İçinde dı olan 6 harfli 33 kelime var. İçerisinde DI bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında dı olan kelimeler listesine ya da Sonu dı ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- DIŞARI
-
-
[isim]
Dış çevre, dış yer, hariç, içeri karşıtı
- "Dışarıda yağmur yağıyor." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Nevin ikisini de köpekler gibi kapıdan dışarıya atabilirdi." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Kişinin konutundan ayrı olan yer
- "Dışarıda, çocuklar birdirbir oynamaya dalmışlardı." (Atilla İlhan)
-
Yurt dışı
- "Dışarıyla iyi geçiniyorduk, Yunanlılarla az kalsın birleşecek kadar sıkı fıkı idik." (Burhan Felek)
-
[zarf]
Dışa, dış çevreye
- "Artık komutanlardan başka hiç kimse dışarı çıkmazdı." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Dış çevre, dış yer, hariç, içeri karşıtı
- DIĞDIK
-
-
[isim]
Akrabalığın uzak olduğunu anlatan dığdığının dığdığı deyiminde geçen bir söz
-
[isim]
Akrabalığın uzak olduğunu anlatan dığdığının dığdığı deyiminde geçen bir söz
- DIZDIK
-
-
[isim]
Akrabalığın uzak olduğunu anlatan dızdığının dızdığı deyiminde kullanılır
-
[isim]
Akrabalığın uzak olduğunu anlatan dızdığının dızdığı deyiminde kullanılır
- YALDIZ
-
-
[isim]
Eşyaya altın veya gümüş görünüşü vermek için kullanılan, sıvı veya yaprak durumundaki altın, gümüş ve bunların taklidi olan madde
- "Boya değil, altın yaldız vursan manda gözü gibi donuk duruyor." (Burhan Felek)
-
Bu madde ile eşyalara yapılan süs
-
Aldatıcı dış görünüş, göz boyama
- "Onun kibarlığı yaldızdan ibarettir."
-
[isim]
Eşyaya altın veya gümüş görünüşü vermek için kullanılan, sıvı veya yaprak durumundaki altın, gümüş ve bunların taklidi olan madde
- SAĞDIÇ
-
-
[isim]
Düğünde gelin veya güveyiye kılavuzluk eden kimse
-
[isim]
Düğünde gelin veya güveyiye kılavuzluk eden kimse
- PALDIM
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Yük ve binek hayvanının, semer veya eyerinin ileri kaymasını önlemek için arka ayaklarının kaba etleri üzerinden geçirilen kayış
- "O başta: Kuskunu kopmuş eğerli düldüller. Bu başta: Paldımı düşmüş semerli bülbüller." (Mehmet Akif Ersoy)
-
[isim]
Yük ve binek hayvanının, semer veya eyerinin ileri kaymasını önlemek için arka ayaklarının kaba etleri üzerinden geçirilen kayış
- BALDIZ
-
-
[isim]
Erkeğe göre eşinin kız kardeşi
-
[isim]
Erkeğe göre eşinin kız kardeşi
- İBRADI
- ...
- DIRDIR
-
-
[isim]
Bezginlik verecek biçimde söylenen söz
-
[isim]
Bezginlik verecek biçimde söylenen söz
- ÇANDIR
-
-
[sıfat]
Karışık, melez
-
Aşılanmamış, yaban
-
[sıfat]
Karışık, melez
- DIZMAN
-
-
[sıfat]
İri yapılı, uzun boylu, şişman
- "Dızman bir adam."
-
[sıfat]
İri yapılı, uzun boylu, şişman
- FILDIR
-
-
[sıfat]
Çabuk, hızlı, telaşlı
- "Kara yağız, az tombul, fıldır göz, son derece kanı sıcak biridir." (Salâh Birsel)
-
[sıfat]
Çabuk, hızlı, telaşlı
- YILDIZ
-
-
[isim]
Güneş ve ay dışında gökyüzünde görülen ışıklı gök cisimlerinden her biri
- "Baktık geceden fecre kadar ellerde / Yıldızlara yükselen kadehler gördük." (Yahya Kemal Beyatlı)
- "Adayı ve adalıları o kadar sevmeme rağmen bir türlü yıldızım barışmamıştır." (Burhan Felek)
- "Yeni Dâhiliye Nazırı Zati Bey'in yıldızı parladıkça Zaptiye Nazırı Selim Paşa'nın ikbali sönmeye yüz tuttu." (Halide Edip Adıvar)
- "Bu gecelerin artık benzi soluyor, talihi kararıyor, yıldızı sönüyordu." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Meşhur sinema ve müzikhol sanatçısı, star
- "Bir keresinde de bir yerli opera yıldızımız gelmişti." (Haldun Taner)
-
Bir noktadan çevreye beş veya daha fazla çıkıntısı olan çok köşeli şekil
- "Türk bayrağındaki yıldız beş ışınlıdır."
-
[sıfat]
Bu biçimde olan
-
Bir toplulukta, bir meslekte, üstün başarı gösteren kimse
- "Cebirde, geometride, fizikte sınıfımızın yıldızı idim." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Baht, şans, talih
-
Kuzey yönü, kuzey
-
[isim]
Güneş ve ay dışında gökyüzünde görülen ışıklı gök cisimlerinden her biri
- DIZDIZ
- ...
- ÇAVDIR
- ...
- ALINDI
-
-
[isim]
Para vb. bir şeyin teslim alındığını gösteren belge, makbuz
-
[isim]
Para vb. bir şeyin teslim alındığını gösteren belge, makbuz
- BILDIR
-
-
Geçen yıl, bir yıl önce
- "Bıldırdan beri tembel, ağır gölgelerin sessizce dolaştığı yolları aceleci şekiller doldurmuş." (Refik Halit Karay)
-
Geçen yıl, bir yıl önce
- TANDIR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yere çukur kazılarak yapılan bir tür fırın
-
Bazı yerlerde, kışın ayakları ısıtmak amacıyla alçak bir masanın altına mangal konulup üstüne yorgan örtülerek yapılan düzen
-
[isim]
Yere çukur kazılarak yapılan bir tür fırın
- BIZDIK
-
-
[isim]
Ufak çocuk
-
[isim]
Ufak çocuk
- YARDIM
-
-
[isim]
Kendi gücünü ve imkânlarını başka birinin iyiliği için kullanma, muavenet
- "Bu, bir ricada bulunacak, bir yardım isteyecek sandı." (Memduh Şevket Esendal)
- "Kalkmasına yardım etmedikten başka ayaklarından sarılmış, bir defa da böyle sürümüştüm." (Refik Halit Karay)
- "Devlet yahut diğer kamu tüzel kişilerinden mali yardım gören haber ajansları hakkında da uygulanır." (Anayasa)
- "Mal sahibi Rafet Reis, ona epey yardımda bulunmuştu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Bir ülkeye bağış veya ödünç olarak verilen para ve ihtiyaç maddeleri
-
Etki
- "Otların üstünde, ağaçların yapraklarında kalan yağmur damlaları rüzgârın da yardımıyla öğleye kadar kurudu." (Necati Cumalı)
-
Bağış, iane
-
[isim]
Kendi gücünü ve imkânlarını başka birinin iyiliği için kullanma, muavenet