İçinde ber olan 7 harfli 36 kelime var. İçerisinde BER bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ber olan kelimeler listesine ya da Sonu ber ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
B E R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
BRE
2 Harfli Kelimeler
BE, ER, RE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BERKİME
-
-
[isim]
Berkimek işi
-
[isim]
Berkimek işi
- EMİRBER
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Emir eri
- "Paşa o gün konuşmasına başlamazdan önce emirberlerine gene iki kahve emretti." (Ruşen Eşref Ünaydın)
-
[isim]
Emir eri
- ÇEKBERİ
-
-
[isim]
Harman yerinde yığınları çekmeye yarayan alet, gelberi
-
[isim]
Harman yerinde yığınları çekmeye yarayan alet, gelberi
- AYSBERG
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Buz dağı
-
[isim]
Buz dağı
- BİBERSİ
-
-
[sıfat]
Biberi andıran, bibere benzeyen, biber gibi, biberimsi
-
[sıfat]
Biberi andıran, bibere benzeyen, biber gibi, biberimsi
- LİBERAL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Hürriyet ve serbestlikle ilgili
-
Serbest ekonomiden yana olan (kimse, parti vb.)
-
Hoşgörülü
-
[sıfat]
Hürriyet ve serbestlikle ilgili
- BİHABER
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Habersiz, bilgisiz
- "Kimisi maişet derdine düşmüş / Rahattan bihaber." (Cahit Sıtkı Tarancı)
-
[sıfat]
Habersiz, bilgisiz
- TEBERLİ
-
-
[sıfat]
Teberi olan
- "Alayın en önünde de elleri teberli, Bektaşi babaları yer alır." (Salâh Birsel)
-
[sıfat]
Teberi olan
- BERGAMA
- ...
- BEREKET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bolluk, gürlük, ongunluk, feyiz, feyezan
- "Çocuk gönlüm kaygılardan azade / Yüzlerde nur, ekinlerde bereket." (Orhan Veli Kanık)
- "Bereket versin ki genç boksör, dayağa ezelden idmanlıydı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Yağmur
- "Bereket yağıyor."
- "Bereket versin, gece bu kır yolu tenha idi." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[zarf]
İyi ki, neyse ki, iyi bir rastlantı sonucunda
- "Bereket, o sıralarda henüz bu sözü bilmiyordum." (Erhan Bener)
-
[isim]
Bolluk, gürlük, ongunluk, feyiz, feyezan
- GÜNBERİ
-
-
[isim]
Yerin, güneşe en yakın bulunduğu nokta
- "Yer, ocak ayının ilk günlerinde günberide bulunur."
-
[isim]
Yerin, güneşe en yakın bulunduğu nokta
- GEBERİK
-
-
Ölü, ölmüş
-
Ölü, ölmüş
- BERBERİ
- ...
- HABERCİ
-
-
[isim]
Haber getiren kimse, ulak
-
Muhbir, ihbar eden kimse
- "Kaçakçı kamyonları bazen, o da bir habercinin yardımı ile içeride yakalanmakta." (Falih Rıfkı Atay)
-
Bir durumun, bir olayın belirtisi
- "Bu bulutlar yağmurun habercisi olsa gerek."
-
Karakulak
-
[isim]
Haber getiren kimse, ulak
- YERBERİ
-
-
[isim]
Dünya çevresinde dolanan bir uydunun gerçek veya görünür yörüngesinin dünyaya en yakın noktası
-
[isim]
Dünya çevresinde dolanan bir uydunun gerçek veya görünür yörüngesinin dünyaya en yakın noktası
- BİBERON
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Genellikle süt çocuklarına süt ve sulu yiyecekleri içirmekte kullanılan emzikli şişe
-
[isim]
Genellikle süt çocuklarına süt ve sulu yiyecekleri içirmekte kullanılan emzikli şişe
- BERABER
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[zarf]
Birlikte, bir arada
- "Hayata beraber başladığımız / Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir." (Cahit Sıtkı Tarancı)
-
-e rağmen, -e karşın
- "Halılarla bezenmiş olmakla beraber gıcırtıdan ve esnemelerden kurtulamamıştı." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Aynı düzeyde
- "Bina taş, merdiveni yok, toprakla beraber." (Ahmet Rasim)
-
[zarf]
Birlikte, bir arada
- CEBERUT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tanrı'nın her şeyin üstünde olan kudreti
- "Sahibikâinat olan ceberut." (Tevfik Fikret)
-
Tasavvufta Allah'a varmanın üçüncü basamağı
-
Merhametsizlik, zorbalık
- "Böyle ceberut sahibi firavunlar karşısında ağız açmak haddimize mi düşmüş." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Acımasız, merhametsiz, zorba
- "Ceberut hanım, hiçbir şeye izin vermiyordu ki!" (Atilla İlhan)
-
[isim]
Tanrı'nın her şeyin üstünde olan kudreti
- EZBERCİ
-
-
[isim]
Dersini veya herhangi bir konuyu anlamadan kelime kelime belleğinde tutan kimse
-
[isim]
Dersini veya herhangi bir konuyu anlamadan kelime kelime belleğinde tutan kimse
- BERMUDA
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Dizlere kadar inen dar ve kısa pantolon
-
[isim]
Dizlere kadar inen dar ve kısa pantolon