İçinde d olan 4 harfli 180 kelime var. İçerisinde D harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında d harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu d harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

CADI

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Geceleri dolaşarak insanlara kötülük ettiğine inanılan hortlak
  2. Kötülük yaparak başkalarına zarar veren kadın
  3. Çok güzel göz

DUYU

  1. [isim] İnsanların ve hayvanların, dış dünyanın uyaranlarını görme, işitme, koklama, dokunma ve tatma organlarıyla algılama yeteneği, duyum, hasse
    • "Tüm duyularım uyanık olarak trenimin rengini ve numarasını bulmaya çalışırdım." (Nazlı Eray)

İADE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Alınmış bir şeyi geri verme
    • "Sekiz buçuk altını iade için eline mühim bir para geçmesi lazımdı." (Refik Halit Karay)
    • "Hariciye Nazırı Tevfik Paşa gelerek iade edilmelerini talep eylemiş." (Ahmet Rasim)
  2. Verilen bir şeyi almayarak geri çevirme, reddetme
  3. Karşılıklı olarak yapma, mukabele etme
    • "Karşıki kayalar benim sesimi bana iade ettiler." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  4. İadeli

DÜET

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] İki ses veya iki müzik
  2. İki kişi tarafından karşılıklı söylenen şarkı

DİBA

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Altın ve gümüş işlemeli bir tür ipek kumaş

DEST
...
DORU

  1. [sıfat] Gövdesi kızıl, ayakları ve yelesi koyu renkli olan (at)
  2. Kızıl (at donu)

DANG

Kelime Kökeni : İspanyolca

  1. [isim] Başta, kaslarda, oynaklarda ağrılar yapan, vücutta kızıl lekeler gösteren, ateşli ve salgın bir hastalık

İDİL

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Kır yaşamı içinde aşk konusunu işleyen kısa şiir

KEDİ

  1. [isim] Kedigillerden, köpek dişleri iyi gelişmiş, kasları çevik ve kuvvetli evcil veya yabani, küçük memeli hayvan, pisik (Felis domesticus)
    • "Evcil kedi. Ankara kedisi. Van kedisi."
    • "Derin bir hayranlıkla gözlerini kıza kaptırmış, kedi ciğere bakar gibi süzüp duruyordu." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)

DERT

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Üzüntü
    • "Gündüz ya bir yere sokulup uyur ya sessiz sedasız sokaklarda dolaşır. Fakat akşam oldu mu derdi teper." (Halide Edip Adıvar)
    • "Elimden çeker alır, kime dert anlatırım o zaman?" (Aka Gündüz)
    • "Artık açıkça mahallenin başına dert olmaya başlamış." (Yaşar Nabi Nayır)
    • "Nereden buraya gelmiş, âlemin başına dert kesilmişti." (Refik Halit Karay)
  2. Hastalık
    • "Hastayım derdime verem diyorlar." (Faruk Nafiz Çamlıbel)
    • "Benim derdim başımdan aşkın, bir de onunla uğraşamam şimdi." (Ahmet Ümit)
  3. Ağrı
  4. Sorun, kaygı
    • "Ne var ki dert evin satılması ile bitmeyecekti." (Tarık Buğra)
  5. Ur
    • "Boynunda dert çıkmış."

MİDİ

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [sıfat] Orta

GİDİ

  1. [ünlem] Azarlama sözü
    • "Seni gidi seni!"
  2. Bir şeye duyulan özlem ve isteği belirtmek için kullanılan bir söz
    • "Hey gidi günler hey! Hey gidi gençlik hey!"
  3. [sıfat] Ahlaksız, pezevenk

DARI

  1. [isim] Buğdaygillerden, kuraklığa dayanıklı bir bitki, akdarı (Panicum miliaceum)
    • "Geçenlerde, darısı dostlar başına, kızını everdi." (Haldun Taner)
  2. Bu bitkinin buğday yerine besin olarak kullanılan tohumu
  3. Mısır

VADE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir işin yapılması veya bir borcun ödenmesi için tanınan süre, mühlet, mehil
    • "Villanın vadesi ocak sonunda geliyordu, değil mi?" (Sait Faik Abasıyanık)

DOKU

  1. [isim] Bir vücudun veya bir organın yapı ögelerinden birini oluşturan hücreler bütünü, nesiç
  2. Bir bütünün yapısı ve özelliği

DURU

  1. [sıfat] Bulanıklığı olmayan, temiz, berrak
    • "Duru su."
  2. Pürüzsüz (ten)
    • "Bu, duru beyaz tenli ve kıpkızıl dudaklı bir körpe Rus kızıydı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  3. Arınmış, karışık olmayan (dil, üslup)

ORDU

  1. [isim] Bir devletin silahlı kuvvetlerinin tümü
    • "Şu kopan fırtına Türk ordusudur ya Rabbi / Senin uğrunda ölen ordu budur ya Rabbi." (Yahya Kemal Beyatlı)
  2. Bu topluluğun başlıca bölümlerinden her biri
    • "Dördüncü Ordu Karargâhına gidiş, artık bir mabede çıkılıyor gibi baş döndürür." (Falih Rıfkı Atay)
  3. Amaç, nitelik vb. yönlerden benzeyen insanların bütünü
  4. Çok sayıda insan, kalabalık

ZADE

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Oğul, evlat
    • "Şimdi bilmem ne zade namı altında, İstanbul'un en büyük zenginlerinden biriydi." (Ömer Seyfettin)
  2. [sıfat] Doğmuş

SADE

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] Süsü, gösterişi olmayan, yalın, gösterişsiz
    • "İki ufak çocuk konuşarak gidiyor; hâlleri o kadar sade, o kadar sevimli ki imrenmemek mümkün değil." (Memduh Şevket Esendal)
  2. Şeker katılmamış (kahve)
    • "Sade kahve."
  3. [zarf] (sa:'de) Yalnızca, yalnız, ancak, sadece
    • "Hem düşünmeli ki insan kısmı sade para ile doymaz." (Reşat Nuri Güntekin)
  4. Yalın, süssüz, anlaşılır olan (üslup, anlatım)
    • "Lirik şiir en halis şairlerin elinde gayet sadedir." (Yahya Kemal Beyatlı)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü