İçinde bo olan 3 harfli 11 kelime var. İçerisinde BO bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında bo olan kelimeler listesine ya da Sonu bo ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

BOY

  1. [isim] Bir şeyin tabanı ile en yüksek noktası arasındaki uzaklık
    • "Boyu uzundu, yalnız biraz fazla semizdi." (Ömer Seyfettin)
    • "Burada biraz boy gösterdikten sonra bir yolunu bulup kapağı Paris'e attı." (Halide Edip Adıvar)
    • "Paraca belki onunla boy ölçüşebilecek Nuran'dı." (Abdülhak Şinasi Hisar)
    • "Türkler belli tek bir sebeple mi yüzyıllar boyu yollara dökülmüştü?" (Cahit Uçuk)
  2. Bir yüzeyde, en sayılan iki kenar arasındaki uzaklık, en, genişlik karşıtı
    • "Kitabın boyu. Tablonun boyu."
  3. Uzunluk
    • "Yılanın boyu."
    • "Eğer fideleriniz nitelikli değilse boy verip yapraklandıkça, çiçek açtıkça, meyve verdikçe fideliğe kızmaya hakkınız yoktur." (Salâh Birsel)
  4. Kumaş için ölçü
    • "Bu elbiseye iki boy yeter."
  5. Destan
    • "Boy boyladı, soy soyladı." (Dede Korkut)

BOM

  1. [isim] Bir çeşit kumar
    • "Akşamları Atpazarı'na bakan Altındiş'in kahvesinde bom oynarken gelir, omuz başımda durur, beni seyrederdi." (Sait Faik Abasıyanık)

BOK

  1. [isim] Dışkı
  2. Güç durum
    • "Boka batmak. Boka düşmek."
  3. [sıfat] Hor görülen, tiksinilen
    • "Bırak şu bok herifi."

BOZ

  1. [isim] Açık toprak rengi
  2. Kül rengi, gri
  3. [sıfat] Bu renklerde olan
  4. [sıfat] Açılmamış, sürülmemiş (toprak)

BOP

  1. [isim] Poker oyununda, oyuna girmek için ortaya konması gereken en az miktar
  2. Ortadaki miktar kadar oyuna katılma sözü

BOT

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Küçük gemi
    • "Şu botta bu kadar er var, içlerinde gözüm bir seni tuttu." (Haldun Taner)
  2. Ağaç, plastik veya kauçuktan yapılmış küçük sandal

BOL

  1. [sıfat] İçine girecek şeyin boyutlarından daha büyük veya geniş olan, dar karşıtı
    • "Bol zamanıma yetişti de ben onu böyle şımarık büyüttüm." (Peyami Safa)
  2. Nicelik bakımından olağandan veya alışılandan çok, kıt karşıtı
    • "Demek ki zeytinin bol ve ucuz olduğu bir yerdeymiş." (Burhan Felek)

ABO
...
BOA

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Boa yılanı
  2. Kadınların boyunlarına aldıkları yılan biçiminde dar ve uzun kürk, boyun kürkü

BOR

  1. [sıfat] İşlenmemiş, taşlık, sert, ekilmemiş (toprak), borak

BOŞ

  1. [sıfat] İçinde, üstünde hiç kimse veya hiçbir şey bulunmayan, dolu karşıtı
    • "Yaralı kaymakamla iki emir eri de boş kalan kompartımana rahatça yerleştiler." (Aka Gündüz)
    • "Nasıl boş bulunup o gazeteci kızın resmini çekmesine imkân verdi?" (Atilla İlhan)
    • "Ben birkaç gündür arıyorum, birkaç yerlere başvurdum, boş çıktı." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Ankara'ya giden hiçbir heyetin geri boş döndüğünü görmedik." (Yahya Kemal)
  2. Görevlisi olmayan (iş, görev), münhal
    • "Boş kadro."
    • "Bizden sonra cenaze çıkmış bir eve benzeyen Bekirağa bölüğündeki arkadaşlar boş durmamışlardı." (Hüseyin Cahit Yalçın)
    • "Her senede üç dört ay, bahusus kışın boş kalırız." (Sait Faik Abasıyanık)
  3. Yapılacak işi olmayan, işsiz
    • "Bugün sabah boşum, gelebilirsin."
  4. [zarf] İşsiz bir biçimde
    • "Boş oturmak, aylak durmak insanı çabuk çökertir." (Haldun Taner)
  5. Verimsiz
  6. Anlamsız
    • "Bilirim, sen bu gibi boş yazılardan hoşlanmazsın!" (Memduh Şevket Esendal)
  7. Habersiz, hazırlıksız
    • "Tatar dilencinin küfürlerine işte böyle boş yakalandım." (Orhan Pamuk)
  8. Bilgisiz
    • "Daha meselesiz, daha cahil, daha boş, daha yakışıklıydılar." (Sait Faik Abasıyanık)
  9. Bir işe yaramayan, yararsız
    • "Yaşlı başlı insanlarız dedi. Birbirimizi boş tesellilerle aldatacak değiliz." (Reşat Nuri Güntekin)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü