İçinde ed olan 5 harfli 50 kelime var. İçerisinde ED bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ed olan kelimeler listesine ya da Sonu ed ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

D E Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

DE

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

KREDİ

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Borç ödemede güvenilir olma durumu
    • "Piyasada kredisi var."
  2. Ödünç alınan veya verilen mal, para
    • "Kredi almada, senet ödemede, şunda bunda oldum olası kolaylık göstermişlerdir." (Atilla İlhan)
  3. Güven, saygınlık, itibar
  4. Belli bir öğrenimin tamamlanması için öğrencilerden istenen her türlü kuramsal ve uygulamalı çalışmalar göz önünde tutularak bir yarıyıl veya bir öğretim yılı okutulan herhangi bir dersin, okul programı bütünlüğü içindeki değerini nicelik olarak gösteren birim

YEDEK

  1. [sıfat] Bir şeyin gereğinde kullanılmak için elde bulundurulan, asıl karşıtı
    • "Sonra otomobili yedeğe takıp götürdüler." (Refik Halit Karay)
  2. Gereğinde kullanılmak için fazladan bulundurulan, ayrılmış olan
    • "Yedek kalem. Yedek anahtar."
    • "Bunlardan yürümeye mecali olmayan bazılarını erkekler iki taraflarından kollarına girmek suretiyle yedeğe almışlar." (Reşat Nuri Güntekin)
  3. [isim] Yularından çekilerek götürülen boş binek hayvanı
  4. [isim] Hayvanı yedeğe alan ip, yular
  5. [isim] Redif

BEDÜK

  1. [isim] Çam sakızı, reçine

EDEBİ
...
BEDİK

  1. [isim] Kazak Türklerinde bir hastalığın iyileşmesi için yapılan tören

FEDAİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir ülkü uğruna tehlikeli işlere girişerek canını esirgemeyen kimse, serdengeçti
    • "Senin yanına fedai yazılacağım ve dini bir uğruna çalışacağım." (Refik Halit Karay)
  2. Bir kimseyi veya bir yeri koruyan kimse
    • "İlk zamanlar sadık fedailerini sık sık gelip yokladılar." (Haldun Taner)

YEDİZ

  1. [sıfat] Yedisi bir arada doğan (çocuk)

MEDYA

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] İletişim ortamı, iletişim araçları
    • "Medya dedikleri bu bin başlı ejderhayla baş edemedim." (Nezihe Meriç)

BEDİR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Dolunay

NEDEN

  1. [isim] Bir olayı ve durumu gerektiren, doğuran başka olay veya durum, sebep
    • "İzmir'in işgali faciası, özel nedenlerden, onu ayrıca ilgilendiriyor." (Atilla İlhan)
  2. [zarf] Bir olayı doğuran başka bir olayı sormak için kullanılan bir söz; niçin
    • "Biz şarklılar neden ille her şeyi büyütüp efsaneleştiririz?" (Haldun Taner)
  3. Bir varlığı veya olayı etkileyen, oluşturan, doğuran şey, sebep, illet

YEDME

  1. [isim] Yedmek işi

HEDİK

  1. [isim] Kaynatılmış buğday, bulgur, mısır vb. şeyler

SEDİR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kol koyacak yeri olmayan, arkalıksız, üstü minderli ve yastıklı olabilen kerevet, divan
    • "Bizi geniş sedirlerle çevrilmiş keten örtülü bir büyük odaya aldılar." (Burhan Felek)

CEDEL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Tartışma, çekişme, münakaşa etme

BEDEL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Değer, fiyat, kıymet
  2. Bir şeyin yerini tutabilen karşılık
    • "Buna bedel içimde mumlar, mumlar, mumlar yanan bir karanlık var." (Aka Gündüz)
  3. Başkasının adına ve onun parası ile hacca giden kimse
  4. [sıfat] Eşit, denk
    • "Emsalini göremeyeceğiniz bir saadetle beş on dakika yaşarsınız ki bütün bir hayata bedeldir." (Refik Halit Karay)
  5. Askerlik yapmamak veya yapılacak süreyi kısaltmak isteyenlerin devlete ödedikleri para
    • "Efrattan bedel alınıp alınmayacağına dair merkezden emir gelmişti." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  6. Uşak, hizmetçi, çoban

ADEDİ
...
MEDİH

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Övme, övgü
    • "Gel ha güzel ha methin söyleyim / Ağzın şeker, dudakların bal gibi." (Dadaloğlu)

CEDRE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Guatr

BEDEN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Canlı varlıkların maddi bölümü, vücut
  2. Vücudun, baş, kol ve bacak dışında kalan bölümü, gövde
    • "Yemen halkı yaz günlerinde bedenlerini serinletmek için kabuğu kaynatıp içerler." (Salâh Birsel)
  3. Giysilerde ölçü
  4. Kale duvarı

EDVAR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Çağlar, devirler
    • "Hercümerç ettiğin edvara da yetmez o kitap / Seni ancak ebediyetler eder istiap." (Mehmet Akif Ersoy)
  2. Alaturka müzik kurallarını inceleyen eser

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü