İçinde emek olan 7 harfli 46 kelime var. İçerisinde EMEK bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında emek olan kelimeler listesine ya da Sonu emek ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E E K M Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
4 Harfli Kelimeler
EKME, EMEK, KEME, MEKE
3 Harfli Kelimeler
EKE, KEM
2 Harfli Kelimeler
EK, EM, KE, ME
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- EŞLEMEK
-
-
[-i]
Benzer iki şeyi bir araya getirmek
-
Ses ile görüntü arasında gerekli bağı sağlamak
-
[-i]
Benzer iki şeyi bir araya getirmek
- YEMEKÇİ
- ...
- İSTEMEK
-
-
[-i]
İstek duymak, arzulamak
- "İçeri girmekten korkarak bahçedeki demir kanepeye oturmak istedi." (Peyami Safa)
- "İster misin, bu enişte bey bir damga olup onun sırtında asılıp kalsın?" (Memduh Şevket Esendal)
- "Verirse ne âlâ! İsteyenin bir yüzü, vermeyenin iki yüzü kara der, işin içinden çıkarım." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[-den]
Bir şeyin kendisine verilmesini veya yapılmasını söylemek, dilemek
- "Bir gün benden okumak için kitap istedi." (Falih Rıfkı Atay)
-
Görmek istediğini bildirmek
- "Sizi isteyen kimdi?"
-
Gerek olmak
- "Yurdun ilerlemesi için çok çalışmak ister."
-
Evlenmek dileğinde bulunmak
- "Komşunun kızını istemişler."
-
[-i]
İstek duymak, arzulamak
- KÜREMEK
-
-
[-i]
Kürekle atıp temizlemek, kürelemek, kürümek
-
[-i]
Kürekle atıp temizlemek, kürelemek, kürümek
- DÖŞEMEK
-
-
[-i]
Bir tabanı, tahta, karo, mermer vb. yapı gereçleriyle kaplamak
-
Kumaş, halı vb.ni bir yeri iyice örtecek biçimde sermek
- "Yufkayı tepsiye döşedi. Salona halı döşedik."
-
Bir ev veya dairenin oturulabilir duruma gelmesi için gerekli eşyayı oraya yerleştirmek
- "On parça eşya ile döşeyip süslenmiş yaz evi..." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Boru, kablo vb. yerleştirmek
- "Bir taraftan da raylarımızı döşüyorduk." (Falih Rıfkı Atay)
-
[-i]
Bir tabanı, tahta, karo, mermer vb. yapı gereçleriyle kaplamak
- DENEMEK
-
-
[-i]
Değerini anlamak, gerekli niteliği taşıyıp taşımadığını bulmak için bir insanı, bir nesneyi veya bir düşünceyi sınamak, tecrübe etmek
-
Bir işe, başarmak amacıyla başlamak, girişimde bulunmak, teşebbüs etmek
- "Ayağa kalkarak üç adım ötedeki musluğa kadar gitmeyi denedi." (Peyami Safa)
-
[-i]
Değerini anlamak, gerekli niteliği taşıyıp taşımadığını bulmak için bir insanı, bir nesneyi veya bir düşünceyi sınamak, tecrübe etmek
- DEMEMEK
-
-
koşullar ne olursa olsun aldırış etmeden bir işi yapmak
- "Eskilerin dediği gibi beşer, şaşar." (Burhan Felek)
- "Eskiden saat üç dedi mi paralar dağılmış olurdu." (Orhan Kemal)
- "Dediğimden dışarı çıkarsa kendi bilir."
- "Öyle sevindim ki deme gitsin."
-
koşullar ne olursa olsun aldırış etmeden bir işi yapmak
- BİLEMEK
-
-
[-i]
Kesici aletlerin ağzını çark, zımpara, eğe, bileği taşı vb.nde keskinleştirmek, keskin duruma getirmek
-
Güçlendirmek, etkisini artırmak
-
[-i]
Kesici aletlerin ağzını çark, zımpara, eğe, bileği taşı vb.nde keskinleştirmek, keskin duruma getirmek
- BELEMEK
-
-
[-i]
Çocuğu kundaklamak
-
Beşiğe yatırıp bağlamak
-
Bulamak, bulaştırmak
-
[-i]
Çocuğu kundaklamak
- EVSEMEK
-
-
[nsz]
Evini, yurdunu özlemek
-
[nsz]
Evini, yurdunu özlemek
- ERSEMEK
-
-
[nsz]
Erkek istemek
-
[nsz]
Erkek istemek
- ÖNLEMEK
-
-
[-i]
Bir şeyin olmasına veya yapılmasına engel olmak
- "Her an bu tempoyu duymamı kim, nasıl önleyecek?" (Haldun Taner)
-
Ortaya çıkan veya çıkacağı düşünülen bir tehlikeyi durdurmak, önüne geçmek
- "Yakın felaketi önlemek için esaslı tedbir almak güçtür." (Falih Rıfkı Atay)
-
[-i]
Bir şeyin olmasına veya yapılmasına engel olmak
- ÜÇLEMEK
-
-
[-i]
Üçe çıkarmak
-
Ürünün üçte birine karşılık, toprağını kiraya vermek
-
Tarlayı üç kez sürmek
-
[-i]
Üçe çıkarmak
- EMLEMEK
-
-
[-i]
İlaç sürmek, ilaç vermek
-
[-i]
İlaç sürmek, ilaç vermek
- TÜLEMEK
- ...
- GÖZEMEK
-
-
[-i]
Kumaştaki deliği örerek kapatmak
-
Dikilen bitkilerin seyrek yerlerini sıklaştırmak
-
[-i]
Kumaştaki deliği örerek kapatmak
- İMLEMEK
-
-
[-i]
İm koymak, imle göstermek
-
Dolayısıyla anlatmak, ima etmek
- "Bu tür kısaltmalar, adları geçenlerin, yakından tanıdığımız kişiler olduğunu imler." (Tomris Uyar)
-
[-i]
İm koymak, imle göstermek
- İZLEMEK
-
-
[-i]
Birinin veya bir şeyin arkasından gitmek, takip etmek
-
Zaman, süre, sıra vb. bakımından gelmek, arkasından gelmek, arkasında olmak
- "Geceyi gündüz izler."
-
Bir olayın gelişimini gözden geçirmek
- "Bu ustaca düzeni Osmanlıların her işinde izleyebilirsiniz." (Salâh Birsel)
-
Eğlenmek, görmek, öğrenmek için bakmak, seyretmek
- "Televizyonu izlemek."
-
Belirli bir yönde gitmek
- "Geç vakit hayvanla, Deliçay'ı izleyip gidiyordum." (Halide Edip Adıvar)
-
Gözlemek, incelemek
- "Çocuk kuşu gözleriyle izledi."
-
Belirli bir tutum, davranış veya düşünceyi benimsemek
- "Bu üretim politikasını izleyeceğiz."
-
Bir şeye uymak, bağlı olmak
- "Modayı izlemek."
-
Herhangi bir olayla ilgilenmek
- "Çeşitli siyasi olaylar karşısındaki tepki ve düşüncelerini dolaylı da olsa izleyebiliyordum." (Haldun Taner)
-
[-i]
Birinin veya bir şeyin arkasından gitmek, takip etmek
- TÜREMEK
-
-
[nsz]
Oluşmak, ortaya çıkmak, meydana çıkmak, parçalanıp çoğalmak, üremek
- "Halide Hanım'ın hikâyesinden sonra türeyen bugünkü Turan lokantaları, Turan berberleri, Turan ocakları bütün payitahtı sarmış." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Bir kökten çıkmak
-
[nsz]
Oluşmak, ortaya çıkmak, meydana çıkmak, parçalanıp çoğalmak, üremek
- YEMEKLİ
-
-
[sıfat]
Yemek de yenilen
- "Yemekli nişan."
-
Yemek de verilen
- "Yemekli pansiyon."
-
[sıfat]
Yemek de yenilen