İçinde dar olan 8 harfli 41 kelime var. İçerisinde DAR bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında dar olan kelimeler listesine ya da Sonu dar ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A D R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
DAR
2 Harfli Kelimeler
AD, AR, RA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- PERDEDAR
 - 
    
Kelime Kökeni : Farsça
- 
                        [isim]
                    
                        Perdeci
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Perdeci
                    
                    
 - MÜHÜRDAR
 - 
    
Kelime Kökeni : Farsça
- 
                        [isim]
                    
                        Devlet büyüklerinin mühürlerini taşımak ve gereken kâğıtları mühürlemekle yükümlü görevli
                    
                    
- "Mühürdar, vezirin mührünü muhafaza eden ve gene onun emriyle kullanabilen adamdı." (Samiha Ayverdi)
 
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Devlet büyüklerinin mühürlerini taşımak ve gereken kâğıtları mühürlemekle yükümlü görevli
                    
                    
 - DARBETME
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Darbetmek işi
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Darbetmek işi
                    
                    
 - DARBOĞAZ
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Piyasalarda üretimin, kredilerin, döviz imkânlarının, sürümün, ham madde arzının ve malzeme stoklarının gereksinim düzeyi altına düştüğü sıkıntılı durum
                    
                    
 - 
                    
                        Toplumun, çözümlenmesinde güçlüklerle karşılaştığı bunalımlı durum
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Piyasalarda üretimin, kredilerin, döviz imkânlarının, sürümün, ham madde arzının ve malzeme stoklarının gereksinim düzeyi altına düştüğü sıkıntılı durum
                    
                    
 - DARAĞACI
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        İdam cezası alanları asmak için kurulan sehpa
                    
                    
- "Darağacına çekilmiş bir adam gibi göğsüm, nefes borularım birdenbire tıkanıverdi." (Peyami Safa)
 
 
 - 
                        [isim]
                    
                        İdam cezası alanları asmak için kurulan sehpa
                    
                    
 - İKTİDARİ
 - ...
 - DARDAĞAN
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Palmiye cinsinden bir ağaç (Milium effusum)
                    
                    
 - 
                    
                        Bu ağacın çitlembik büyüklüğünde, sert çekirdekli tatlı yemişi
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Palmiye cinsinden bir ağaç (Milium effusum)
                    
                    
 - DARAŞLIK
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Sıkıntılı ortam, durum, darlık
                    
                    
- "Bu ocaklar hiç sönmez, gece gündüz yanar. Ben hem yemek pişireyim hem de bu daraşlıkta temizlik nasıl yapayım?" (Memduh Şevket Esendal)
 
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Sıkıntılı ortam, durum, darlık
                    
                    
 - MANDARİN
 - 
    
Kelime Kökeni : Portekizce
- 
                        [isim]
                    
                        Avrupalıların Çin devlet memurlarına verdikleri ad
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Avrupalıların Çin devlet memurlarına verdikleri ad
                    
                    
 - DARILMAK
 - 
    
- 
                        [nsz]
                    
                        Hoşa gitmeyen bir tutum, davranış veya söz dolayısıyla gücenip görüşmez olmak, gücenmek, küsmek, ilgiyi kesmek
                    
                    
- "Kalenin üzerine top atmadılar bahanesiyle darılmadı mıydı?" (Ömer Seyfettin)
 
 - 
                    
                        Gücenmek, kırılmak, alınmak, incinmek
                    
                    
- "Sinirlenmek, darılmak, kin taşımak ne olduğunu bilmezdi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
 
 - 
                    
                        Azarlamak, paylamak
                    
                    
 
 - 
                        [nsz]
                    
                        Hoşa gitmeyen bir tutum, davranış veya söz dolayısıyla gücenip görüşmez olmak, gücenmek, küsmek, ilgiyi kesmek
                    
                    
 - HALELDAR
 - 
    
Kelime Kökeni : Arapça
- 
                        [sıfat]
                    
                        Bozukluğu olan
                    
                    
- "Haysiyetli bir şahsiyetin şeref hakkı haleldar edilemez." (Melih Cevdet Anday)
 
 
 - 
                        [sıfat]
                    
                        Bozukluğu olan
                    
                    
 - MEYVEDAR
 - 
    
Kelime Kökeni : Farsça
- 
                        [sıfat]
                    
                        Meyveli, meyvesi olan, meyve veren
                    
                    
 
 - 
                        [sıfat]
                    
                        Meyveli, meyvesi olan, meyve veren
                    
                    
 - STANDART
 - 
    
Kelime Kökeni : Fransızca
- 
                        [sıfat]
                    
                        Belli bir tipe göre yapılmış veya ayrılmış
                    
                    
 - 
                    
                        Belirli ölçülere, yasaya, kullanıma uygun olan
                    
                    
 - 
                    
                        Örnek veya temel olarak alınabilen, tek biçim
                    
                    
- "Standart tütün."
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Bir işletmede, bir ürünü, bir çalışma yöntemini, üretilecek miktarı, bir bütçenin para miktarını belirlemek için konulmuş kural
                    
                    
- "Ortalama hayat standardı denen bir yaşama ölçüsü var." (Falih Rıfkı Atay)
 
 
 - 
                        [sıfat]
                    
                        Belli bir tipe göre yapılmış veya ayrılmış
                    
                    
 - ÇAVDARLI
 - 
    
- 
                        [sıfat]
                    
                        Çavdar katılmış
                    
                    
 
 - 
                        [sıfat]
                    
                        Çavdar katılmış
                    
                    
 - DARALTMA
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Daraltmak işi
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Daraltmak işi
                    
                    
 - TÜRBEDAR
 - 
    
Kelime Kökeni : Arapça
- 
                        [isim]
                    
                        Türbede hizmet gören, türbeyi bekleyen kimse, türbe bekçisi
                    
                    
- "Uzanırken, gece mehtabı getirsem yanına / Türbedarın gibi ta fecre kadar bekletsem." (Mehmet Akif Ersoy)
 
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Türbede hizmet gören, türbeyi bekleyen kimse, türbe bekçisi
                    
                    
 - DARLAŞMA
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Darlaşmak işi
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Darlaşmak işi
                    
                    
 - DARALMAK
 - 
    
- 
                        [nsz]
                    
                        Dar duruma gelmek, küçülmek
                    
                    
 - 
                    
                        Azalmak
                    
                    
- "Yıllar geçer, bir gün bakarsınız vakitler daralmış." (Reşat Nuri Güntekin)
 
 - 
                    
                        Zayıflamak
                    
                    
- "Hafızası o kadar daralmış, bir sene evvelini hatırlamıyor gibi." (Sait Faik Abasıyanık)
 
 - 
                    
                        Güçleşmek, zorlaşmak
                    
                    
- "Geçimi daraldı."
 
 - 
                    
                        Sıkışmak, başı dara gelmek, bunalmak
                    
                    
- "Daralan soluğu ile çıkamayacağı merdivenleri oğlunun da çıkmasını yasaklıyordu." (Necati Cumalı)
 
 
 - 
                        [nsz]
                    
                        Dar duruma gelmek, küçülmek
                    
                    
 - ZİMAMDAR
 - 
    
Kelime Kökeni : Arapça
- 
                        [isim]
                    
                        Yönetici, işbaşında bulunan kimse
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Yönetici, işbaşında bulunan kimse
                    
                    
 - VEZNEDAR
 - 
    
Kelime Kökeni : Arapça
- 
                        [isim]
                    
                        Vezneci
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Vezneci