Sonunda dar olan 53 kelime var. DAR ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde dar olan kelimeler listesine ya da başında dar olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
SERMAYEDAR
CAZİBEDAR, DEFTERDAR, HAZİNEDAR, MAHSULDAR, METHALDAR, MİHMANDAR, TAHSİLDAR, TELERADAR
ALAKADAR, BERHUDAR, HABERDAR, HALELDAR, HİSSEDAR, HÜKÜMDAR, MEYVEDAR, MÜHÜRDAR, PERDEDAR, SAHİLDAR, TÜRBEDAR, VEZNEDAR, ZİMAMDAR
ALEMDAR, ÇUHADAR, HAVADAR, İKTİDAR, KAFADAR, KASADAR, KESEDAR, MANİDAR, PAYİDAR, ÜSKÜDAR, ZİYADAR
ÇAVDAR, DAPDAR, DİNDAR, DİZDAR, DÜMDAR, GADDAR, KİNDAR, MANDAR, MUNDAR, MURDAR, NAMDAR, PİŞDAR, SERDAR
BİDAR, CİDAR, DİDAR, KADAR, MEDAR, RADAR
DAR
A D R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
DAR
2 Harfli Kelimeler
AD, AR, RA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- SERMAYEDAR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Sermayesi olan
-
[isim]
Anamalcı
-
[sıfat]
Sermayesi olan
- DEFTERDAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir ilin para işlerini yöneten en üst düzeydeki görevli
-
Osmanlılarda maliye işlerinin en yüksek yetkilisi veya illerde maliye işleriyle uğraşan görevli
-
[isim]
Bir ilin para işlerini yöneten en üst düzeydeki görevli
- MAHSULDAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Verimli
- "İstediğiniz kadar cennet köyler, sevişen insanlar, mahsuldar topraklar tahayyül edebiliriz." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[sıfat]
Verimli
- HAZİNEDAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir hazineyi bekleyen, yöneten kimse
-
[isim]
Bir hazineyi bekleyen, yöneten kimse
- METHALDAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Bir işe karışmış olan, bir işte parmağı olan
-
[sıfat]
Bir işe karışmış olan, bir işte parmağı olan
- MİHMANDAR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Resmî konukları ağırlamak ve onlara kılavuzluk etmekle görevlendirilen kimse, konukçu
-
[isim]
Resmî konukları ağırlamak ve onlara kılavuzluk etmekle görevlendirilen kimse, konukçu
- CAZİBEDAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Çekiciliği olma, alımlı
- "Epeyce bozulmuş olmakla beraber o sevimli çirkinliği hâlâ cazibedardı." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
[sıfat]
Çekiciliği olma, alımlı
- TELERADAR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Televizyon aracılığıyla radar görüntüsü alma işi
-
[isim]
Televizyon aracılığıyla radar görüntüsü alma işi
- TAHSİLDAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir kimse veya bir kuruluş adına para toplamakla görevli kimse, alımcı
-
Vergi toplayan görevli, alımcı, vergici
-
[isim]
Bir kimse veya bir kuruluş adına para toplamakla görevli kimse, alımcı
- MEYVEDAR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Meyveli, meyvesi olan, meyve veren
-
[sıfat]
Meyveli, meyvesi olan, meyve veren
- ALAKADAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
İlgili
-
[sıfat]
İlgili
- HİSSEDAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hissesi olan kimse, paydaş
- "Hanımefendi çoğu günlerini hissedar olduğu şirkette geçiriyormuş." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Hissesi olan kimse, paydaş
- TÜRBEDAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Türbede hizmet gören, türbeyi bekleyen kimse, türbe bekçisi
- "Uzanırken, gece mehtabı getirsem yanına / Türbedarın gibi ta fecre kadar bekletsem." (Mehmet Akif Ersoy)
-
[isim]
Türbede hizmet gören, türbeyi bekleyen kimse, türbe bekçisi
- PERDEDAR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Perdeci
-
[isim]
Perdeci
- HABERDAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Haberli, bilgili
- "Olup bitenden haberdardır."
- "Kararımızdan Nedret'in arkadaşlarını da haberdar etmeliyiz." (Mahmut Yesari)
- "İbrahim Hocamın da işten haberdar olduğunu iddia edenler oldu." (Memduh Şevket Esendal)
-
[sıfat]
Haberli, bilgili
- ZİMAMDAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yönetici, işbaşında bulunan kimse
-
[isim]
Yönetici, işbaşında bulunan kimse
- HALELDAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Bozukluğu olan
- "Haysiyetli bir şahsiyetin şeref hakkı haleldar edilemez." (Melih Cevdet Anday)
-
[sıfat]
Bozukluğu olan
- BERHUDAR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
Mutlu
- "Fahim Bey'in kısa boylu, ak sakallı babası 'berhudar ol, oğlum! Gel seni alnından öpeyim' demiş." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Mutlu
- VEZNEDAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Vezneci
-
[isim]
Vezneci
- MÜHÜRDAR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Devlet büyüklerinin mühürlerini taşımak ve gereken kâğıtları mühürlemekle yükümlü görevli
- "Mühürdar, vezirin mührünü muhafaza eden ve gene onun emriyle kullanabilen adamdı." (Samiha Ayverdi)
-
[isim]
Devlet büyüklerinin mühürlerini taşımak ve gereken kâğıtları mühürlemekle yükümlü görevli