İçinde bu olan 5 harfli 67 kelime var. İçerisinde BU bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında bu olan kelimeler listesine ya da Sonu bu ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

BUYOT

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Genellikle hastalık anında kullanılan sıcak su torbası

BULUŞ

  1. [isim] Bulma işi veya biçimi
  2. İlk defa yeni bir şey yaratma, icat
  3. Bilinen bilgilerden yararlanarak daha önce bilinmeyen yeni bir bulguya ulaşma veya yöntem geliştirme, icat
    • "Bu orijinal buluşu Vali beye borçluyuz." (Sait Faik Abasıyanık)
  4. Konu, duygu, düşünce ve hayalde başkalarının etkisinden sıyrılarak bunların işlenişinde yeni bir yol tutma
    • "Yazarın güzel buluşları var."

BURUK

  1. [sıfat] Burulmuş olan
  2. Tadı kekre olan (meyve)
    • "Vişne şerbetinin bu buruk tadı gerçek midir?" (Atilla İlhan)
  3. [isim] Uygun olmayan şartlar sonucu dönerek büyüyen ağacın kerestesi
  4. Alınarak küskünlük gösteren, gücenmiş (kimse)
    • "Rahmi'ye karşı o da ötekiler gibi buruktu." (Tarık Buğra)

BURSA
...
MATBU

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Basılı, basılmış (kâğıt, kitap vb.)

BURUN

  1. [isim] Alınla üst dudak arasında bulunan, çıkıntılı, iki delikli koklama ve solunum organı
    • "... şöyle demiştim, böyle yapmıştım, diyene burun büker." (Yahya Kemal Beyatlı)
    • "Nikâh ettirir ettirmez kadının burnu Kafdağına çıkmış." (Sermet Muhtar Alus)
    • "Çeltikçiler, o burunları Kafdağında çeltikçiler çarşıya düşmüşler, önlerine gelene dert yanıyorlar." (Yahya Kemal)
    • "Orada zaman zaman sebepsiz yere burnu sızlardı insanın." (Murathan Mungan)
  2. Bazı şeylerin ön ve sivri bölümü
    • "Kadıköy vapurunun güvertesinde, paltoma bürünmüş, gidip ta burna oturmuştum." (Haldun Taner)
    • "Burunları bile kanamadan ganimete kavuşacaklardı." (Feridun Fazıl Tülbentçi)
  3. Kibir, büyüklenme
    • "Burnundan yanına varılmıyor."
  4. Karanın, özellikle yüksek ve dağlık kıyılarda, türlü biçimlerde denize uzanmış bölümü

LOBUT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kalın, kısa ve düzgün sopa
    • "Yaradana sığınıp Osmanlı tokadını çarptık mı adamı lobut yemişe çeviren biz değil miydik?" (Atilla İlhan)
  2. Kol gücünü geliştirmek için kullanılan, gürgenden jimnastik aracı

BABUN
...
KABUL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir şeye isteyerek veya istemeyerek razı olma
    • "Her mihnet kabulüm yeter ki / Gün eksilmesin penceremden." (Cahit Sıtkı Tarancı)
    • "Kabul ettiler, meclis dağıldı." (Memduh Şevket Esendal)
  2. Konukları veya işi olanları yanına, katına alma
    • "Kış yaklaştığı için Nevin'in hafta başı kabulleri hararetleniyordu." (Peyami Safa)
    • "... beni bahçesinde çınar ve dut ağaçlarının gölgesinde kabul etti." (Ahmet Haşim)
  3. Sunulan bir şeyi, armağanı alma
  4. Bir öneriyi uygun bulma, onaylama
  5. Bir yere alınma
    • "Okula kabulüm için dilekçe verdim."
  6. Akseptans

BUDAK

  1. [isim] Ağacın dal olacak sürgünü
  2. Dalın gövde içindeki başlangıç yeri olan ve tahtalarda görülen yuvarlak koyuca renkte sert bölüm

BURCU

  1. [isim] Güzel koku, ıtır

NUBUK
...
TABUR

  1. [isim] Dört bölükten kurulan, bir binbaşının komutasındaki asker birliği
    • "Gönderilecek askerin sekiz tabur olmasında büyük isabet vardır." (Salâh Birsel)
  2. Küme, yığın, grup

BULUT

  1. [isim] Atmosferdeki su damlacıkları ve buz taneciklerinin görülebilir yoğunluk kazanmasıyla oluşan, biçimleri, yükseklikleri ve yol açtıkları hava olaylarıyla birbirinden ayrılan yığın
    • "Mavi maviydi gökyüzü / Bulutlar beyaz beyazdı / Boşluğu ve üzüntüsü / İçinde ne garip bir yazdı." (Ahmet Hamdi Tanpınar)
    • "Biraz gariptir ki buluttan nem kapan o zamanki sansür bu cinayetler ve tesadüflerden ahkâm çıkararak hafiyelik etmezdi." (Abdülhak Şinasi Hisar)
    • "İhtiyatlı ol, bunlar tilkidir, rüzgârdan nem kapar; elden kaçırmayalım." (Atilla İlhan)
  2. Herhangi bir şeyden oluşan yoğun yığın
    • "Zehirli bir çekirge bulutu gibi oraya üşüşen Avrupalılar..." (Ömer Seyfettin)
  3. Keder, endişe
    • "Gazinin şen çehresi üstünden ciddi bir düşüncenin bulutu geçer gibi oldu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

KUBUR

  1. [isim] Tuvalet deliğinden lağıma inen boru
    • "Oğlum, ben karanlığa kubur sıkmam." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
  2. Boru biçiminde kap
    • "Ok kuburu."
  3. Bir çeşit tabanca, dolma tabanca

BURAK
...
BURMA

  1. [isim] Burmak işi
  2. Sarığıburma tatlısının kısa söylenişi
  3. Burularak yapılmış bilezik
  4. [sıfat] Burulmuş, burularak yapılmış, kıvrılmış
    • "Yoksa ben hiç de aptal, tutsak ruhlu, herhangi maskara herifin burma bıyıklarına hayran olan dişilerden değilim." (Halide Edip Adıvar)
  5. Hadım etme, iğdiş etme
  6. Musluk
  7. Eğrilmek için bükülmüş yün
  8. Yaşken burularak kurutulan ot
  9. Kuru incir

BUZLU

  1. [sıfat] Buz tutmuş, buz bağlamış olan
    • "Buzlu dere."
  2. Buz içinde tutularak, içine buz katılarak soğutulmuş
    • "Serin bir yerde oturuyor, buzlu şurubunu, buzlu içkisini içiyor." (Memduh Şevket Esendal)
  3. Buğulanmış gibi olan, saydam olmayan
    • "Kalem odasından buzlu bir camekânla ayrılmış..." (Reşat Nuri Güntekin)

METBU

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Kendisine bağlanılan

KABUK

  1. [isim] Bir şeyin üstünü kaplayan ve onu dış etkilere karşı koruyan, kendiliğinden oluşmuş sertçe bölüm, kışır
    • "Ağaç kabuğu."
    • "Meyve kabuğu."
    • "Midye kabuğu."
    • "Hani, insanın bir yerinde bir çıban çıkar da kabuk tutar." (Burhan Felek)
  2. Ekmeğin pişme sırasında içinden daha çok sertleşen dış bölümü
  3. Bir sıvı veya gazı dıştan saran, sert katman
    • "Yer kabuğu."
  4. Deri üzerinde bir yaranın veya sivilcenin kurumasıyla oluşan sertçe bölüm
  5. Bir hayvanı dıştan örten kitinli, kalkerli, silisli, kemiksi veya boynuzsu örtü, kavkı
    • "Herhâlde kabuklu bir deniz hayvanının kabuğu kesmiş olacak." (Sait Faik Abasıyanık)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü