İçinde bu olan 5 harfli 67 kelime var. İçerisinde BU bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında bu olan kelimeler listesine ya da Sonu bu ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BUZLU
-
-
[sıfat]
Buz tutmuş, buz bağlamış olan
- "Buzlu dere."
-
Buz içinde tutularak, içine buz katılarak soğutulmuş
- "Serin bir yerde oturuyor, buzlu şurubunu, buzlu içkisini içiyor." (Memduh Şevket Esendal)
-
Buğulanmış gibi olan, saydam olmayan
- "Kalem odasından buzlu bir camekânla ayrılmış..." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Buz tutmuş, buz bağlamış olan
- BUYUR
-
-
"buyurun!" anlamında bir seslenme sözü
- "Ahlak sadece kötülük etmekten çekinmek değildir, başkalarının edecekleri kötülükleri de önlemeye çalışmayı buyurur." (Nurullah ataç)
- "Soldaki bahçeli kahveye buyur ettim." (Sait Faik Abasıyanık)
-
"anlamadım, sözünüzü tekrarlayınız!" anlamında bir seslenme sözü
- "Bir şey mi buyurdunuz?"
- "Çok doğru buyuruyorsunuz." (Falih Rıfkı Atay)
-
"söyleyiniz, emrediniz!" anlamında bir seslenme sözü
- "Salona buyurmaz mısınız?" (Mithat Cemal Kuntay)
-
"buyurun!" anlamında bir seslenme sözü
- BUCAK
-
-
[isim]
Kenar, köşe, yer
- "Bunlardan sonra köşede, bucakta, kendi âleminde yaşayan Türkler vardı." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
İlçelerin, bir müdürle yönetilen bölümlerinden her biri, nahiye
-
[isim]
Kenar, köşe, yer
- BUTON
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bazı aletleri çalıştırmaya yarayan düğme
- "Gözlerimle aradım, zil butonuna benzer bir şey de göremedim." (Aka Gündüz)
-
[isim]
Bazı aletleri çalıştırmaya yarayan düğme
- BURUN
-
-
[isim]
Alınla üst dudak arasında bulunan, çıkıntılı, iki delikli koklama ve solunum organı
- "... şöyle demiştim, böyle yapmıştım, diyene burun büker." (Yahya Kemal Beyatlı)
- "Nikâh ettirir ettirmez kadının burnu Kafdağına çıkmış." (Sermet Muhtar Alus)
- "Çeltikçiler, o burunları Kafdağında çeltikçiler çarşıya düşmüşler, önlerine gelene dert yanıyorlar." (Yahya Kemal)
- "Orada zaman zaman sebepsiz yere burnu sızlardı insanın." (Murathan Mungan)
-
Bazı şeylerin ön ve sivri bölümü
- "Kadıköy vapurunun güvertesinde, paltoma bürünmüş, gidip ta burna oturmuştum." (Haldun Taner)
- "Burunları bile kanamadan ganimete kavuşacaklardı." (Feridun Fazıl Tülbentçi)
-
Kibir, büyüklenme
- "Burnundan yanına varılmıyor."
-
Karanın, özellikle yüksek ve dağlık kıyılarda, türlü biçimlerde denize uzanmış bölümü
-
[isim]
Alınla üst dudak arasında bulunan, çıkıntılı, iki delikli koklama ve solunum organı
- TABUT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ölünün içine konulduğu sandık biçiminde araç, sal
- "Eskiden tabutlar arkasında para ile tutulmuş ağlayıcılar giderdi." (Falih Rıfkı Atay)
-
İçine yumurta konan uzun sandık
-
[isim]
Ölünün içine konulduğu sandık biçiminde araç, sal
- ZEBUN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Güçsüz, zayıf, âciz
- "İnsan gözünden ziyade, bu kafese konmuş vahşi, yırtıcı hayvanların, içleri hırs, haşinlik ve ürkeklikle dolu, heybetli fakat zebun gözlerine benziyordu." (Refik Halit Karay)
- "Beni bir gözleri ahuya zebun etti felek." (Yavuz. Sultan Selim)
- "Bir zaman gelir ki sırf kendi icadımız olan bir his elinde zebun kalırız." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
[sıfat]
Güçsüz, zayıf, âciz
- BUHAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Isı etkisiyle sıvıların ve bazı katıların dönüştükleri gaz durumu
- "Bu bombardımanda ne yeni silahların çelik sesini işittik ne de buharı andıran dumanla karışık şimşeği gözlerimizi kamaştırdı." (Refik Halit Karay)
- "Sanki buhar olup göğe çekilmişlerdi." (Samiha Ayverdi)
-
[isim]
Isı etkisiyle sıvıların ve bazı katıların dönüştükleri gaz durumu
- BABUN
- ...
- BUZCU
-
-
[isim]
Buz satan kimse
-
[isim]
Buz satan kimse
- KABUK
-
-
[isim]
Bir şeyin üstünü kaplayan ve onu dış etkilere karşı koruyan, kendiliğinden oluşmuş sertçe bölüm, kışır
- "Ağaç kabuğu."
- "Meyve kabuğu."
- "Midye kabuğu."
- "Hani, insanın bir yerinde bir çıban çıkar da kabuk tutar." (Burhan Felek)
-
Ekmeğin pişme sırasında içinden daha çok sertleşen dış bölümü
-
Bir sıvı veya gazı dıştan saran, sert katman
- "Yer kabuğu."
-
Deri üzerinde bir yaranın veya sivilcenin kurumasıyla oluşan sertçe bölüm
-
Bir hayvanı dıştan örten kitinli, kalkerli, silisli, kemiksi veya boynuzsu örtü, kavkı
- "Herhâlde kabuklu bir deniz hayvanının kabuğu kesmiş olacak." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Bir şeyin üstünü kaplayan ve onu dış etkilere karşı koruyan, kendiliğinden oluşmuş sertçe bölüm, kışır
- LOBUT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kalın, kısa ve düzgün sopa
- "Yaradana sığınıp Osmanlı tokadını çarptık mı adamı lobut yemişe çeviren biz değil miydik?" (Atilla İlhan)
-
Kol gücünü geliştirmek için kullanılan, gürgenden jimnastik aracı
-
[isim]
Kalın, kısa ve düzgün sopa
- MATBU
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Basılı, basılmış (kâğıt, kitap vb.)
-
[sıfat]
Basılı, basılmış (kâğıt, kitap vb.)
- BUNMA
-
-
[isim]
Bunmak durumu
-
[isim]
Bunmak durumu
- BUTLU
-
-
[sıfat]
Budu olan
-
[sıfat]
Budu olan
- BULUŞ
-
-
[isim]
Bulma işi veya biçimi
-
İlk defa yeni bir şey yaratma, icat
-
Bilinen bilgilerden yararlanarak daha önce bilinmeyen yeni bir bulguya ulaşma veya yöntem geliştirme, icat
- "Bu orijinal buluşu Vali beye borçluyuz." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Konu, duygu, düşünce ve hayalde başkalarının etkisinden sıyrılarak bunların işlenişinde yeni bir yol tutma
- "Yazarın güzel buluşları var."
-
[isim]
Bulma işi veya biçimi
- BUTİK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Giyim ve süs eşyası satılan dükkân
-
[isim]
Giyim ve süs eşyası satılan dükkân
- BURAK
- ...
- BAMBU
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Buğdaygillerden, sıcak ülkelerde yetişen, boyu 25 m kadar olabilen, mobilya, merdiven, baston vb. birçok eşyanın yapımında kullanılan bir tür kamış, Hint kamışı, hezaren (II) (Bambusa vulgaris)
- "İlle oturacak: Ya kameriyelerdeki bambu kamışından koltuklarda ya oyun masasında." (Atilla İlhan)
-
[sıfat]
Bu kamıştan yapılmış olan
-
[isim]
Buğdaygillerden, sıcak ülkelerde yetişen, boyu 25 m kadar olabilen, mobilya, merdiven, baston vb. birçok eşyanın yapımında kullanılan bir tür kamış, Hint kamışı, hezaren (II) (Bambusa vulgaris)
- MABUT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kendisine tapılan varlık
-
[isim]
Kendisine tapılan varlık