İçinde ek olan 6 harfli 294 kelime var. İçerisinde EK bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ek olan kelimeler listesine ya da Sonu ek ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

E K Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

EK, KE

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

ŞİŞMEK

  1. [nsz] İçi hava veya gazlarla dolarak gerilmek
    • "Balon şişti."
  2. Bir şey emerek hacmi büyümek, genişlemek
    • "Tahta, su emerek şişer."
  3. Vücudun bir yeri içine yabancı bir maddenin girmesiyle veya başka bir etkiyle gerilmek, kabarmak
    • "İhtiyar kadın sabahın bu saatinde, ağlamaktan şişmiş gözlerim, sararmış yüzümle beni görünce şaşırdı." (Reşat Nuri Güntekin)
  4. Çok yemek yiyerek rahatsız olacak kadar doymak
  5. Gururlanmak, büyüklenmek
  6. Utanmak, mahcup olmak
    • "Ben demedim mi sana, bu herifin karşısında aşık atılmaz diye, şiştin mi şimdi?"
  7. Yorularak koşuyu veya müsabakayı sürdüremez olmak

İŞEMEK

  1. [nsz] İdrar torbasında biriken sidiği dışarı atmak, çiş yapmak

SİLMEK

  1. [-i] Bir şeyin ıslaklığını gidererek kuru duruma getirmek
    • "Terlemiş gibi alnını elinin tersiyle sildi." (Ömer Seyfettin)
    • "Beni aldattı diye onu kalbimden silip attım, ondan nefret ediyorum." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. [nsz] Üzerine genellikle bir bez sürterek tozlarını, kirlerini almak veya parlatmak
    • "Türküler çağırarak tahta siliyorlar." (Yusuf Ziya Ortaç)
    • "Büyükdere'den yanına bir sepet kiraz aldığı vakit, sandalda bütün kirazı silip süpürür." (Salâh Birsel)
  3. Bir yazı, çizgi vb.ni kazıyarak veya sürterek yok etmek
    • "Daktilo yanlışlarını iğneyle kazıyarak sildi."
    • "Bu, nereden ve kimden geldiği belli olmayan darbe son ümitlerini de silip süpürmüştü." (Ercüment Ekrem Talu)
  4. Tahta malzemeyi makineyle düzgün ve pürüzsüz hâle getirmek
  5. [-i] Üzerini çizerek atmak, yok etmek
    • "Defterden adını silmişler."
  6. İlişkisini koparmak, yok saymak
  7. [-i] Üstünlük göstererek o alanda üstün olanları ikinci plana atmak
    • "Takımı sahadan silmek."
  8. Ortadan kaldırmak, yok etmek veya gidermek
    • "Senin gözlerin gönlümü dolduran kara düşünceleri silecek, beni korkulardan kurtaracaktır." (Memduh Şevket Esendal)

YEDMEK

  1. [-i] Çekerek peşinden götürmek, yedeğinde götürmek
  2. Yanında, beraberinde götürmek
    • "Burhan'ın kolu Ayşe'ye düşmesin diye sımsıkı sarılmış, yalnız bir arkadaş ve kardeş gibi değil, aynı zamanda bir sevgili rikkatiyle onu yediyordu." (Halide Edip Adıvar)

ÇEKÇEK

  1. [isim] Dört tekerlekli el arabası
    • "Hem özür dilerim, sonra bir çekçeğe binerim." (Aka Gündüz)

DİVLEK

  1. [isim] Kalın kabuklu olgun kavun

KÜSMEK

  1. [nsz] Darılmak
  2. Görevini yerine getirememek
    • "Yemek zamanı geçerse mide küser."
  3. Gelişememek, büyüyememek
    • "Ağaç yerini sevmedi, küstü."
  4. Bir madde, herhangi bir sebeple istenilen niteliğini yitirmek

TEKİLA

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Sert bir Meksika içkisi

HEPYEK

Kelime Kökeni : Türkçe

  1. [isim] Tavla oyununda zarların tek benekli yönlerinin üste gelmesi

TEKFUR

Kelime Kökeni : Ermenice

  1. [isim] Bizans İmparatorluğu zamanında vali düzeyinde olan yöneticilerle Anadolu ve Rumeli'deki Hristiyan beylerine verilen ad

YELTEK

  1. [sıfat] Hercai

SEKSEN

  1. [isim] Yetmiş dokuzdan sonra gelen sayının adı
    • "Ama şimdi, bir çift lastik için seksen kapının ipini çekiyoruz." (Reşat Enis)
  2. Bu sayıyı gösteren 80, LXXX rakamlarının adı
  3. [sıfat] Sekiz kere on, yetmiş dokuzdan bir artık

TEKVİN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Oluşturma, var etme, yaratış, yaratma

YEKTEN

  1. [zarf] Birden, birdenbire
    • "Sabunlu elleriyle kapıyı açıp da kâhya kadın, selam sabahtan evvel, yekten ona, Rabia'yı niçin öğleden sonra dersten alıkoyduğunu sorunca şaşırdı." (Halide Edip Adıvar)
  2. Durup dururken

ÖNCEKİ

  1. [sıfat] Önce olan, evvelki, mukaddem, sabık
    • "Önceki başkan."

DİNMEK

  1. [nsz] Sona ermek, bitmek, durmak
    • "Gözyaşlarım dindi, ferahladım, eski hayatıma kavuştum." (Yahya Kemal Beyatlı)
  2. Kar ve yağmurun yağması, rüzgârın esmesi kesilmek veya durmak
    • "Dinmiş lodosların uğultusu içinde / İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı." (Orhan Veli Kanık)

GREKÇE
...
GÜNCEK

  1. [isim] Şemsiye

ŞİMŞEK

  1. [isim] Bir bulutun tabanı ile yer arasında, iki bulut arasında veya bir bulut içinde elektrik boşalırken oluşan kırık çizgi biçimindeki geçici ışık, balkır, çakım, çakın, yalabık, yıldırak
    • "Üst üste birkaç şimşek çakıyor." (Atilla İlhan)
    • "Şimşek gibi bir semte atıldık yedi koldan / Şimşek gibi Türk atlarının geçtiği yoldan." (Yahya Kemal Beyatlı)
  2. Parıltı
    • "Bazen kara gözlerinde şimşekler çakıyordu." (Reşat Enis)

YEĞREK

  1. [sıfat] Daha iyi, daha üstün

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü