İçinde dö olan 7 harfli 45 kelime var. İçerisinde DÖ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında dö olan kelimeler listesine ya da Sonu dö ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
D Ö Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
ÖD
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- DÖNEKÇE
-
-
[sıfat]
Dönek gibi
-
Döneğe yakışacak biçimde
-
[sıfat]
Dönek gibi
- DÖNBABA
-
-
[isim]
Turnagagası
-
[isim]
Turnagagası
- DÖLLEME
-
-
[isim]
Döllemek işi, ilkah
-
[isim]
Döllemek işi, ilkah
- DÖKÜLME
-
-
[isim]
Dökülmek işi
-
[isim]
Dökülmek işi
- PARDÖSÜ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Serin havalarda öbür giysilerin üzerine giyilen, paltodan ince üstlük
- "Sırtında kumaştan kül rengi bir pardösü, ayaklarında da alçak topuklu kahverengi ayakkabılarla çıktı." (Çetin Altan)
-
[isim]
Serin havalarda öbür giysilerin üzerine giyilen, paltodan ince üstlük
- DÖRTGEN
-
-
[isim]
Dört kenarlı çokgen, dörtkenar
-
[sıfat]
Bu biçimde olan
-
[isim]
Dört kenarlı çokgen, dörtkenar
- DÖKÜMCÜ
-
-
[isim]
Döküm işleri yapan kimse, dökmeci
-
[isim]
Döküm işleri yapan kimse, dökmeci
- DÖRTNAL
-
-
[isim]
Atın en hızlı koşma biçimi
- "Dörtnal giden atların köpüklü boynuna bir daha yatmayacak." (Nazım Hikmet)
-
Bir işi çok çabuk yapma, acele etme
-
[isim]
Atın en hızlı koşma biçimi
- DÖNERCİ
-
-
[isim]
Döner yapıp satan kimse
-
[isim]
Döner yapıp satan kimse
- DÖNÜŞÜM
-
-
[isim]
Olduğundan başka bir biçime girme, başka bir durum alma, tahavvül, inkılap, transformasyon
- "Alfabe dönüşümü halkın okumayı kolay sökmesi içindi." (Necati Cumalı)
-
Görevinin değişikliğe uğraması yüzünden bir organda ortaya çıkan değişme
-
Bilinçaltına itilmiş bir duygu veya isteğin, karşıtı görünümünde veya başka bir biçimde bilince yükselmesi, transformasyon
-
[isim]
Olduğundan başka bir biçime girme, başka bir durum alma, tahavvül, inkılap, transformasyon
- DÖVMELİ
- ...
- DÖNENCE
-
-
[isim]
Yerküre üzerinde, güneş ışınlarının yılda iki kez dik açı ile geldiği, sıcak kuşağın kuzey ve güney sınırlarını oluşturan ve Ekvator'un 23° 27' kuzey ve güneyinden geçtiği varsayılan iki çemberden her biri, tropika
- "Oğlak dönencesi. Yengeç dönencesi."
-
[isim]
Yerküre üzerinde, güneş ışınlarının yılda iki kez dik açı ile geldiği, sıcak kuşağın kuzey ve güney sınırlarını oluşturan ve Ekvator'un 23° 27' kuzey ve güneyinden geçtiği varsayılan iki çemberden her biri, tropika
- DÖNENME
-
-
[isim]
Dönenmek işi
-
[isim]
Dönenmek işi
- DÖŞEMEK
-
-
[-i]
Bir tabanı, tahta, karo, mermer vb. yapı gereçleriyle kaplamak
-
Kumaş, halı vb.ni bir yeri iyice örtecek biçimde sermek
- "Yufkayı tepsiye döşedi. Salona halı döşedik."
-
Bir ev veya dairenin oturulabilir duruma gelmesi için gerekli eşyayı oraya yerleştirmek
- "On parça eşya ile döşeyip süslenmiş yaz evi..." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Boru, kablo vb. yerleştirmek
- "Bir taraftan da raylarımızı döşüyorduk." (Falih Rıfkı Atay)
-
[-i]
Bir tabanı, tahta, karo, mermer vb. yapı gereçleriyle kaplamak
- DÖŞEMCİ
-
-
[isim]
Döşeyici, tesisatçı
-
[isim]
Döşeyici, tesisatçı
- DÖPİYES
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Etek ceketten oluşan iki parçalı kadın giysisi
-
[isim]
Etek ceketten oluşan iki parçalı kadın giysisi
- DÖKÜNÜŞ
- ...
- DÖVÜLÜŞ
-
-
[isim]
Dövülme işi veya biçimi
-
[isim]
Dövülme işi veya biçimi
- DÖKÜNTÜ
-
-
[isim]
Dökülmüş, saçılmış şeyler
- "Onlar kendi küfleri, kendi yırtık pırtıkları, kendi döküntüleriyle yaşayabiliyorlar." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Bir topluluktan geri kalmış kimseler
-
Deniz yüzüne yakın, üzerinde dalgaların çatladığı kaya kümesi
-
Kâğıtçılıkta üretimin herhangi bir safhasında ıskartaya çıkan, genellikle tekrar hamur durumuna getirilen, yaş ve kuru biçimleri olan kâğıt veya karton artığı
-
Değersiz, bayağı, ayak takımından olan kimse
- "Meşrutiyete uygun yönetim, yurt hainlerinin döküntüleriyle kurulamaz." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
[sıfat]
İşe yaramayan, değersiz, kötü, berbat
- "Şoföre önce kentin en döküntü mahallelerinin adını söylediler." (Çetin Altan)
-
Bazı hastalıklarda görülen çıban, leke, uçuk, kızarıklık vb. belirti
-
Parçalanan taşların yamaç aşağı kayması, yuvarlanması, etekte birikmesiyle oluşan yer
-
[isim]
Dökülmüş, saçılmış şeyler
- DÖNELME
-
-
[isim]
Dönelmek işi
-
[isim]
Dönelmek işi