İçinde emek olan 8 harfli 100 kelime var. İçerisinde EMEK bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında emek olan kelimeler listesine ya da Sonu emek ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E E K M Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
4 Harfli Kelimeler
EKME, EMEK, KEME, MEKE
3 Harfli Kelimeler
EKE, KEM
2 Harfli Kelimeler
EK, EM, KE, ME
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KİŞNEMEK
-
-
[nsz]
At, bağırır gibi yüksek ses çıkarmak
- "Yağız atlar kişnedi, meşin kırbaç şakladı / Bir dakika araba yerinde durakladı." (Faruk Nafiz Çamlıbel)
-
[nsz]
At, bağırır gibi yüksek ses çıkarmak
- YEMLEMEK
-
-
[-i]
Hayvana yem vermek, beslemek
-
Yem takmak
- "Paraketalarımızı yemledik, çekidüzen verdik..." (Halikarnas Balıkçısı)
-
Bir kimseyi elde edecek, kandıracak biçimde davranmak
- "Harcadığım zamana ve çabaya karşılık elime tek kuruş geçmediği gibi Kâmil Bey'i yemleyebilmek için bir yığın da masrafa girmiştim." (Sulhi Dölek)
-
Toplara ağızotu koymak
-
[-i]
Hayvana yem vermek, beslemek
- EMEKLEME
-
-
[isim]
Emeklemek işi
-
[isim]
Emeklemek işi
- KİLLEMEK
-
-
[-i]
Kirli çamaşırları kil kullanarak tokaçla yıkamak
-
[-i]
Kirli çamaşırları kil kullanarak tokaçla yıkamak
- GÖLLEMEK
-
-
[-i]
Göl durumuna getirmek
-
[-i]
Göl durumuna getirmek
- YEĞLEMEK
-
-
[-i]
Diğerlerinden daha üstün görüp bir şeye yönelmek, yeğ tutmak, tercih etmek
- "Arkadaşlarının nüfuzlu yerlerde bulunmasına karşın o hep kenarda kalmayı yeğledi." (Haldun Taner)
-
[-i]
Diğerlerinden daha üstün görüp bir şeye yönelmek, yeğ tutmak, tercih etmek
- YELLEMEK
-
-
[-i]
Körükle, yelpaze ile veya başka bir araçla rüzgâr yapmak
-
[-i]
Körükle, yelpaze ile veya başka bir araçla rüzgâr yapmak
- EBELEMEK
-
-
[-i]
Oyunda ebe yapmak
-
[-i]
Oyunda ebe yapmak
- EĞELEMEK
-
-
[-i]
Eğe ile düzleştirmek, aşındırmak
-
[-i]
Eğe ile düzleştirmek, aşındırmak
- PÜFLEMEK
-
-
[-i]
Söndürmek veya soğutmak için üflemek
-
[-i]
Söndürmek veya soğutmak için üflemek
- KÖKLEMEK
-
-
[-i]
Ağaç veya bitkiyi kökü ile birlikte topraktan çıkarmak, kökertmek
-
Toprakta kalan bitki köklerini ayıklamak
-
Bağ çubuklarını veya fidanları köklendirip dikmek
-
Minder, şilte vb.nin iki yüzünü yer yer dikişlerle tutturmak
-
İnce saç örgülerinden birkaçını yeniden bir arada örmek
-
Motorlu araçlarda gaz pedalına sonuna kadar basmak
-
[-i]
Ağaç veya bitkiyi kökü ile birlikte topraktan çıkarmak, kökertmek
- ESELEMEK
- ...
- DEFLEMEK
-
-
[-i]
Defetmek
-
[-i]
Defetmek
- ÖTELEMEK
-
-
[-i]
Öteye götürmek
-
Belli olmayan bir süre ertelemek
-
[-i]
Öteye götürmek
- DERLEMEK
-
-
[-i]
Seçme yaparak toplamak, bir araya getirmek, tedvin etmek
- "Selim çekinerek girdi. Filiz dikişini derleyip topladı, yer gösterdi." (Oktay Rifat)
- "Söylediklerini derleyip toparlamak, bir sonuca varmak işi okuyucusuna düşüyor." (Necati Cumalı)
-
Düzgün bir biçimde toplamak
-
[-i]
Seçme yaparak toplamak, bir araya getirmek, tedvin etmek
- DİZLEMEK
-
-
[-i]
Dize kadar batmak
-
Dizini kullanarak bastırmak
-
[-i]
Dize kadar batmak
- LÖKLEMEK
-
-
[-i]
Lökle yapıştırmak
-
[-i]
Lökle yapıştırmak
- DEPREMEK
- ...
- ÇİĞNEMEK
-
-
[-i]
Ağza alınan bir şeyi dişler arasında ezmek, öğütmek
- "Gözlerine uyku denilen şey girmiyor, çiğnediği lokma boğazından inmiyor." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Ayak veya tekerlek altına alarak ezmek
- "Bunlara dalgın bakarken, öteden gelen bir araba onu çiğneyecekti." (Memduh Şevket Esendal)
-
Uyulması gereken kural veya yasaya uymamak
-
Sayılması gereken bir şeyi saymamak, itibar etmemek, ayaklar altına almak
- "Bunu yapmamak, insanlığın mukaddes mirasını çiğnemek değil, kendi hayatımı da inkâr etmek olacaktı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Egemenliği altına almak, hükmetmek
- "On iki milyonluk bir milleti çiğnemek sevdasına kapıldı." (Ruşen Eşref Ünaydın)
-
[-i]
Ağza alınan bir şeyi dişler arasında ezmek, öğütmek
- PİSLEMEK
-
-
[-i]
Büyük veya küçük abdestini etmek, kirletmek
- "Kedi halıya pislemiş."
-
Pisletmek
-
[-i]
Büyük veya küçük abdestini etmek, kirletmek