İçinde en olan 4 harfli 49 kelime var. İçerisinde EN bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında en olan kelimeler listesine ya da Sonu en ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

E N Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

EN, NE

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

DENİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Alçak, kötü, kişiliksiz (kimse)

ÜLEN

  1. [isim] Ulan
    • "Ülen, haddini bilmez bastıbacak, emir vermek sana mı kaldı?" (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

ENLİ

  1. [sıfat] Eni büyük olan, geniş
    • "Kenarları gençliğinde işlediği enli dantellerle çevrili patiska örtülü minderlerde oturuyordu." (Cahit Uçuk)

YENİ

  1. [sıfat] Kullanılmamış olan, eski karşıtı
    • "Yeni giysi. Yeni ayakkabı."
  2. Oluş veya çıkışından beri çok zaman geçmemiş olan
    • "Yeni haber. Yeni moda."
  3. En son edinilen
    • "Yeni eve taşındık."
  4. İşe henüz başlamış
    • "Yeni öğrenci. Yeni asker."
  5. O güne kadar söylenmemiş, görülmemiş, gösterilmemiş, düşünülmemiş olan
    • "Yeni bir buluş. Yeni bir düşünce."
  6. Tanınmayan, bilinmeyen
    • "Yeni imzalara rastlıyoruz."
  7. Daha öncekilerden farklı olan
    • "Yeni ihtiyaçlarımız var."
  8. [zarf] Biraz önce, çok zaman geçmeden
    • "Yeni tanıştığım orman uzmanları çok nazik ve kibar insanlardı." (Çetin Altan)

BENT

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Bağ, rabıt
    • "Kalabalık göz açıp kapayıncaya kadar beni kapmış, direncimi kırıp ruhumu ufalayarak kendine bent etmişti." (Atilla İlhan)
  2. Kitaplarda kendi içinde bütünlük oluşturan bölüm
  3. Su biriktirmek için akan suyun önüne yapılan set, büğet
    • "Bentler, hakikaten Osmanlı medeniyeti eserlerinden örnek verecek heybetli tesislerden imiş." (Ahmet Rasim)
  4. Gazete yazısı
  5. Bir şiirdeki dörtlüklerin her biri, bağlam
  6. Kanun maddesi

ENİK

  1. [isim] Kedi, köpek vb. çok memeli hayvanların yavrusu
    • "Köyün mezbelesinde, köpek enikleriyle insan yavruları birbirine karışmış, oynaşıyorlar." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Çocuk
    • "Evliyim ya, üç de enik var arkamda..." (Necati Cumalı)

SENT

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Doların yüzde biri değerinde para birimi

PENS

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Giysilerde bazı yerlerden içeriye doğru daraltılarak dikilmiş bölüm
  2. Kıskaç biçiminde iğne
  3. Pense
    • "Önce topu ateşe gösterdi, elinin yandığını anlayınca uzun bir pensle tuttu, ateşe uzattı." (Rıfat Ilgaz)

ENAM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yaratılmış bütün canlılar
  2. Halk

LENS

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Gözün saydam tabakasının üzerine doğrudan uygulanan, görmeyi düzeltici mercek, kontak lens
  2. Mercek

TREN

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Demir yolunda yolcu ve yük taşımakta kullanılan, bir veya birkaç lokomotif tarafından çekilen vagonlar dizisi, katar, şimendifer
    • "O gece Eskişehir'den son kalkan trenle Ankara'ya dönüyordu." (Ruşen Eşref Ünaydın)

ŞENİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Kötü, çirkin, alçakça, utanç verici
    • "En büyük fedakârlığı, en şeni cinayeti de aynı kolaylıkla işlerler." (Ercüment Ekrem Talu)

EMEN

  1. [isim] Bağ çubuğu, ağaç veya sebze dikmek için açılan çukur

ÇENE

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Canlılarda baş bölümünde yer alan, kemik veya kıkırdak ile desteklenen, altlı üstlü dişleri taşıyan ve ağzın kapanıp açılmasını saplayan kasları üzerinde barındıran iki parçaya verilen ad
    • "Çenesinin, başının bütün iskeleti peksimeti çiğnedikçe daha açık olarak meydana çıkıyordu." (Halide Edip Adıvar)
    • "Komşu kadınlar akşam yemeğinden sonra onun etrafında toplanırlar, geç vakitlere kadar çene çalarlardı." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Sabahtan akşama kadar uyukluyorsun, gece olunca çenen açılıyor." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Hasta aksırır gibi bir ses çıkardı. Döndü, baktı; -Ne istiyor?... dedi, ağa cevap vermedi. Çenesi atıyordu." (Ömer Seyfettin)
  2. Mengene, kerpeten vb. araçların eşyayı sıkıştıran karşılıklı iki parçasından her biri
  3. Çok konuşma huyu, gevezelik
    • "Sende de çene var ha!"
  4. Köşe

ÇENK

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Arpı andıran, telli bir çalgı

ÖREN

  1. [isim] Eski yapı veya şehir kalıntısı, harabe, virane

DREN

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Ark
  2. Ameliyat sonrası vücut içinde kalan doku artıklarını ve sıvıları dışarı atmak veya yara üzerindeki iltihabı akıtmakta kullanılan bükülgen tüp

VENA

Kelime Kökeni : Latince

  1. [isim] Toplardamar

KENE

  1. [isim] Koyun, köpek, at vb. hayvanların veya insanların derisinde asalak olarak yaşayan, bulaşıcı hastalıklara neden olan böceklerin genel adı, sakırga

CENK

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Kahramanca mücadele, çarpışma, savaş
    • "Kale burçlarında cenge çağrı davulları vuruldu." (Nezihe Araz)
    • "İçimdeki bu ifriti öldürmek, sükûnumu bulmak için kendimle cenk ettim." (Hüseyin Cahit Yalçın)
  2. Büyük çaba, uğraş, kavga, çekişme
    • "Her dakikam bir ayrı cenk ile geçiyor." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü