İçinde emek olan 8 harfli 100 kelime var. İçerisinde EMEK bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında emek olan kelimeler listesine ya da Sonu emek ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E E K M Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
4 Harfli Kelimeler
EKME, EMEK, KEME, MEKE
3 Harfli Kelimeler
EKE, KEM
2 Harfli Kelimeler
EK, EM, KE, ME
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ÇİMLEMEK
-
-
[-i]
Çim ekmek
- "O koca alanı biz kendi elimizle temizledik, düzelttik, çimledik, suladık." (Memduh Şevket Esendal)
-
[-i]
Çim ekmek
- BAŞYEMEK
-
-
[isim]
Geleneksel Türk mutfağında çorbadan sonra gelen en önemli yemek
-
[isim]
Geleneksel Türk mutfağında çorbadan sonra gelen en önemli yemek
- BEZLEMEK
-
-
[-i]
Bez, kumaş vb. ile örtmek veya kaplamak
-
Çocuğun altına bez koymak, çocuğu belemek
-
[-i]
Bez, kumaş vb. ile örtmek veya kaplamak
- EMEKLEME
-
-
[isim]
Emeklemek işi
-
[isim]
Emeklemek işi
- İKİLEMEK
-
-
[-i]
Bir şeyin sayısını ikiye çıkarmak
-
Tekrarlamak, yinelemek
-
Tarlayı iki kez sürmek
-
[-i]
Bir şeyin sayısını ikiye çıkarmak
- TİPLEMEK
-
-
[-i]
Belirli bir tipin bütün çapraşık özelliklerini, bunu en iyi, en rahat, en inandırıcı biçimde temsil edebilecek kişiyle canlandırmak
-
[-i]
Belirli bir tipin bütün çapraşık özelliklerini, bunu en iyi, en rahat, en inandırıcı biçimde temsil edebilecek kişiyle canlandırmak
- DERLEMEK
-
-
[-i]
Seçme yaparak toplamak, bir araya getirmek, tedvin etmek
- "Selim çekinerek girdi. Filiz dikişini derleyip topladı, yer gösterdi." (Oktay Rifat)
- "Söylediklerini derleyip toparlamak, bir sonuca varmak işi okuyucusuna düşüyor." (Necati Cumalı)
-
Düzgün bir biçimde toplamak
-
[-i]
Seçme yaparak toplamak, bir araya getirmek, tedvin etmek
- KÜRNEMEK
-
-
[nsz]
Hayvanlar sıcağın veya soğuğun etkisiyle birbirine sokulup toplanmak
-
[nsz]
Hayvanlar sıcağın veya soğuğun etkisiyle birbirine sokulup toplanmak
- ŞİŞLEMEK
-
-
[-i]
Birine veya bir şeye şiş saplamak, şiş batırmak
-
Kama, çakı vb. bir araçla yaralamak
-
[-i]
Birine veya bir şeye şiş saplamak, şiş batırmak
- EŞELEMEK
-
-
[-i]
Toprak, kül gibi toz durumunda bulunan şeyleri hafifçe kazıp karıştırmak
- "Eşeledik külleri, kıvılcımlar parladı." (Cahit Uçuk)
-
Dağıtıp karıştırmak
- "Canan'ın odasında, ayaklarıyla yorganı eşeleyip karyolayı sarsarak hıçkırırken buldu." (Peyami Safa)
-
Bir işin, sorunun aslını anlamaya çalışmak, kurcalamak
- "Bunu burada eşeleyip kimseyi üzmek istemeyiz." (Haldun Taner)
-
[-i]
Toprak, kül gibi toz durumunda bulunan şeyleri hafifçe kazıp karıştırmak
- GÜZLEMEK
-
-
[nsz]
Güzü bir yerde geçirmek
- "Bu yıl güneyde güzledik."
-
[nsz]
Güzü bir yerde geçirmek
- DİZLEMEK
-
-
[-i]
Dize kadar batmak
-
Dizini kullanarak bastırmak
-
[-i]
Dize kadar batmak
- EVELEMEK
- ...
- PEYLEMEK
-
-
[nsz]
Bir şeyi önceden kendine ayırtmak
- "Ta uçta kendime bir yer peyleyip sineyim derken Gazi seslendi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Temin etmek, sağlamak
-
Ismarlamak
- "Günlerce uzak köylerden jandarmalar, şöhretli zağarlar getiriyorlar, kış için tavşan avına tazılar peyliyorlardı." (Refik Halit Karay)
-
[nsz]
Bir şeyi önceden kendine ayırtmak
- GÖZLEMEK
-
-
[-i]
Bir şeyin olmasını veya bir kimsenin gelmesini beklemek, intizar etmek
-
Dikkatle bakmak, tarassut etmek
- "Hava değişikliklerini gözlemek havacılık için önemli bir iştir."
-
İncelemek, araştırmak
-
Gizlice bakmak, gözetlemek
-
Korumak, kollamak
-
[-i]
Bir şeyin olmasını veya bir kimsenin gelmesini beklemek, intizar etmek
- ŞİFLEMEK
-
-
[-i]
Pamuğu kozasından ayırmak
-
Mısırı koçanından ayırmak
-
[-i]
Pamuğu kozasından ayırmak
- DİNLEMEK
-
-
[-i]
İşitmek için kulak vermek
- "Konağın hesabını sen söylersin, ben de dinlerim." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Birinin sözünü, öğüdünü kabul edip gereğince davranmak
- "Beni dinlersen bu işten vazgeç."
-
Kulakla veya dinleme aletiyle hastayı muayene etmek
- "Doktor kalkar. Kulağını bu gösterilen yere dayar. Dinler." (Ömer Seyfettin)
-
Uymak, baş eğmek, itaat etmek
-
[-i]
İşitmek için kulak vermek
- KİŞNEMEK
-
-
[nsz]
At, bağırır gibi yüksek ses çıkarmak
- "Yağız atlar kişnedi, meşin kırbaç şakladı / Bir dakika araba yerinde durakladı." (Faruk Nafiz Çamlıbel)
-
[nsz]
At, bağırır gibi yüksek ses çıkarmak
- KÜTLEMEK
-
-
[nsz]
Bir yere çarpıp "küt" diye ses çıkarmak
-
[nsz]
Bir yere çarpıp "küt" diye ses çıkarmak
- YÜZLEMEK
-
-
[-i]
Kusurunu veya suçunu yüzüne karşı söyleyip birini utandırmak
-
[-i]
Kusurunu veya suçunu yüzüne karşı söyleyip birini utandırmak