İçinde e olan 6 harfli 2440 kelime var. İçerisinde E harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında e harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu e harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BELİYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Felaket, keder, tasa
- "Sebep hep sensin; o zaman muvafakat edeydin belki bu beliyeler başıma gelmezdi." (Sermet Muhtar Alus)
-
[isim]
Felaket, keder, tasa
- ÇERMİK
-
-
[isim]
Kaplıca, ılıca
-
[isim]
Kaplıca, ılıca
- FERTİK
-
Kelime Kökeni : Almanca
-
[ünlem]
"Kaç, uzaklaş, sıvış" anlamında bir seslenme sözü
- "Bisiklete atlayınca haydi babam fertik!" (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[ünlem]
"Kaç, uzaklaş, sıvış" anlamında bir seslenme sözü
- KIYMET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Değer
- "Bir özleyiş ve bir korkudan sonra bayrağın kıymetini ne kadar daha başka, ne kadar daha yakından duyuyordum." (Ruşen Eşref Ünaydın)
- "Düşündüm ki başka bir yerde çalışmaya başlarsam, belki kıymete binerim." (Ayşe Kulin)
- "Güneş yalnız dirileri ısıtır. / Güneşin kıymetini bil." (Oktay Rifat)
-
[isim]
Değer
- MECUSİ
- ...
- MERCAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tropik ve ılık denizlerde yaşayan, geniş resifler oluşturan, mercanlar sınıfının örneği olan, kırmızı kalker iskeletli hayvan, mercan balığı (Corallium rubrum)
-
Bu hayvanın iskeletinden elde edilen ve süs eşyaları yapımında kullanılan madde
- "Alafrangalık, parmaklarımızı narin bir mercan gibi ortaya çıkaran kınalarımızı bile ortadan kaldırmıştı." (Ömer Seyfettin)
-
[sıfat]
Bu maddeden yapılmış
- "Mercandan bir kolye ile mercan küpeler takmıştı." (Necati Cumalı)
-
İzmaritgillerden, Atlantik Okyanusu, Akdeniz ve Karadeniz'de bulunan, açık kırmızı renkte, eti beğenilen bir balık, mercan balığı (Pagrus pagrus)
-
[isim]
Tropik ve ılık denizlerde yaşayan, geniş resifler oluşturan, mercanlar sınıfının örneği olan, kırmızı kalker iskeletli hayvan, mercan balığı (Corallium rubrum)
- NAMZET
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Aday
- "Ben kalkar, namzedin yüzüne dik dik bakarım." (Ömer Seyfettin)
-
Sözlü, yavuklu
-
[isim]
Aday
- ÖDEMEK
-
-
[-i]
Bir alışveriş ilişkisinde, borcu alacaklıya vermek, tediye etmek
- "Borç varsa benimkidir, onu ödemek ve teşekkür etmek lazım." (Refik Halit Karay)
-
Bir alışverişte alınan şeyin karşılığını alacaklıya vermek
-
Bedelini vererek bir zararı karşılamak, tazmin etmek
-
Bir iş, bir kuruluş harcanan, yatırılan parayı çıkartmak, itfa etmek
- "Bu fabrika sermayesini beş yılda ödedi."
-
Bir işin, bir görevin karşılığını vermek
- "Bir gece de onunla kal. Bize yaptıklarını ödemiş olursun." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Bir şey karşısında fedakârlık etmek, bir şey elde etmek için özveride bulunmak
-
[-i]
Bir alışveriş ilişkisinde, borcu alacaklıya vermek, tediye etmek
- TEBŞİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Müjdeleme, muştulama
-
[isim]
Müjdeleme, muştulama
- ÇAYEVİ
-
-
[isim]
Çay, kahve vb. içeceklerin hazırlandığı ve içildiği yer, çay ocağı, çayhane
-
[isim]
Çay, kahve vb. içeceklerin hazırlandığı ve içildiği yer, çay ocağı, çayhane
- DİŞEĞİ
-
-
[isim]
Taşları yontmak için kullanılan dişli bir çeşit çekiç
-
[isim]
Taşları yontmak için kullanılan dişli bir çeşit çekiç
- ENBİYA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Nebiler, kendilerine kitap indirilmemiş peygamberler
-
[isim]
Nebiler, kendilerine kitap indirilmemiş peygamberler
- ETKİME
-
-
[isim]
Etkimek işi, tesir
-
[isim]
Etkimek işi, tesir
- GERGER
- ...
- SESSİZ
-
-
[sıfat]
Sesi olmayan, ses çıkarmayan
-
Ses, gürültü çıkarmadan yapılan
- "Sessiz çalışma."
-
Az konuşan, suskun
-
Yumuşak huylu, kendi hâlinde ve sakin (kimse)
- "Kız kardeşi Deniz Yolları levazımında çalışan sessiz bir adamla evlidir." (Memduh Şevket Esendal)
-
[zarf]
Ses ve gürültü çıkarmadan
-
[isim]
Ünsüz
-
[sıfat]
Sesi olmayan, ses çıkarmayan
- TEŞRİİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Yasamalı
-
[sıfat]
Yasamalı
- ASETAT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Asetik asidin tuzu veya esteri, saydam
- "Demir asetat. Etil asetat."
-
[isim]
Asetik asidin tuzu veya esteri, saydam
- FİLTRE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Süzgeç
-
Süzek
-
[isim]
Süzgeç
- HAŞİYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir yazı sayfasının altına, metnin herhangi bir noktasıyla ilgili olarak yazılan açıklama, dipnot
-
[isim]
Bir yazı sayfasının altına, metnin herhangi bir noktasıyla ilgili olarak yazılan açıklama, dipnot
- HOSTES
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Taşıtlarda, özellikle uçaklarda yolcu ağırlayan bayan
-
Bir topluluk, kongre vb. yerlerde katılanları ağırlayan, onlara kılavuzluk eden bayan
-
Yarışma programlarında sunucuya yardımcı olan bayan
-
[isim]
Taşıtlarda, özellikle uçaklarda yolcu ağırlayan bayan