İçinde e olan 6 harfli 2440 kelime var. İçerisinde E harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında e harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu e harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

ALESTA

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [sıfat] Harekete hazır, tetikte
    • "Meğerse sokak kapısının önünde her şey hazır, her şey alesta imiş." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
    • "Artık koridorda ufak bir gürültü olsa Leman Hoca'nın ikazı ile evvelden işaretlediğimiz La pipe Turque sayfasını açıp alesta bekliyorduk." (Haldun Taner)

BİÇMEK

  1. [-i] Belli bir biçim vererek kesmek
    • "Tahta biçmek."
  2. Dikilecek kumaşı belli bir ölçüye ve modele uygun olarak makasla kesmek
  3. Ekin, ot vb.ni orakla, tırpanla, makine ile kesmek
  4. Yaylım ateşiyle öldürmek
  5. Değer, paha, fiyat belirlemek

EŞEKSİ

  1. [sıfat] Eşeği andıran, eşeğe benzeyen, eşek gibi

FAHİŞE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Orospu

FERNEZ

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Sünger toplamak için kullanılan makineli dalma aracı

PERESE

  1. [isim] Duvarcıların doğrultu bulmakta kullandıkları şakul ipi
  2. Durum, derece, kerte
    • "İş bu pereseye geldikten sonra..."

SİNEMA

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Herhangi bir hareketi düzenli aralıklarla parçalara bölerek bunların resimlerini belirleme ve sonra bunları gösterici yardımıyla karanlık bir yerde, bir ekran üzerinde yansıtarak hareketi yeniden oluşturma işi
  2. Film göstermeye yarayan özel bir makineyle görüntülerin beyaz perdeye yansıtıldığı salon veya yapı
    • "Bir haber bırakıp mahallenin sinemasına girdi." (Sait Faik Abasıyanık)
  3. Güzel sanatların dalı olarak yansıtılmaya uygun olan filmleri gerçekleştirme ve yaratma sanatı, beyaz perde
    • "Sinemanın zevkimizi dışarıdan idare ettiği devirde yaşıyoruz." (Hasan Âli Yücel)

ÜRÜŞME

  1. [isim] Ürüşmek işi veya durumu

BENDEN

  1. birisi tarafında olan (kimse)
    • "Bütün sevgileri atıp içimden / Varlığımı yalnız ona verdim ben." (Ahmet Kutsi Tecer)
    • "Benim diyen adam bu işi yapamaz."

ÇEKMEK

  1. [-i] Bir şeyi tutup kendine veya başka bir yöne doğru yürütmek
    • "Hepsi iskemleleri çekerek masanın etrafında bir halka yapmaya hazırlanıyorlardı." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Ben şimdi boya mı düşünüyorum? Çek arabanı şuradan diyecektim, diyemedim." (Orhan Veli Kanık)
    • "Bu laf anlamaz ustadan çekeceğin var."
    • "Beni tiyatrodan çekip alırken alıştığım yaşayışın giderlerini karşılayıp karşılayamayacağını sonradan anladım." (Necati Cumalı)
  2. Taşıtı bir yere bırakmak, koymak
  3. Germek
    • "İpi çekmek."
  4. İçine almak, emmek
  5. Bir yerden başka bir yere taşımak
    • "Ekini tarladan çekmek."
  6. Bir amaçla ortadan kaldırmak
    • "Piyasadaki parayı çekmek."
  7. Solukla içine almak
    • "Beş defa yutkunup üç defa burnunu çektikten sonra anlattı." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
  8. Üzerinde bulunan bir silahla saldırmak için davranmak
    • "Elindeki tabancayı tetiğine basmak için yeni çekivermiş gibiydi." (Tarık Buğra)
  9. Atmak, vurmak
    • "Dayak çekmek. Şut çekmek."
  10. Bir kimseyi veya bir şeyi geri almak
  11. Güç durumlara dayanmak, katlanmak
    • "Yalnız bende meçhul bir hastalık vardı. Sekiz yaşından beri çekiyordum." (Peyami Safa)
  12. [-i] Yüklenmek, üzerine almak, etkisi altında bulunmak
    • "Onun bütün masraflarını ben çekiyorum."
    • "Senin yüzünden bir hâl olursa azabını ömrün boyunca çekersin, ağabey..." (Haldun Taner)
  13. Tartıda ağırlığı olmak
    • "Tartsaydınız kırk, kırk beş kilodan fazla çekmezdi." (Peyami Safa)
  14. Döşemek
    • "Kablo çekmek."
  15. Herhangi bir engel kurmak
    • "Derenin kış yaz kurumayan suları böğürtlen fidanlarını yükseltmiş, iki tarafa yemiş dolu bir koyu çit çekmiş." (Refik Halit Karay)
  16. Şans denemek amacıyla hazırlanmış kâğıtlardan birini almak
    • "Birisi niyet çeksin de biz de bir lokma bir şey yiyelim, diye bekleşiyorlar." (Sait Faik Abasıyanık)
  17. İmbik yardımı ile elde etmek
    • "İspirto çekmek. Gül yağı çekmek."
  18. Çizgi durumunda uzatmak
    • "Kirpiğine sürme çek / Kına yak parmağına." (Faruk Nafiz Çamlıbel)
  19. Aynısını yazmak veya çizmek
    • "Yazıyı temize çekmek. Kopya çekmek."
  20. Tedavi amacıyla şişe, vantuz, sülük vb.ni uygulamak
    • "Bardak çekmek."
  21. Bir yerden bir şeyi yukarı doğru almak
  22. Görüntüyü bir aletle özel bir nesne üzerine kaydetmek
    • "Fotoğraf çekmek. Film çekmek."
  23. Taşıma gücü olmak
    • "Bu araba 500 kilodan çok yük çekmez."
  24. Öğütmek
    • "Kahve çekmek."
  25. Protesto, poliçe, çek vb. düzenleyip yürürlüğe koymak
  26. Dikkat, ilgi vb.ni üzerine toplamak
    • "Bu kadın iyi terzi elinden çıkmış koyu renk elbiseleri içinde biçimli vücuduyla az sonra dikkati çeker." (Refik Halit Karay)
  27. Hoşa gitmek, sarmak
  28. Kaçan ilmeği örmek
    • "Çorap çekmek."
  29. Masrafını karşılamak, ikramda bulunmak
    • "Beni lokantasına götürdü, âlâ bir öğle yemeği çekti." (Halide Edip Adıvar)
  30. Bir duyguyu içinde yaşatmak
    • "Ona yanıyorum, onun hasretini çekiyorum." (Refik Halit Karay)
  31. Yürütmek, sürmek
    • "Aheste çek kürekleri mehtap uyanmasın." (Yahya Kemal Beyatlı)
  32. [-e] Bir kimse ailesinden birine herhangi bir bakımdan benzemek
    • "Yeğeninin ona çeken tek yanı yoktur." (Tarık Buğra)
  33. Bir şeyin içyüzünü anlamak amacıyla bir kimseyi sıkıştırmak
    • "Sorguya çekmek."
  34. [-i] Herhangi bir anlama almak
    • "Bak, sözümü nereye çekti!"
  35. [-i] Örtmek, giymek
    • "Yorganınızı başınıza çeker ve uykunuza devam edersiniz." (Refik Halit Karay)
  36. [-i] Dişi hayvanı çiftleşmek için erkeğin yanına götürmek
  37. Yol, ay sürmek
    • "Sevmediğim ayların çoğu otuz bir çeker, uzundur." (Burhan Felek)
  38. [nsz] Daralıp kısalmak
    • "Kumaşı yıkayınca çekti."
  39. Söylemek
    • "Bir nutuk çekmeye başlarken birdenbire yutkunmuş susmuştu." (Yahya Kemal Beyatlı)
  40. Asmak
    • "Açıkta durduk. Demir attık. Kayığa tehlike bayrakları çektik." (Halikarnas Balıkçısı)
  41. Boya, badana vb. sürmek
  42. Yollamak
    • "Çektikleri telgrafı babasıyla annesi, bakalım, alabilecekler mi?" (Atilla İlhan)
  43. Bir şeyi emip dışarıya çıkarmak
    • "Tulumba, suyu iyi çekiyor. Baca iyi çekiyor."
  44. Hamur vb. iyice pişmiş duruma gelmek
  45. Bir cisim, belli bir yakınlıktaki başka bir cismi kendisine yaklaşmaya zorlamak, itmek karşıtı
  46. İçki içmek
    • "Çok kimse rakısını bağında çekiyordu." (Falih Rıfkı Atay)

CİSMEN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [zarf] Cisim olarak, vücutça, bedence

DERMAN

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Güç, takat, mecal
    • "Çok uzak yerlerden geldim, ayaklarımın dermanı kesildi." (Aka Gündüz)
  2. İlaç
  3. Çıkar yol, çare

DİKMEK

  1. [-i] Bir cismi dik olarak durdurmak
    • "Bir yere direk dikmek."
  2. Yetiştirmek için bir bitkiyi toprağa yerleştirmek
    • "Boş toprağa bir koru dikseniz otuz yılda gölge verir." (Falih Rıfkı Atay)
  3. [-i] Bardak, kadeh, testi vb. kapların içindekini bir çırpıda, bir solukta içmek
    • "Doldurmasıyla kadehini dikmesi, gözünü kırpmadan tek yudumda devirmesi bir oluyor." (Atilla İlhan)
  4. Beklemek için birini bir şeyin başına getirmek
  5. Top, taş vb.ni dikine havaya atmak
  6. Yapı kurmak, inşa etmek
  7. Top vb.ni oyun alanında belirli bir yere koymak
    • "Oyuncu topu penaltı noktasına dikti."

EDEBEN
...
EĞİNİK

  1. [sıfat] Eğilmiş olan, eğik
  2. Bir şeyi sevmiş, istemiş veya yapmaya içten yönelmiş olan

ESERME

  1. [isim] Esermek işi veya durumu

GREMSE
...
GULDEN

  1. [isim] Florin

İLMİYE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Din işleriyle uğraşan hocalar sınıfı
    • "İlmiyeden bir zat."
  2. Din işleriyle uğraşanların mesleği

KÖLELİ

  1. [sıfat] Kölesi olan

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü