İçinde dar olan 9 harfli 36 kelime var. İçerisinde DAR bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında dar olan kelimeler listesine ya da Sonu dar ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A D R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
DAR
2 Harfli Kelimeler
AD, AR, RA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- MADARALIK
- ...
- TEDARİKÇİ
-
-
[isim]
Gerekli malzemeyi sağlayan kimse
-
[isim]
Gerekli malzemeyi sağlayan kimse
- MAHSULDAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Verimli
- "İstediğiniz kadar cennet köyler, sevişen insanlar, mahsuldar topraklar tahayyül edebiliriz." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[sıfat]
Verimli
- DARIDÜNYA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Dünya, yeryüzü
- "Bu darıdünyada bana ondan başka halis dost kalmadı." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[isim]
Dünya, yeryüzü
- TELERADAR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Televizyon aracılığıyla radar görüntüsü alma işi
-
[isim]
Televizyon aracılığıyla radar görüntüsü alma işi
- İKTİDARLI
- ...
- MİHMANDAR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Resmî konukları ağırlamak ve onlara kılavuzluk etmekle görevlendirilen kimse, konukçu
-
[isim]
Resmî konukları ağırlamak ve onlara kılavuzluk etmekle görevlendirilen kimse, konukçu
- DARLAŞMAK
-
-
[nsz]
Daralmak
- "Herkeste darlaştıkça bizim evimizde kahve, un, şeker bollaştı." (Memduh Şevket Esendal)
-
[nsz]
Daralmak
- METHALDAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Bir işe karışmış olan, bir işte parmağı olan
-
[sıfat]
Bir işe karışmış olan, bir işte parmağı olan
- CAZİBEDAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Çekiciliği olma, alımlı
- "Epeyce bozulmuş olmakla beraber o sevimli çirkinliği hâlâ cazibedardı." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
[sıfat]
Çekiciliği olma, alımlı
- DARALTMAK
-
-
[-i]
Dar duruma getirmek
- "Hoyrat bir rüzgâr bütün gün tozu dumanına katmış, solukları kesmiş, göğüsleri daraltmıştı." (Tarık Buğra)
-
Sayıca azaltmak
- "Aslında geniş olan kadroyu ne akla hizmet edip de bu derece daralttığına bir türlü akıl erdirememişti." (Haldun Taner)
-
[-i]
Dar duruma getirmek
- DARILTMAK
-
-
[-i]
Darılmasına sebep olmak
-
[-i]
Darılmasına sebep olmak
- DARBELEME
-
-
[isim]
Darbelemek işi
-
[isim]
Darbelemek işi
- SERDARLIK
- ...
- DARALTICI
-
-
[isim]
Boruların çaplarını daraltmakta kullanılan bağlantı parçası
-
[isim]
Boruların çaplarını daraltmakta kullanılan bağlantı parçası
- DARÜŞŞİFA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sağlık yurdu
-
[isim]
Sağlık yurdu
- HAZİNEDAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir hazineyi bekleyen, yöneten kimse
-
[isim]
Bir hazineyi bekleyen, yöneten kimse
- DARBETMEK
-
-
[-i]
Vurmak, çarpmak
-
Para basmak
-
Çarpmak
-
[-i]
Vurmak, çarpmak
- MURDARLIK
-
-
[isim]
Murdar olma durumu
-
[isim]
Murdar olma durumu
- DARGINLIK
-
-
[isim]
Dargın olma durumu
- "Bu dargınlığa onun da canı sıkıldı." (Mithat Cemal Kuntay)
-
[isim]
Dargın olma durumu