İçinde ela olan 5 harfli 9 kelime var. İçerisinde ELA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ela olan kelimeler listesine ya da Sonu ela ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A E L Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
ELA
2 Harfli Kelimeler
AL, EL, LA, LE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- HELAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Dinin kurallarına aykırı olmayan, dinî bakımdan yasaklanmamış olan, haram karşıtı
- "Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal." (Mehmet Akif Ersoy)
- "Alacağımı sana helal ediyorum, anandan emdiğin süt gibi helal olsun."
- "Yol güzel, tarlalar cömert / Helal olsun yol parası." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
- "Ben helal süt emmiş adamım, ağabey." (Haldun Taner)
-
Kurallara, geleneklere uygun
-
[isim]
Nikâhlı eş
- "Helal olsun, bunu senden beklemezdim."
-
[zarf]
Kurallara, geleneklere uygun olarak
- "Helal kazanılmış para."
-
[sıfat]
Dinin kurallarına aykırı olmayan, dinî bakımdan yasaklanmamış olan, haram karşıtı
- KELAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Söz
- "Mecliste arif ol kelamı dinle / El iki söylerse sen birin söyle." (Karacaoğlan)
-
Söyleyiş biçimi, söyleme
-
Tanrı'nın varlığını ve İslam dininin doğruluğunu konu edinen bilim
-
[isim]
Söz
- MELAS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Şeker üretiminde, billurlaşan şeker alındıktan sonra kalan şekerli posa
-
[isim]
Şeker üretiminde, billurlaşan şeker alındıktan sonra kalan şekerli posa
- CELAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Büyüklük, ululuk
-
Öfke, kızgınlık
- "Kahraman ırkıma bir gül; ne bu şiddet, bu celal?" (Mehmet Akif Ersoy)
-
[isim]
Büyüklük, ululuk
- TELAŞ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Herhangi bir sebeple acelecilik
- "Atatürk'ün gelişini göremedik ama koridordaki telaştan meseleyi anladık." (Haldun Taner)
- "Mabeyni büyük bir telaş alıyor." (Abdülhak Şinasi Hisar)
- "Nazım Paşa böyle bir içtimadan ne kadar telaş etse haklı idi." (Ahmet Rasim)
- "Polisle ben konuşurum, siz telaş göstermeyin." (Halide Edip Adıvar)
-
Kaygı, tasa, sıkıntı, endişe
- "Ben geçerken onun telaşı, sizi dürtmesi gözümden kaçmadı." (Halide Edip Adıvar)
-
Şaşkınlıktan doğan karışıklık, kargaşa
- "O günü vapurda bulunup da hanımların telaşını görseydiniz." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Herhangi bir sebeple acelecilik
- MELAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Can sıkıntısı, usanç
- "Melalimizi avutmak için bin türlü eğlence, bin türlü zevk icat ettik." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Üzüntü, hüzün, dert
- "Her zaman, doğduğu, çocukluğunu geçirdiği memleketin rüzgârlarıyla bir melal duyardı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Can sıkıntısı, usanç
- FELAH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kurtuluş, selamet, onma
- "Şu bizim halkı uyandırmadadır varsa felah." (Mehmet Akif Ersoy)
- "Kadın delifişeğin biri ise yine felah bulamazsın." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Kurtuluş, selamet, onma
- SELAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir kimseyle karşılaşıldığında, birinin yanına gidildiğinde veya yanından uzaklaşıldığında kendisine söz ve işaretle bir nezaket gösterisi yapma, esenleme, merhaba
- "... pazara indiği zaman kendine verilen selamı bile almıyordu." (Ömer Seyfettin)
- "... çok sevimli bir asker, selam çakar." (Yusuf Ziya Ortaç)
- "Ama birader, rahat mı edeceğiz bu bahçede, gelene geçene selam mı duracağız?" (Yusuf Ziya Ortaç)
- "Yollarda sarı ve zayıf halk selama duruyor." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Bir kimseyle karşılaşıldığında, birinin yanına gidildiğinde veya yanından uzaklaşıldığında kendisine söz ve işaretle bir nezaket gösterisi yapma, esenleme, merhaba
- HELAK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ölme, öldürme, yok etme, yok olma
- "İki sarılı yumurta yumurtlayan bu canım legornlar iki üç gün ara ile birer birer helak olup gitmişlerdi." (Haldun Taner)
-
Bitkin bir duruma gelme veya getirme
- "Bu yolculuk bizi helak etti."
- "Zavallılar kan ter içinde bir yandan karşı taraf içlerini tutacağız, bir yandan forveti besleyip akına yardım edeceğiz diye ileri geri helak olurlar." (Haldun Taner)
-
[isim]
Ölme, öldürme, yok etme, yok olma