İçinde eki olan 8 harfli 41 kelime var. İçerisinde EKİ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında eki olan kelimeler listesine ya da Sonu eki ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E K İ Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
EK, KE, Kİ
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BAŞVEKİL
-
Kelime Kökeni : Türkçe
-
[isim]
Başbakan
- "Başvekil olan Ahmet Vefik Paşa hemen arabasına atlayıp gitmiş." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[isim]
Başbakan
- ÇEKİMSİZ
-
-
[sıfat]
Çekimi olmayan
-
[sıfat]
Çekimi olmayan
- BEKİTMEK
-
-
[-i]
Kapamak, tıkamak
-
[-i]
Kapamak, tıkamak
- TEKİLLİK
-
-
[isim]
Tekil olma durumu
-
[isim]
Tekil olma durumu
- EKİCİLİK
-
-
[isim]
Ekici olma durumu
-
[isim]
Ekici olma durumu
- TEKİLACI
- ...
- ÇEKİLMEK
-
-
[nsz]
Çekme işi yapılmak
- "Ağlar çekiliyor dalyanlarda." (Orhan Veli Kanık)
-
[-e]
Kendini geriye veya bir yana çekmek
-
[-den]
Bir işten, bir görevden kendi isteğiyle ayrılmak, istifa etmek
- "Hiçbir zaman mebusluktan çekilmek niyetinde değilim." (Tarık Buğra)
-
Azalmak
-
Yok olmak
- "İneğin sütü çekildi."
-
[-e]
Bir yere geçmek
- "Bir köşeye çekilerek ben de bir çay getirttim." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Bir yerden uzaklaşmak, bir yere uğramamak
- "Dükkân karmakarışık, mallar bayat, kibar müşteriler birer birer çekiliyor, ayak takımı her gün artıyor." (Halide Edip Adıvar)
-
Geri gitmek, ricat etmek
- "Türklerin çekilmesiyle beraber hain ve zehirli bir çekirge bulutu gibi oraya üşüşen Avrupalılar..." (Ömer Seyfettin)
-
[-den]
Katılmamak, vazgeçmek
- "Yarışmadan çekildi."
-
Katlanmak, üstlenmek, tahammül etmek
- "Çekilmez dert."
-
Tartılmak
-
[nsz]
Çekme işi yapılmak
- SEKİTMEK
-
-
[-i]
Sektirmek
-
[-i]
Sektirmek
- ÇEKİRDEK
-
-
[isim]
Etli meyvelerin içinde bir veya birden çok bulunan, çoğu sert bir kabukla kaplı tohum
- "Kayısı çekirdeği. Zeytin çekirdeği. Karpuz çekirdeği."
- "Siz çekirdekten yetişme bir gazetecisiniz." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Yenmek için satılan kabak veya ayçiçeği tohumu
- "Şimdi bir sinemada kabak çekirdeği yiyorlar." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Ağaçlarda soyulmayan bölüm
-
Bir hücrenin merkezini oluşturan cisimcik
- "İnsan kanındaki alyuvarlar, çekirdeği olmayan hücrelerdir."
-
Atom çekirdeği
-
Kuyumculukta kullanılan ve 5 cgr'a eşit olan ağırlık ölçüsü
-
[sıfat]
Bir şeyin temelini oluşturan, öz, nüve
- "Çekirdek kadro."
-
[isim]
Etli meyvelerin içinde bir veya birden çok bulunan, çoğu sert bir kabukla kaplı tohum
- ÇEKİMSER
-
-
[sıfat]
Oy vermekten, eğilim göstermekten veya bir şey yapmaktan kaçınan, kararsız, taraf olmayan (kimse), müstenkif
-
[sıfat]
Oy vermekten, eğilim göstermekten veya bir şey yapmaktan kaçınan, kararsız, taraf olmayan (kimse), müstenkif
- TEKİRDAĞ
- ...
- SEKİZTEK
-
-
[isim]
Kürek yarışlarında sancak ve iskelesinde dörder küreği olan tekne
-
[isim]
Kürek yarışlarında sancak ve iskelesinde dörder küreği olan tekne
- SİNAMEKİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Baklagillerden, sıcak bölgelerde yetişen, birçok türü bulunan bir bitki (Cassia)
-
Bu bitkinin meyvesi
-
Bu bitkinin bazı türlerinden elde edilen, hekimlikte iç sürdürücü olarak kullanılan madde
-
Mızmız, sevimsiz, başkalarıyla ilişki kurmayan kimse
-
[isim]
Baklagillerden, sıcak bölgelerde yetişen, birçok türü bulunan bir bitki (Cassia)
- MUHTEKİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Vurguncu
-
[sıfat]
Vurguncu
- BEKİNMEK
-
-
[nsz]
İnat etmek, direnmek
-
Kapanmak, tıkanmak
- "Gaz ocağının deliği bekinmiş, açılmıyor."
-
[nsz]
İnat etmek, direnmek
- SEKİLEME
-
-
[isim]
Sekilemek işi, teraslama
-
[isim]
Sekilemek işi, teraslama
- EKİNEZYA
- ...
- PEKİTMEK
-
-
[-i]
Güç vermek, güçlendirmek, tekit etmek
-
Daha önce istenip de yerine getirilmemiş bir iş için yeniden resmî bir yazı yazmak, tekit etmek
-
[-i]
Güç vermek, güçlendirmek, tekit etmek
- ÇEKİNMEK
-
-
[-den]
Saygı, korku, utanma vb. duygularla bir şeyi yapmak istememek, kaçınmak
- "Karşı karşıya oturup yalnız kaldığımız zaman göz göze gelmekten çekindiğini de hissettim." (Peyami Safa)
-
[nsz]
Bir şey sürünmek
- "Sürmeler çekinmiş bir kadın."
-
[-den]
Saygı, korku, utanma vb. duygularla bir şeyi yapmak istememek, kaçınmak
- VEKİLLİK
-
-
[isim]
Vekil olma durumu, asalet karşıtı
-
Birinin yerine iş görme yetkisi, naiplik
- "1916 sonlarında Mustafa Kemal ikinci ordu komutan vekilliğine atanmıştır." (Falih Rıfkı Atay)
-
Bakanlık
- "Hükûmetten ne mebusluk ne de vekillik isteği var." (Haldun Taner)
-
[isim]
Vekil olma durumu, asalet karşıtı