İçinde emek olan 6 harfli 8 kelime var. İçerisinde EMEK bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında emek olan kelimeler listesine ya da Sonu emek ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

E E K M Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

4 Harfli Kelimeler

EKME, EMEK, KEME, MEKE

3 Harfli Kelimeler

EKE, KEM

2 Harfli Kelimeler

EK, EM, KE, ME

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

ÖDEMEK

  1. [-i] Bir alışveriş ilişkisinde, borcu alacaklıya vermek, tediye etmek
    • "Borç varsa benimkidir, onu ödemek ve teşekkür etmek lazım." (Refik Halit Karay)
  2. Bir alışverişte alınan şeyin karşılığını alacaklıya vermek
  3. Bedelini vererek bir zararı karşılamak, tazmin etmek
  4. Bir iş, bir kuruluş harcanan, yatırılan parayı çıkartmak, itfa etmek
    • "Bu fabrika sermayesini beş yılda ödedi."
  5. Bir işin, bir görevin karşılığını vermek
    • "Bir gece de onunla kal. Bize yaptıklarını ödemiş olursun." (Sait Faik Abasıyanık)
  6. Bir şey karşısında fedakârlık etmek, bir şey elde etmek için özveride bulunmak

İŞEMEK

  1. [nsz] İdrar torbasında biriken sidiği dışarı atmak, çiş yapmak

EMEKÇİ

  1. [isim] Geçimini yaptığı işlerle sağlayan kimse, amele
    • "Çocukluğundan başlayarak emekçilerle, sokaktakilerle düşüp kalkmıştı." (Haldun Taner)
  2. Geçimini, emeğini sermayeciye satarak sağlayan kimse, proleter
    • "Bildiği veya öğrendiği, asıl çalışmalarını emekçilerin arasında değil, orduda yapmayı sevdikleri idi." (Tarık Buğra)

EMEKLİ

  1. [sıfat] Emek harcanarak elde edilen, zor, zahmetli
    • "Emekli olduğuna hayıflandığı kadar babasının ölüşüne de o kadar hayıflanıyor." (Haldun Taner)
    • "Size bir fenalık edebilir, sizi işinizden attırır, vekâlet emrine alır, vakitsiz emekliye çıkartabilir." (Haldun Taner)
    • "Kafaları dazlaklaşmış, emekliye çıktıktan sonra adam kıtlığında gene işe alınmış." (Memduh Şevket Esendal)
  2. Belirli bir süre çalıştıktan sonra kanunlar gereği işi ile ilgisi kesilerek kendisine aylık bağlanmış olan (kimse)
    • "Buraya gelenler hep asker emeklileridir." (Haldun Taner)

ENEMEK

  1. [-i] İğdiş etmek

ÖZEMEK

  1. [-i] Yoğurt, pekmez vb. koyu şeyleri suyla inceltmek, sulandırmak

ELEMEK

  1. [-i] Elek yardımıyla ayıklamak veya incesini kabasından ayırmak, elekten geçirmek
    • "İşte deniz suyunun tuzunu eleyip çölü sulayıp kazanılan meralar." (Haldun Taner)
  2. Sınav veya yarışma yoluyla en iyileri seçmek
  3. İpliği elemgeden geçirip yumak yapmak
  4. Gözden geçirmek, ayıklamak, iyisini kötüsünden ayırmak
  5. Bir yarışmacıyı yarışma dışı bırakmak, elimine etmek

ÜREMEK

  1. [nsz] Canlı, doğup çoğalmak
    • "Altı, yedi ay içinde küçük sürü üredi." (Ömer Seyfettin)
  2. Yetişmek
    • "Çubuklu bahçede üreyen kızılcık da hiçbir yerde bulunmaz." (Salâh Birsel)
  3. Çoğalmak, artmak
    • "Yün kalın olduğu için örgü çabuk ürüyor."

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü