İçinde em olan 5 harfli 144 kelime var. İçerisinde EM bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında em olan kelimeler listesine ya da Sonu em ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

E M Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

EM, ME

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

DİZEM

  1. [isim] Ritim

SÜREM
...
ULEMA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bilginler
  2. Sarıklı din bilginleri
    • "Bursa uleması bütün memleketçe tanınır ve sevilirdi." (Tarık Buğra)

ÇEMÇE

  1. [isim] Çömçe

ÖZLEM

  1. [isim] Bir kimseyi veya bir şeyi görme, kavuşma isteği, hasret, tahassür
    • "Nasıl doysun, yılların özlemini gideriyor." (Atilla İlhan)
    • "Mustafa Kemal Paşa, özlemini çektiği bir yuvaya kavuşmuştur." (Haldun Taner)

DEMRE
...
DEMET

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Bağlanarak oluşturulmuş deste, bağlam
    • "Tel demeti."
  2. Bitki veya çiçek destesi
    • "Öyle fukara çocuklara rastlıyorduk ki bize demet demet kır çiçekleri hediye ediyorlardı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  3. Üstün yapılı bitkilerde öz suların akmasına yarayan, bitkiye desteklik eden damarlı veya lifli kordon
  4. Uzunlamasına birbirine bitişik olarak bir arada bulunan sinir ve kas telleri topluluğu
  5. Bir atomun parçalanmasından doğan elektriklenmiş taneciklerin yörüngelerinden oluşan ışık topluluğu

EMARE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Belirti, iz, ipucu
    • "Fakat hepsinin yüzünde korku ve endişe emarelerini ayan beyan görmüştüm." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

KEMAN

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Dört telli, çenenin altına dayayarak çalınan yaylı saz
    • "Açık sarı saçlı, zayıf bir kadın keman çalıyordu." (Ömer Seyfettin)
  2. Yay

DEMEK

  1. [nsz] Söylemek, söz söylemek
    • "Eskilerin dediği gibi beşer, şaşar." (Burhan Felek)
    • "Eskiden saat üç dedi mi paralar dağılmış olurdu." (Orhan Kemal)
    • "Dediğimden dışarı çıkarsa kendi bilir."
    • "Öyle sevindim ki deme gitsin."
  2. [-e] Ad vermek
    • "Muşmulaya döngel de derler."
    • "Vay! Beni kovuyorsun demek, pekâlâ!" (Sait Faik Abasıyanık)
  3. Bir dilde karşılığı olmak
    • "Kamer "ay" demektir."
  4. Herhangi bir ses çıkarmak
    • "Küt dedi, düştü."
  5. [-e] Herhangi bir kanıya, yargıya varmak
    • "Bu işe herkes ne der?"
  6. Düşünmek
  7. Oranlamak
    • "Güzellik desen onda, zenginlik desen onda."
  8. Ummak
    • "Bundan sonra gelir mi dersin?"
  9. Erişmek
    • "Saat yedi dedi mi uyanırım."
  10. Bir işe kalkışmak, yeltenmek
    • "Kımıldanayım deme, kurşunu yersin. Ağzını açayım deme, çok fena olursun."
  11. Saymak, kabul etmek
    • "Yarım milyon dediğin nedir?" (Memduh Şevket Esendal)

ESEME

  1. [isim] Mantık

KEMER

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Bele dolayarak toka ile tutturulan, kumaş, deri veya metalden yapılan bel bağı
    • "Nihat elinde tuttuğu kemeri denize fırlatıp attı." (Peyami Safa)
    • "Genç, ihtiyar, hepsi tüysüz tüysüz, gözleri fersizdir fakat hepsinin kemeri doludur." (Halide Edip Adıvar)
  2. Etek, pantolon vb. giysilerin bele gelen bölümü
  3. Emniyet kemeri
  4. [sıfat] Tümsekli
    • "Kemer burun."
  5. Kemiklerden oluşmuş tümsekli tavan
    • "Kaş kemeri. Damak kemeri. Ayak kemeri."
  6. Katmanlı kayaçlarda bir kıvrımın kabarık tepe yeri, tekne karşıtı
  7. İki sütun veya ayağı birbirine üstten yarım çember, basık eğri, yonca yaprağı vb. biçimlerde bağlayan ve üzerine gelen duvar ağırlıklarını, iki yanındaki ayaklara bindiren tonoz bağlantı
    • "Bu köprü sekiz kemer üzerinde, dört yüz yirmi dokuz metre uzunluğundadır." (Sait Faik Abasıyanık)
  8. Özellikle yolculukta kullanılan, üzerinde altın, para yerleştirmeye yarar gözleri olan meşin kuşak

EMMEÇ

  1. [isim] Aspiratör

MEMNU

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Yasak
    • "İnsan ise memnu olan şeye düşkündür." (Burhan Felek)

GEMRE

  1. [isim] Son turfanda yetişen, sert kabuklu, siyah bir çeşit üzüm

MODEM

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Çevirge

YEMCİ

  1. [isim] Yem satan kimse

EŞLEM

  1. [isim] Kopya

SİTEM

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Bir kimseye, yaptığı bir hareketin veya söylediği sözün üzüntü, alınganlık, kırgınlık vb. duygular uyandırdığını öfkelenmeden belirtme
    • "Millî Mücadelenin başından o güne kadar Atatürk'ün en hafif bir sitemine uğramamıştım." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Ancak müsaade ederseniz size başka bir cihetten sitem edeceğim." (Reşat Nuri Güntekin)

KÖSEM

  1. [isim] Kösemen
    • "Kösem koyun."

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü