İçinde der olan 5 harfli 17 kelime var. İçerisinde DER bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında der olan kelimeler listesine ya da Sonu der ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
D E R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
DE, ER, RE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- MADER
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Ana, anne
-
[isim]
Ana, anne
- DERUN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
İç, içeri, öz
-
Gönül, yürek, ruh
-
[isim]
İç, içeri, öz
- GİDER
-
-
[isim]
Bir iş için harcanan paranın bütünü, masraf
- "Böylece temizleyici giderlerinden tasarruf ettiklerini sanırım." (Haldun Taner)
-
Binalarda ortak kullanımla ilgili atık suların merkezî kanalizasyona iletilmesini sağlayan boru hattı
-
Gelecekte sağlanacak değerler karşılığı yapılan harcamalar
-
[isim]
Bir iş için harcanan paranın bütünü, masraf
- DERİK
- ...
- HEDER
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Karşılığını alamama, boşa gitme, ziyan olma
- "Senin yoluna gençliğimi heder ettikten sonra, gene orada, o düşmüş şehirde, senin hasretinle yanan ben değil miydim?" (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Hayır işlemeden geçen günü heder olmuş addederek bayağı canı sıkılır." (Ercüment Ekrem Talu)
-
[isim]
Karşılığını alamama, boşa gitme, ziyan olma
- EJDER
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Ejderha
-
Büyük yılan
-
[isim]
Ejderha
- DERBİ
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Aynı şehrin takımları arasında oynanan oyun
-
Büyük takımlar arasında oynanan oyun
-
Yılda bir kez yapılan, üç yaşına gelmiş atların katıldığı yarış
-
[isim]
Aynı şehrin takımları arasında oynanan oyun
- DERYA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Deniz
-
Bilgili kimse
-
Bir şeyin bol olduğu yer
- "Kasaba baştan başa bir çamur deryası hâlini alır." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Deniz
- ÖNDER
-
-
[isim]
Gücü, ünü ve toplumsal yeri dolayısıyla, belli zaman ve durumlar içinde, ilişkili bulunduğu küme veya toplumun tutum, davranış ve etkinliklerini değiştirip yönetme yeteneğini gösteren kimse, lider, şef
-
[isim]
Gücü, ünü ve toplumsal yeri dolayısıyla, belli zaman ve durumlar içinde, ilişkili bulunduğu küme veya toplumun tutum, davranış ve etkinliklerini değiştirip yönetme yeteneğini gösteren kimse, lider, şef
- KADER
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yazgı
- "Ölmek kaderde var, bize ürküntü vermiyor / Lakin vatandan ayrılışın ıstırabı zor." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Genellikle kaçınılmaz kötü talih
-
[isim]
Yazgı
- DERİN
-
-
[sıfat]
Dibi yüzeyinden veya ağzından uzak olan
- "Genç kız onun kırık dişli ağzının içindeki derin karanlığa bakıyor." (Ömer Seyfettin)
-
Yüzeyden içeri inen
-
Kendi türünde çok gelişmiş, en ileri durumda olan
- "Derin bir bilgin."
-
Yoğun
- "Bu büyük köşkü derin bir sessizlik kapladı." (Memduh Şevket Esendal)
-
Uzun süren
- "Bir iki derin nefesten sonra teneffüsünün ritmi düzeldi." (Peyami Safa)
-
Ayrıntıya önem verilerek hazırlanan
- "Üzerindeki tesirleri ölçmek için derin tetkikler yapmak lazımdır." (Falih Rıfkı Atay)
-
İçten gelen
- "Derin saygılar. Derin bir sevgi."
-
Uyanılması güç, ağır (uyku)
-
[isim]
Dip
- "Körfezdeki dalgın suya bir bak göreceksin / Geçmiş gecelerden biri durmakta derinde." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[sıfat]
Dibi yüzeyinden veya ağzından uzak olan
- DERGİ
-
-
[isim]
Siyaset, edebiyat, teknik, ekonomi vb. konuları inceleyen ve belirli aralıklarla çıkan süreli yayın, mecmua
- "Yanında getirdiği dergileri çıkardı; karıştırmaya, okumaya başladı." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Siyaset, edebiyat, teknik, ekonomi vb. konuları inceleyen ve belirli aralıklarla çıkan süreli yayın, mecmua
- ENDER
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Çok az, çok seyrek
- "Ender fırsatlarla gittiğim bu salaşın içi bana pek sempatik gelirdi." (Burhan Felek)
-
[zarf]
Çok seyrek olarak, çok seyrek bir biçimde
-
[sıfat]
Çok az, çok seyrek
- KEDER
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Acı, üzüntü, dert, sıkıntı, ıstırap, tasa
- "Ya hasta yahut bir kederi var." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Acı, üzüntü, dert, sıkıntı, ıstırap, tasa
- LİDER
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Önder, şef
- "İhtilal partisinin liderini yakından ilk defa tanıyacaktım." (Falih Rıfkı Atay)
-
Bir partinin veya bir kuruluşun en üst düzeyde yönetimiyle görevli kimse
- "Politika kargaşalarına gömülmüş liderler, ufukta bekleyen tehlikeyi göremiyorlardı." (Samiha Ayverdi)
-
Bir yarışmada başta bulunan takım veya yarışmacı
-
[isim]
Önder, şef
- DERME
-
-
[isim]
Dermek işi
-
Aynı türden bir araya getirilmiş şeylerin hepsi, koleksiyon
-
[isim]
Dermek işi
- PEDER
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Baba
- "Pederinize büyük ikramiye isabet etmiş." (Refik Halit Karay)
-
Hristiyanlıkta ruhani lider, papaz
-
[isim]
Baba