İçinde ema olan 6 harfli 14 kelime var. İçerisinde EMA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ema olan kelimeler listesine ya da Sonu ema ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A E M Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

AM, EM, MA, ME

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

KEMANİ

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Alaturka müzikte keman çalan kimse

EMANET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Birine geçici olarak bırakılan ve teslim alınan kişice korunması gereken eşya, kimse vb., inam, vedia
    • "Emaneti olanlar burada her vakit bunlarla ilgilenecek bir çırak bulurlar." (Salâh Birsel)
    • "Bavullarımı otele emanet bıraktım."
    • "Değirmenimi evvel Allah, sonra size emanet ediyorum." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Bir kimse ile birine gönderilen şey
    • "İstanbul'dan getirdiğim emanetinizi akşam benden alınız."
  3. Eşyanın ücret karşılığı geçici bir süre bırakıldığı yer
  4. Can, ruh
    • "Allah emanetini alsın da kurtulayım."

TEMAŞA

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Hoşlanarak bakma, seyretme
    • "Benden evvel çoluk çocuk bütün ev halkı hayvanı temaşaya çıkmışlar." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Koca bir tarihin tutuştuğunu çöllerde susuz yanan insanların çatlak dudaklarında temaşa ediyoruz." (Aka Gündüz)
  2. Oyun, temsil, piyes, tiyatro
    • "Bazı meddahlar da Karagöz oynatmış, şahbaz, hayalbaz veya hayalî isimleriyle yaşadıktan sonra temaşa hayatımızdan el etek çekmişlerdir." (Samiha Ayverdi)

SEMAVİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Gökle ilgili, göğe ilişkin
    • "Eski hayatımızda takvim semavi bir şeydi." (Hasan Âli Yücel)

HEMATİ

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Kanın hemoglobin ile renklenmiş alyuvarı
    • "Bir milimetreküp insan kanında 5.000.000 hemati vardır."

TEMADİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Sürme, sürüp gitme, uzama
    • "Bir zevk, bir lezzet temadi ederse artık fark olunmamaya başlar." (Hüseyin Cahit Yalçın)

BADEMA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [zarf] Bundan sonra, bundan böyle
    • "Ve badema kâra ortak olmadığımızı, bütün paranın bana ait olduğunu söyledi." (Sait Faik Abasıyanık)

CEMAAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir imama uyup namaz kılan kişiler
  2. İnsan kalabalığı, topluluk
    • "Sonra, dağılmayan, etrafını saran cemaate dönüyor." (Tarık Buğra)
  3. Bir dinden veya bir soydan olanların topluluğu
    • "Önde Rum patriği, arkada bütün cemaatlerin patrikleri, hepsi sırma esvaplı ve altın taçlı, sopalarını taşa vurarak mezarın etrafını tavaf ettiler." (Falih Rıfkı Atay)

SİNEMA

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Herhangi bir hareketi düzenli aralıklarla parçalara bölerek bunların resimlerini belirleme ve sonra bunları gösterici yardımıyla karanlık bir yerde, bir ekran üzerinde yansıtarak hareketi yeniden oluşturma işi
  2. Film göstermeye yarayan özel bir makineyle görüntülerin beyaz perdeye yansıtıldığı salon veya yapı
    • "Bir haber bırakıp mahallenin sinemasına girdi." (Sait Faik Abasıyanık)
  3. Güzel sanatların dalı olarak yansıtılmaya uygun olan filmleri gerçekleştirme ve yaratma sanatı, beyaz perde
    • "Sinemanın zevkimizi dışarıdan idare ettiği devirde yaşıyoruz." (Hasan Âli Yücel)

ELEMAN

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Öge
  2. Bir toplulukta çalışan insanların her biri
    • "İşimizde örnek ve kusursuz bir eleman olacağız." (Haldun Taner)
  3. Kümeye ait varlıklardan her biri

ŞEMAİL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Dış görünüş
  2. Huy, karakter

KEMANE

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Keman ve kemençe yayı
  2. Bir tür halk çalgısı
  3. Delgi veya küçük torna çevirmek için kullanılan ok yayı biçimindeki araç
  4. Ağaç gemilerde talimarın üst ucundaki kıvrım

EMARET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Beylik

KUDEMA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Eskiler, eski insanlar
  2. Eskiliği bakımından ileri gelenler, öne çıkanlar
    • "Kudemanın şiirde iddiaları ancak kendi şiirlerinin bambaşka bir cevher olduğu sadedine kadar giderdi.." (Yahya Kemal Beyatlı)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü