İçinde emek olan 7 harfli 46 kelime var. İçerisinde EMEK bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında emek olan kelimeler listesine ya da Sonu emek ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E E K M Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
4 Harfli Kelimeler
EKME, EMEK, KEME, MEKE
3 Harfli Kelimeler
EKE, KEM
2 Harfli Kelimeler
EK, EM, KE, ME
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- EMEKSİZ
-
-
[sıfat]
Emek harcanmadan elde edilen, kolay, zahmetsiz
-
[sıfat]
Emek harcanmadan elde edilen, kolay, zahmetsiz
- ÖKSEMEK
-
-
[-i]
Özlemek, göreceği gelmek, istemek
-
[-i]
Özlemek, göreceği gelmek, istemek
- DİŞEMEK
-
-
[nsz]
Diş çıkarmak
-
[nsz]
Diş çıkarmak
- EĞLEMEK
-
-
[-i]
Durdurmak
- "Deveniz gidiyordu eğleyemedim / Kıratın boşanmış bağlayamadım." (Halk türküsü)
-
Oyalamak
- "Beni işler eğledi de vaktinde yetişemedim."
-
Avutmak
-
[-i]
Durdurmak
- İNLEMEK
-
-
[nsz]
Acı, üzüntü belirten kesik sesler çıkarmak
- "Elleri bağlı ve çıplak kadın, gözleri kapalı inliyordu." (Ömer Seyfettin)
-
Gür, uğultulu, yankılı ses çıkarmak
- "Yer gök inlesin."
-
[nsz]
Acı, üzüntü belirten kesik sesler çıkarmak
- ELLEMEK
-
-
[-i]
Elle dokunmak, elle karıştırmak
- "Görüyorsunuz, ben hiçbirini ellemiyor, hiçbirini açmıyorum." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[-i]
Elle dokunmak, elle karıştırmak
- İMLEMEK
-
-
[-i]
İm koymak, imle göstermek
-
Dolayısıyla anlatmak, ima etmek
- "Bu tür kısaltmalar, adları geçenlerin, yakından tanıdığımız kişiler olduğunu imler." (Tomris Uyar)
-
[-i]
İm koymak, imle göstermek
- İSTEMEK
-
-
[-i]
İstek duymak, arzulamak
- "İçeri girmekten korkarak bahçedeki demir kanepeye oturmak istedi." (Peyami Safa)
- "İster misin, bu enişte bey bir damga olup onun sırtında asılıp kalsın?" (Memduh Şevket Esendal)
- "Verirse ne âlâ! İsteyenin bir yüzü, vermeyenin iki yüzü kara der, işin içinden çıkarım." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[-den]
Bir şeyin kendisine verilmesini veya yapılmasını söylemek, dilemek
- "Bir gün benden okumak için kitap istedi." (Falih Rıfkı Atay)
-
Görmek istediğini bildirmek
- "Sizi isteyen kimdi?"
-
Gerek olmak
- "Yurdun ilerlemesi için çok çalışmak ister."
-
Evlenmek dileğinde bulunmak
- "Komşunun kızını istemişler."
-
[-i]
İstek duymak, arzulamak
- EKLEMEK
-
-
[-i]
Bir şeyi ekle tamamlamak, ulamak, ilave etmek
- "Bahçeye doğru bir çıkma mutfak yaptırmış, bu koca balkonu eklemiştir." (Tarık Buğra)
-
[-i]
Bir şeyi ek olarak kullanmak
- "Bu kumaşı örtüye eklemeli."
-
[-i]
Bir şeyi ekle tamamlamak, ulamak, ilave etmek
- EŞLEMEK
-
-
[-i]
Benzer iki şeyi bir araya getirmek
-
Ses ile görüntü arasında gerekli bağı sağlamak
-
[-i]
Benzer iki şeyi bir araya getirmek
- DİREMEK
-
-
[-i]
Bir şeyi dikine koymak, dayamak, durdurmak
-
[-e]
Direnmek, karşı koymak, inat etmek, ısrar etmek
-
[-i]
Bir şeyi dikine koymak, dayamak, durdurmak
- ÇİLEMEK
-
-
[nsz]
Yağmur çiselemek
- "O baharın renkleri, güzellikleri ve ihtirasları bir nisan yağmuru hâlinde çiler dururdu." (Aka Gündüz)
-
Nemlenmek, ıslanmak
-
Bülbül şakımak
-
[nsz]
Yağmur çiselemek
- DÜZEMEK
-
-
[-i]
Herhangi bir karışımı istenilen orana göre hazırlamak, karışımın dozunu belirlemek
-
[-i]
Herhangi bir karışımı istenilen orana göre hazırlamak, karışımın dozunu belirlemek
- BEZEMEK
-
-
[-i]
Süslemek
- "Gördüğü iyiliğe karşılık ikram fazlasından masamızı mezelerin çeşitlisiyle bezedi." (Refik Halit Karay)
-
[-i]
Süslemek
- ÖNLEMEK
-
-
[-i]
Bir şeyin olmasına veya yapılmasına engel olmak
- "Her an bu tempoyu duymamı kim, nasıl önleyecek?" (Haldun Taner)
-
Ortaya çıkan veya çıkacağı düşünülen bir tehlikeyi durdurmak, önüne geçmek
- "Yakın felaketi önlemek için esaslı tedbir almak güçtür." (Falih Rıfkı Atay)
-
[-i]
Bir şeyin olmasına veya yapılmasına engel olmak
- DÖŞEMEK
-
-
[-i]
Bir tabanı, tahta, karo, mermer vb. yapı gereçleriyle kaplamak
-
Kumaş, halı vb.ni bir yeri iyice örtecek biçimde sermek
- "Yufkayı tepsiye döşedi. Salona halı döşedik."
-
Bir ev veya dairenin oturulabilir duruma gelmesi için gerekli eşyayı oraya yerleştirmek
- "On parça eşya ile döşeyip süslenmiş yaz evi..." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Boru, kablo vb. yerleştirmek
- "Bir taraftan da raylarımızı döşüyorduk." (Falih Rıfkı Atay)
-
[-i]
Bir tabanı, tahta, karo, mermer vb. yapı gereçleriyle kaplamak
- ERSEMEK
-
-
[nsz]
Erkek istemek
-
[nsz]
Erkek istemek
- ÇİSEMEK
-
-
[nsz]
Çiselemek
-
[nsz]
Çiselemek
- DEMEMEK
-
-
koşullar ne olursa olsun aldırış etmeden bir işi yapmak
- "Eskilerin dediği gibi beşer, şaşar." (Burhan Felek)
- "Eskiden saat üç dedi mi paralar dağılmış olurdu." (Orhan Kemal)
- "Dediğimden dışarı çıkarsa kendi bilir."
- "Öyle sevindim ki deme gitsin."
-
koşullar ne olursa olsun aldırış etmeden bir işi yapmak
- EMLEMEK
-
-
[-i]
İlaç sürmek, ilaç vermek
-
[-i]
İlaç sürmek, ilaç vermek