İçinde dan olan 8 harfli 59 kelime var. İçerisinde DAN bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında dan olan kelimeler listesine ya da Sonu dan ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A D N Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AD, AN
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ONLARDAN
-
-
karşı taraftan olan (kimse)
- "O kış, önceki kışlardan daha az üşüdüm." (Necati Cumalı)
- "O duvar senin, bu duvar benim, sağdan sola, soldan sağa yalpa vurarak halkın önüne çıkıvermiş." (Halit Fahri Ozansoy)
- "... o gün bugün bir kere bile hastalanıp yatmamıştı." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Oyunları o kadar güzel olurmuş ki bunlar millî bir edebiyat eseri sayılırmış." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
karşı taraftan olan (kimse)
- ZİNDANCI
-
-
[isim]
Zindan bekçisi
-
[isim]
Zindan bekçisi
- BİRAZDAN
-
-
[zarf]
Az sonra
-
[zarf]
Az sonra
- FAZLADAN
-
-
[zarf]
Alışılana ek olarak, alışılandan çok, bol bol, çok çok
-
[zarf]
Alışılana ek olarak, alışılandan çok, bol bol, çok çok
- NADANLIK
-
-
[isim]
Nadan olma durumu veya nadanca davranış
-
[isim]
Nadan olma durumu veya nadanca davranış
- DALFİDAN
-
-
[isim]
Taze ve yeni fidan
-
[isim]
Taze ve yeni fidan
- BAKIMDAN
-
-
[zarf]
Bakımından
-
[zarf]
Bakımından
- SÜRMEDAN
-
Kelime Kökeni : Türkçe
-
[isim]
Sürmelik
-
[isim]
Sürmelik
- LAVDANOM
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
İçinde afyon bulunan sulu bir ilaç
-
[isim]
İçinde afyon bulunan sulu bir ilaç
- AĞZINDAN
-
-
birisinden dinleyerek
- "Yusuf Efendi biçareye ağız açtırmıyordu."
- "Gelgelelim Akif, Berlin'e gidip de oradaki kahveleri gördüğü vakit ağız değiştirmek zorunda kalır." (Salâh Birsel)
- "Kolonya dökmekten, şeker tutmaktan, iyi gözükeceğim diye ağız etmekten yoruldu." (Lâtife Tekin)
- "Ben nasıl ağız kullanıyorsam sen de o yolda konuş."
-
adına
- "Küçük bir ağız."
- "Aman efendim, bendenize bir ağız açtılar, donakalmışım." (Memduh Şevket Esendal)
- "Çok şükür, ağzı laf yapandan çok, eli işe yatkın aydınlara muhtaç olduğumuzu, anlar gibiyiz." (Atilla İlhan)
- "Hey zavallı balık, diyor, ağzın var dilin yok" (Sait Faik Abasıyanık)
-
birisinden dinleyerek
- BADANACI
-
-
[isim]
Geçimini badana yapmakla kazanan kimse
-
[isim]
Geçimini badana yapmakla kazanan kimse
- MEYDANDA
-
-
[sıfat]
Ortada, belli, açık, aşikâr
- "Bu genç bir deve idi. Semeri yoktu. Çok tüylü kamburu meydandaydı." (Ömer Seyfettin)
-
[sıfat]
Ortada, belli, açık, aşikâr
- OKDANLIK
- ...
- SONRADAN
-
-
[zarf]
Konuşulan zamanın ardından gelen zamanda
- "Mehmet o günkü budalalığının farkına ancak sonradan vardı." (Haldun Taner)
-
[zarf]
Konuşulan zamanın ardından gelen zamanda
- BADANALI
-
-
[sıfat]
Badana edilmiş olan
- "Geniş, perdesiz, kırmızı badanalı bir odanın ta ortasında birinci sınıfı Fransızcadan imtihan ediyorduk." (Ömer Seyfettin)
-
Yüzüne çok pudra ve boya sürmüş olan (kadın)
-
[sıfat]
Badana edilmiş olan
- GERGEDAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Gergedangillerden, sıcak ülkelerde yaşayan, burnunun üstünde bir veya iki boynuzu bulunan, kalın derili, saldırgan bir hayvan (Rhinoceros inducus)
-
[isim]
Gergedangillerden, sıcak ülkelerde yaşayan, burnunun üstünde bir veya iki boynuzu bulunan, kalın derili, saldırgan bir hayvan (Rhinoceros inducus)
- KUMANDAN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Komutan
- "Jandarma kumandanı ölüm haberini âdeta resmî tebliğ gibi civara telefonla bildirmiş." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Komutan
- DADANMAK
-
-
[-e]
Tadını aldığı, hoşlandığı bir şeyi sık sık istemek
- "Çocuk çikolataya pek dadandı."
-
Yarar, çıkar amacıyla veya alışkanlıkla bir yere sık uğramak, abone olmak
- "İkinci sene plajlara da dadandı; yüzüyor, kumda yatıp güneşleniyor, dans ediyor, kürek çekiyordu." (Refik Halit Karay)
-
[-e]
Tadını aldığı, hoşlandığı bir şeyi sık sık istemek
- ŞAMDANCI
-
-
[isim]
Şamdan yapıp satan kimse
-
Saraylarda aydınlatma işleriyle görevli kimse
-
[isim]
Şamdan yapıp satan kimse
- BUHURDAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Buhurluk
- "Dağıtır gülleri boşlukta hava / Ve buhurdanda tüter amberler." (Arif Nihat Asya)
-
[isim]
Buhurluk