İçinde eme olan 7 harfli 172 kelime var. İçerisinde EME bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında eme olan kelimeler listesine ya da Sonu eme ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E E M Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
EM, ME
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BÜĞEMEK
-
-
[-i]
Suyu önüne bent yaparak toplamak
-
[-i]
Suyu önüne bent yaparak toplamak
- DİLEMEK
-
-
[-i]
Birinden bir şeyin yapılmasını istemek, rica etmek, arzu etmek
- "Yalnız bu hususta beni bağışlamanızı dilerim." (Memduh Şevket Esendal)
- "Duygu, düşünce, dilediğim gibi yaşamak özgürlüğümü korumak isterim." (Necati Cumalı)
-
[nsz]
Biri için bir dilekte bulunmak
- "Karadakiler her lisandan hayırlı yolculuklar dilediler." (Refik Halit Karay)
-
Kendi düşünce, görüş ve isteğini yapmak
-
[-i]
Birinden bir şeyin yapılmasını istemek, rica etmek, arzu etmek
- ÇİMLEME
-
-
[isim]
Çimlemek işi
-
[isim]
Çimlemek işi
- MEMESİZ
-
-
[sıfat]
Memesi olmayan
-
[sıfat]
Memesi olmayan
- KEMERCİ
- ...
- İŞLEMEK
-
-
[-i]
Bir şeye emek vererek onu daha elverişli bir duruma getirmek
-
[nsz]
İnce ve süslü şeyler yapmak, nakışlamak
- "Para için işlemediğini iddia eden bu fakir ihtiyar, şüphesiz, sanatının âşığıydı." (Memduh Şevket Esendal)
-
[-e]
İçine girmek, etkilemek, nüfuz etmek
- "O uzun ve derin bakış genç adamın ta yüreğine kadar işlemişti." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[nsz]
İyi çalışmak, müşterisi bol olmak
-
Durağan durumdan hareketli duruma geçmek, çalışmak
-
Herhangi bir konuyu ele alarak incelemek, öğretmek
-
Düşüncelerini herhangi birine etki yaparak benimsetmek
- "Ali Rıza Bey bu ilk çocuğu ile, bir çiçek meraklısı, bahçesiyle oynar gibi oynamış, onu ancak kendi hayalinde yaşayan mükemmel insan maddelerine göre işlemişti." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[-den]
İşlek, etkin durumda olmak
- "Lütfügiller büyücek bahçelerinin ana yola açılan kapısından işlerlerdi." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[nsz]
Çıban, olgunlaşma yolunda olmak
-
[nsz]
Yara, kapanmamak
-
[nsz]
Gidip gelmek
- "Şimdi otomobillerin, otobüslerin işledikleri asfalt caddeden bir zamanlar ne kervan ne insan geçerdi." (Sermet Muhtar Alus)
-
Hesapları, kayıtları düzenli olarak tutmak veya gereken yere aktarmak
- "Tayın çizelgelerini düzenliyorum, ambar defterini işliyorum." (Erhan Bener)
-
Herhangi bir ürünü satışa sunulmadan önce birtakım işlemlerden geçirmek
-
[-i]
Bir şeye emek vererek onu daha elverişli bir duruma getirmek
- TÜNEMEK
-
-
[nsz]
Kuşlar, kanatlı evcil hayvanlar, uyumak için bir dala veya sırığa konmak
- "Bir sene evvel kargaların tünediği çınara, şimdi bir bülbül konmuş ötüyordu." (Ömer Seyfettin)
-
Tabure, yüksekçe iskemle vb. üzerine oturmak
- "Athena, gidip taburelerden birine tünedi." (Atilla İlhan)
-
[nsz]
Kuşlar, kanatlı evcil hayvanlar, uyumak için bir dala veya sırığa konmak
- EBELEME
-
-
[isim]
Ebelemek işi
-
Mayalı hamuru bezelere ayırarak yufka durumuna getirip sac üzerinde pişirdikten sonra alt ve üst kısımlarının yağlanmasıyla yapılan ekmek
-
[isim]
Ebelemek işi
- TÜLEMEK
- ...
- TÜPLEME
-
-
[isim]
Tüplemek işi
-
[isim]
Tüplemek işi
- DİPLEME
-
-
[isim]
Diplemek işi
-
[isim]
Diplemek işi
- BEKLEME
-
-
[isim]
Beklemek işi
- "Pencere kapandıktan sonra aynı hareketsizlik ve bekleme devam etti." (Nahid Sırrı Örik)
-
[isim]
Beklemek işi
- BESLEME
-
-
[isim]
Beslemek işi
-
Evlatlık olarak alınarak ev işlerinde çalıştırılan kız, besleme kız, beslemelik, beslek
- "Evin içinde yaşlı bir kalfa ve bir besleme ile kalmıştı." (Sermet Muhtar Alus)
-
[sıfat]
Herhangi bir kuruluşu, onun maddi yardımları dolayısıyla körü körüne destekleyen
- "Besleme gazete."
-
Akım voltajı
-
[isim]
Beslemek işi
- ÇİYLEME
-
-
[isim]
Çiylemek işi
-
[isim]
Çiylemek işi
- ÇEMENLİ
-
-
[sıfat]
Çemeni olan veya çemen sürülmüş olan
-
[sıfat]
Çemeni olan veya çemen sürülmüş olan
- ÇİSEMEK
-
-
[nsz]
Çiselemek
-
[nsz]
Çiselemek
- ELLEMEK
-
-
[-i]
Elle dokunmak, elle karıştırmak
- "Görüyorsunuz, ben hiçbirini ellemiyor, hiçbirini açmıyorum." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[-i]
Elle dokunmak, elle karıştırmak
- GÖZLEME
-
-
[isim]
Gözlemek işi, tarassut
-
Özel araçlarla inceleme
-
[isim]
Gözlemek işi, tarassut
- DÜŞLEME
-
-
[isim]
Düşlemek işi
- "Bir düşleme içinde olduğu her hâlinden belliydi, dalmış gitmişti." (Yahya Kemal)
-
[isim]
Düşlemek işi
- YÜKLEME
-
-
[isim]
Yüklemek işi, tahmil
-
Bir yere, bir nesneye elektrik yükü biriktirme, doldurma, şarj
-
[isim]
Yüklemek işi, tahmil