İçinde eri olan 4 harfli 15 kelime var. İçerisinde ERİ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında eri olan kelimeler listesine ya da Sonu eri ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

E R İ Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

ER, RE

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

DERİ

  1. [isim] İnsan ve hayvan vücudunu kaplayan tüy, kıl veya pulla kaplı tabaka, cilt, ten
    • "Bütün kemikleri, ince bir deri altında birer birer sayılıyordu." (Peyami Safa)
    • "Bu efendi, derisi kemiklerine yapışmış, gözleri çukura kaçmış, hastaneye yatırılacak kılığa girmişti." (Memduh Şevket Esendal)
  2. [sıfat] Bu tabakadan yapılmış
    • "Üstünde yine o siyah deri pardösüsü, kolunda siyah deri çantası." (Necati Cumalı)
  3. İşlenerek kullanılır duruma getirilmiş hayvan postu
    • "Tefecilerin eline düşerse derisini yüzerler."
  4. Soyulmadan yenen yemişlerin ince kabuğu veya soyulan yemişlerde kabuk altındaki zar

ERİL

  1. [sıfat] Bazı dillerde erkek cinsten sayılan (kelime), müzekker

ŞERİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Şeriatla ilgili

SERİ

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Herhangi bir bakımdan bir bütün oluşturan şeylerin tümü, dizi
    • "Bu, seri hâlinde yazılmış bir yazı değildir." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Bir fabrika veya atölyenin uzun bir süre aynı iş üzerinde çalıştığı üretim tipi
    • "Fabrika seri imalata başlayınca fiyatlar düştü."

ERİŞ

  1. [isim] Erme işi ve durumu
    • "Bu makama eriş, ona, bir devlet reisinin tahtına veya koltuğuna kurulmuş gibi bir his verir." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

MERİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Geçerli
    • "Fethi Bey hükûmeti, meri olan bu maddeyi tatbik ettiği için kürsüden izahat vermek ıztırarında kalıyor." (Yahya Kemal Beyatlı)

ERİK

  1. [isim] Gülgillerden, beyaz çiçekli bir ağaç (Prunus domestica)
  2. Bu ağacın kabuğu ince, çeşitli renklerde, mayhoş veya tatlı, eti sulu, tek ve sert çekirdekli yemişi

PERİ

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Doğaüstü güçleri olduğuna inanılan, hayal ürünü varlık
    • "Cinden, periden, umacıdan çok korkardım." (Halide Edip Adıvar)
  2. Çok güzel, alımlı, becerikli kadın

GERİ

  1. [isim] Arka, bir şeyin sonra gelen bölümü, art, alt taraf, ileri karşıtı
    • "Amerikan barın gerisinden işaret eden barmen seslendi." (Necati Cumalı)
    • "Arada gelenlerin çoğu kapıdan bakıp oturmadan geri dönüyorlardı." (Necati Cumalı)
    • "İşler günden güne geri gidiyor."
    • "Eteğim gayet fena olmuş, terziye geri gönderdim." (Mahmut Yesari)
  2. Son, sonuç
    • "Sen gerisini düşünme."
    • "Koltuğu biraz geri al."
    • "Oğlunun hiçbir dileğini geri çevirmezmiş." (Sait Faik Abasıyanık)
  3. Bir şeyin sona kalan bölümü
    • "Yazının gerisi yarın yayımlanacak."
  4. Geçmiş, mazi
    • "Artık geride özleyeceğim hiçbir şey yok." (Sait Faik Abasıyanık)
  5. Hayvanda boşaltım organının dışı
  6. [sıfat] Eksik gösteren (saat)
    • "Bu saat beş dakika geridir."
  7. [sıfat] Aptal, anlayışsız
  8. [sıfat] Benzerlerine ayak uydurup ilerleyememiş, gelişememiş
    • "Geri düşünce. Geri adam."
  9. [zarf] Geriye doğru
    • "Bağına, bahçene, suyuna, toprağına veda ederek geri gidiyorum." (Falih Rıfkı Atay)
  10. [ünlem] "Geri dön, geri git!" anlamında bir söz

FERİ
...
ÇERİ

  1. [isim] Asker

ERİN

  1. [sıfat] Ergen

ERİM

  1. [isim] Bir şeyin erebileceği uzaklık, menzil
    • "El erimi. Göz erimi."

VERİ

  1. [isim] Bir araştırmanın, bir tartışmanın, bir muhakemenin temeli olan ana öge, muta, done
    • "İstatistik veriler."
  2. Bir sanat eserine veya bir edebî esere temel olan ana ilkeler
    • "Bir romanın verileri."
  3. Bilgi, data
  4. Bir problemde bilinen, belirtilmiş anlatımlardan bilinmeyeni bulmaya yarayan şey
  5. Olgu, kavram veya komutların, iletişim, yorum ve işlem için elverişli biçimli gösterimi

BERİ

  1. [isim] Konuşanın önündeki iki uzaklıktan kendisine daha yakın olanı
    • "Biraz beriye geliniz."
  2. [sıfat] Bu uzaklıkta bulunan
    • "Ağaçlardan, karanlığın beri tarafına doğru bir nehir akışı var." (Sait Faik Abasıyanık)
  3. [edat] -den bu yana
    • "Kar sabahtan beri yağmıştı." (Sait Faik Abasıyanık)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü