İçinde ed olan 5 harfli 50 kelime var. İçerisinde ED bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ed olan kelimeler listesine ya da Sonu ed ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
D E Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
DE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KREDİ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Borç ödemede güvenilir olma durumu
- "Piyasada kredisi var."
-
Ödünç alınan veya verilen mal, para
- "Kredi almada, senet ödemede, şunda bunda oldum olası kolaylık göstermişlerdir." (Atilla İlhan)
-
Güven, saygınlık, itibar
-
Belli bir öğrenimin tamamlanması için öğrencilerden istenen her türlü kuramsal ve uygulamalı çalışmalar göz önünde tutularak bir yarıyıl veya bir öğretim yılı okutulan herhangi bir dersin, okul programı bütünlüğü içindeki değerini nicelik olarak gösteren birim
-
[isim]
Borç ödemede güvenilir olma durumu
- YEDEK
-
-
[sıfat]
Bir şeyin gereğinde kullanılmak için elde bulundurulan, asıl karşıtı
- "Sonra otomobili yedeğe takıp götürdüler." (Refik Halit Karay)
-
Gereğinde kullanılmak için fazladan bulundurulan, ayrılmış olan
- "Yedek kalem. Yedek anahtar."
- "Bunlardan yürümeye mecali olmayan bazılarını erkekler iki taraflarından kollarına girmek suretiyle yedeğe almışlar." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Yularından çekilerek götürülen boş binek hayvanı
-
[isim]
Hayvanı yedeğe alan ip, yular
-
[isim]
Redif
-
[sıfat]
Bir şeyin gereğinde kullanılmak için elde bulundurulan, asıl karşıtı
- BEDÜK
-
-
[isim]
Çam sakızı, reçine
-
[isim]
Çam sakızı, reçine
- EDEBİ
- ...
- BEDİK
-
-
[isim]
Kazak Türklerinde bir hastalığın iyileşmesi için yapılan tören
-
[isim]
Kazak Türklerinde bir hastalığın iyileşmesi için yapılan tören
- FEDAİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir ülkü uğruna tehlikeli işlere girişerek canını esirgemeyen kimse, serdengeçti
- "Senin yanına fedai yazılacağım ve dini bir uğruna çalışacağım." (Refik Halit Karay)
-
Bir kimseyi veya bir yeri koruyan kimse
- "İlk zamanlar sadık fedailerini sık sık gelip yokladılar." (Haldun Taner)
-
[isim]
Bir ülkü uğruna tehlikeli işlere girişerek canını esirgemeyen kimse, serdengeçti
- YEDİZ
-
-
[sıfat]
Yedisi bir arada doğan (çocuk)
-
[sıfat]
Yedisi bir arada doğan (çocuk)
- MEDYA
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
İletişim ortamı, iletişim araçları
- "Medya dedikleri bu bin başlı ejderhayla baş edemedim." (Nezihe Meriç)
-
[isim]
İletişim ortamı, iletişim araçları
- BEDİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Dolunay
-
[isim]
Dolunay
- NEDEN
-
-
[isim]
Bir olayı ve durumu gerektiren, doğuran başka olay veya durum, sebep
- "İzmir'in işgali faciası, özel nedenlerden, onu ayrıca ilgilendiriyor." (Atilla İlhan)
-
[zarf]
Bir olayı doğuran başka bir olayı sormak için kullanılan bir söz; niçin
- "Biz şarklılar neden ille her şeyi büyütüp efsaneleştiririz?" (Haldun Taner)
-
Bir varlığı veya olayı etkileyen, oluşturan, doğuran şey, sebep, illet
-
[isim]
Bir olayı ve durumu gerektiren, doğuran başka olay veya durum, sebep
- YEDME
-
-
[isim]
Yedmek işi
-
[isim]
Yedmek işi
- HEDİK
-
-
[isim]
Kaynatılmış buğday, bulgur, mısır vb. şeyler
-
[isim]
Kaynatılmış buğday, bulgur, mısır vb. şeyler
- SEDİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kol koyacak yeri olmayan, arkalıksız, üstü minderli ve yastıklı olabilen kerevet, divan
- "Bizi geniş sedirlerle çevrilmiş keten örtülü bir büyük odaya aldılar." (Burhan Felek)
-
[isim]
Kol koyacak yeri olmayan, arkalıksız, üstü minderli ve yastıklı olabilen kerevet, divan
- CEDEL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tartışma, çekişme, münakaşa etme
-
[isim]
Tartışma, çekişme, münakaşa etme
- BEDEL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Değer, fiyat, kıymet
-
Bir şeyin yerini tutabilen karşılık
- "Buna bedel içimde mumlar, mumlar, mumlar yanan bir karanlık var." (Aka Gündüz)
-
Başkasının adına ve onun parası ile hacca giden kimse
-
[sıfat]
Eşit, denk
- "Emsalini göremeyeceğiniz bir saadetle beş on dakika yaşarsınız ki bütün bir hayata bedeldir." (Refik Halit Karay)
-
Askerlik yapmamak veya yapılacak süreyi kısaltmak isteyenlerin devlete ödedikleri para
- "Efrattan bedel alınıp alınmayacağına dair merkezden emir gelmişti." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Uşak, hizmetçi, çoban
-
[isim]
Değer, fiyat, kıymet
- ADEDİ
- ...
- MEDİH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Övme, övgü
- "Gel ha güzel ha methin söyleyim / Ağzın şeker, dudakların bal gibi." (Dadaloğlu)
-
[isim]
Övme, övgü
- CEDRE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Guatr
-
[isim]
Guatr
- BEDEN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Canlı varlıkların maddi bölümü, vücut
-
Vücudun, baş, kol ve bacak dışında kalan bölümü, gövde
- "Yemen halkı yaz günlerinde bedenlerini serinletmek için kabuğu kaynatıp içerler." (Salâh Birsel)
-
Giysilerde ölçü
-
Kale duvarı
-
[isim]
Canlı varlıkların maddi bölümü, vücut
- EDVAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Çağlar, devirler
- "Hercümerç ettiğin edvara da yetmez o kitap / Seni ancak ebediyetler eder istiap." (Mehmet Akif Ersoy)
-
Alaturka müzik kurallarını inceleyen eser
-
[isim]
Çağlar, devirler