İçinde bl olan 5 harfli 13 kelime var. İçerisinde BL bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında bl olan kelimeler listesine ya da Sonu bl ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KABLO
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Elektrik akımı iletiminde kullanılan ve yalıtkan bir madde ile sarılı bulunan metal tel
- "Telgraf kablosu."
- "Telefon kablosu."
-
[isim]
Elektrik akımı iletiminde kullanılan ve yalıtkan bir madde ile sarılı bulunan metal tel
- EBLEH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Akılsız, budala, alık
-
[sıfat]
Akılsız, budala, alık
- BİBLO
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Çeşitli maddelerden yapılan heykel, vazo vb. zarif, küçük süs eşyası
-
[isim]
Çeşitli maddelerden yapılan heykel, vazo vb. zarif, küçük süs eşyası
- DUBLE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Belirli miktarın veya büyüklüğün iki katı
- "İçi öyle yanıyordu ki elinde olmadan buğulu bira dubleleri, bardak çatlatan nar şerbetleri kuruyor." (Atilla İlhan)
-
Giysilerin iç bölümüne geçirilip kumaşla birlikte dikilen astar veya giysilerin içine ayrı olarak giyilen giyecek
-
[sıfat]
Bir kadeh miktarında olan
-
[sıfat]
İkili, gidiş ve gelişi ayrılmış (yol)
-
[isim]
Belirli miktarın veya büyüklüğün iki katı
- TABLA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Satıcı vb.nin kullandığı tahtadan tepsi
- "Bir hurmacının tablasında üstlerine vuran güneş ışığıyla parıldayan hurmalara imrenmiş." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[sıfat]
Bir tepsinin aldığı miktarda olan
- "Bir tabla balık döküldü."
-
Soba, mangal vb. şeylerin altına konulan metalden veya tahtadan yapılan tepsiye benzer altlık
-
Bir şeyin düz ve geniş bölümü
- "Hokka takımı tablası. Çadır direği tablası."
-
Küllük
- "Tablada ruj izli sigara artıkları var." (Refik Halit Karay)
-
Ağaçtan veya ağaç ürünlerinden hazırlanmış, büyük yüzeyli düzgün parça
-
Genellikle Hindistan, Pakistan'da kullanılan, darbukaya benzer bir tür çalgı
-
Makaraların yüzlerini oluşturan dış bölümleri
-
[isim]
Satıcı vb.nin kullandığı tahtadan tepsi
- RUBLE
-
Kelime Kökeni : Rusça
-
[isim]
Rusya Federasyonu'nda geçerli olan para birimi
-
[isim]
Rusya Federasyonu'nda geçerli olan para birimi
- ABLAK
-
-
[sıfat]
Yayvan ve dolgun (yüz)
- "Şarap kızılı vurmuş ablak yüzüyle öfkeli girdi içeri." (Orhan Kemal)
-
[sıfat]
Yayvan ve dolgun (yüz)
- BLOKE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Kullanılması önlenmiş, el konulmuş
- "Lübnan hükûmeti Türk emlakini usulen bloke ettiğinden satış muamelesi durdurulmuş." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Kullanılması önlenmiş, el konulmuş
- MÖBLE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Mobilya
-
[isim]
Mobilya
- TABLO
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bez, tahta, kâğıt vb. maddeler üzerine yapılmış yağlı boya, sulu boya, pastel veya kara kalem resim
- "Bu tablolardan biri gölge oyunu hâlinde karikatürize edilmişti." (Haldun Taner)
- "Hırsından bazılarına tablomu bedava verdim, alın, götürün, diye bağırdım." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
Birbiriyle olan ilgilerine göre düzenlenerek yazılmış şeylerin hepsi
- "Çarpım tablosu. Kronoloji tablosu."
-
Yaşanan, var olan olay ve olguların hepsinin genel görünüşü, manzara
- "Talebelik günlerimizden bazı tabloları çizmeye çalışacağım." (Halit Fahri Ozansoy)
-
Bir perdenin dekor değişikliğiyle belirlenen alt bölümü
-
[isim]
Bez, tahta, kâğıt vb. maddeler üzerine yapılmış yağlı boya, sulu boya, pastel veya kara kalem resim
- İBLİS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Şeytan
-
Kötü, düzenci kimse
- "Ne iblistir o Sezai, bir ben bilirim, bir de Allah..." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Şeytan
- KIBLE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bazı ibadetler yerine getirilirken dönülen Kâbe'nin bulunduğu yön
-
Bulunulan yerden Kâbe'nin bulunduğu yön
- "Pencereden güneşe bakarak kıbleyi tayin ettikten sonra ellerimi kulaklarıma kaldırdım." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Güneyden esen yel
-
Sıkıntılı bir durumda yardım umarak başvurulan yer
-
[isim]
Bazı ibadetler yerine getirilirken dönülen Kâbe'nin bulunduğu yön
- İBLAĞ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ulaştırma, eriştirme
-
Bir şeyin miktarını tamamlama
- "Parasını yüz milyon liraya iblağ etmek için çalışıyor."
-
[isim]
Ulaştırma, eriştirme