İçinde boş olan 8 harfli 13 kelime var. İçerisinde BOŞ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında boş olan kelimeler listesine ya da Sonu boş ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

BOŞATMAK

  1. [-den] Boşama işini yaptırmak

TAHTABOŞ

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Teras
    • "Gençler ve çocuklar, birbirinin peşi sıra, konağın dördüncü katındaki tahtaboşa çıktılar." (Reşat Nuri Güntekin)

BOŞLAMAK

  1. [-i] Bırakmak
  2. İlgi göstermemek, ihmal etmek
    • "Sanayileşme furyası, tüketim yarışı içinde gözünü ihtiras bürüyen insan doğayı boşladı." (Haldun Taner)

BOŞALTIM

  1. [isim] Boşaltma işi
  2. Sistemlerin çalışabilmesi için sürekli olarak gereken boşaltma işlemleri
  3. Sindirimden sonra bağırsaklarda kalan posanın, idrar torbasındaki idrarın ve ter, tükürük, sümük vb. salgıların vücuttan dışarı atılması, ifrağ

BOŞALMAK

  1. [nsz] Boş duruma gelmek, içinde bir şey kalmamak, inhilal etmek
  2. Dışarıya akmak, dökülmek
  3. Gevşemek, açılmak
    • "Sicim gitgide boşalıyor, gemi hafif yana yatarak pupa gidiyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
  4. Derdini, sıkıntısını birine anlatarak ferahlamak, deşarj olmak
    • "Derdimle öyle dolmuş ki boşalmadan evine gidemeyecek." (Yusuf Ziya Ortaç)
  5. Hayvan, bağından kurtulmak

BOŞLAŞMA

  1. [isim] Boşlaşmak işi

BOŞALTAÇ

  1. [isim] Bir kabın içindeki havayı boşaltmaya yarayan araç, hava boşaltma makinesi, boşluk tulumbası

BOŞALTIŞ

  1. [isim] Boşaltma işi veya biçimi

BOŞANMAK

  1. Karı ve koca mahkeme kararı ile birbirinden ayrılmak
    • "Ne oldu da kocasından boşandı, sen anladın mı?" (Memduh Şevket Esendal)
  2. Hayvan, başlığından, koşum takımından veya bağından kurtulmak
  3. [nsz] Birdenbire ve bol bol akmak
    • "Bir zamandır kendimi tutamıyorum, gözyaşlarım birden boşanıyor." (Ercüment Ekrem Talu)
  4. [nsz] Baskı altında gergin duran bir şey, birden ve hızla kurtulmak
    • "Vecihe, fazla kurulmuş bir zemberek şiddetiyle boşandı." (Reşat Nuri Güntekin)
  5. [nsz] Kapalı bir yerde bulunan insanlar birden dışarı çıkmak
    • "Yoksa tımarhane mi boşanmıştı?" (Ömer Seyfettin)
  6. Çok ağlamak
    • "Gözlerinden yaşlar boşandı birden." (Cahit Uçuk)
  7. [nsz] Dertlerini, yakınmalarını anlatmak
  8. Sıyrılmak, kurtulmak
    • "Sabırsız ellerle acele acele üst başından boşandı ve çıplak olarak denize atladı." (Halikarnas Balıkçısı)

BOŞNAKÇA
...
BOŞALTMA

  1. [isim] Boşaltmak işi
    • "Bir yandan hizmetçiler yemek sofrasını sökerek büyük bir salonu boşaltmaya çalışıyorlardı." (Hüseyin Cahit Yalçın)

BOŞBOĞAZ

  1. [sıfat] Saklanması gereken şeyleri söyleyiveren, sır saklayamayan, geveze
    • "O kadar boşboğaz çocuk arasında da vakayı bir sır olarak saklamak güçtü." (Yahya Kemal Beyatlı)
  2. [isim] Yerli yersiz konuşan kimse

BOŞLATMA
...
Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü