]
Denizaltılarda, tanklarda, siperlerde kullanılan, gözlemcinin gözünü çevirmeksizin çevreyi araştırmasını sağlayan mercekli araç
- KERİMLİK
- ...
- ÜZERİNDE
-
-
[zarf]
Üstünde
- "Donanan minareler sanki yolun üzerinde yakılan meşalelerdir." (Ruşen Eşref Ünaydın)
- "Klasik yazarlarımızın yapıtları üzerinde durmak, hepimiz için bir görev." (Selim İleri)
- "Hasılı ne yaptı yaptı, elektrikli süpürge üzerinde kaldı." (Haldun Taner)
-
... ile ilgili, üzerine
- "Hacı Ömer'in hatırı için gecelerce başımı soğuk su ile ıslatarak kitaplar üzerinde çalıştım." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[zarf]
Üstünde
- MERİDYEN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Boylam
- "Ekvator dairesi, birer derece aralıkla 360 eşit parçaya bölündükten sonra her dereceden bir meridyen yayı geçirilir."
-
[isim]
Boylam
- SUPERİSİ
-
-
[isim]
Çiçekleri tek eşeyli, gövdesi iki eşeyli olan su bitkisi
-
[isim]
Çiçekleri tek eşeyli, gövdesi iki eşeyli olan su bitkisi
- APERİTİF
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Ön içki
- "Hatta öğle yemeğinden önce birer aperitif alsak daha iyi olmaz mı?" (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Ön içki
- MUHTERİZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Çekingen
-
[sıfat]
Çekingen
- VERİLMEK
-
-
[nsz]
Verme işine konu olmak
- "Geç vakit suarenin verileceği büyük konağa gittik." (Falih Rıfkı Atay)
- "Hiç böyle okkalı enayilik ettiğin yoktu. Ne oldu sana? Gene verilmiş sadakan varmış." (Memduh Şevket Esendal)
-
[nsz]
Verme işine konu olmak
- DEPDERİN
-
-
[sıfat]
Çok derin
-
[sıfat]
Çok derin
- FERİŞTAH
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
En iyi, en üstün
-
[sıfat]
En iyi, en üstün