İçinde be olan 4 harfli 28 kelime var. İçerisinde BE bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında be olan kelimeler listesine ya da Sonu be ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

SÖBE

  1. [sıfat] Biçimi yumurta gibi olan, beyzi, oval

BEKA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kalıcılık, ölmezlik
    • "Memleketin, devletin bekası senin elinde..." (Ömer Seyfettin)

CEBE

Kelime Kökeni : Moğolca

  1. [isim] Zırh
  2. Silah

BERK

  1. [sıfat] Sert, katı
  2. Sağlam

BEİS

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Engel, uymazlık
    • "Seyyit Ali, Yani'ye planlarını üstünkörü anlatmakta beis görmedi." (Ömer Seyfettin)
  2. Kötülük, zarar

BESİ

  1. [isim] Yaşatmak ve geliştirmek için gereken besinleri yedirip içirme işi
  2. Bir şeyi istenilen durumda tutmak veya oturtmak için kullanılan takoz vb. şeyler

KEBE

  1. [isim] Kısa kepenek
    • "Eşek gitti. Üstünde yeni kebe de vardı." (Memduh Şevket Esendal)

BETA

Kelime Kökeni : Yunanca

  1. [isim] Yunan alfabesinin ikinci harfi

HİBE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bağış

EBET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Sonu olmayan gelecek zaman, sonsuzluk
    • "İşte bu, ezelden bilinmemiş, ebede kadar bilinmeyecektir." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)

BERE

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Yuvarlak, yassı ve sipersiz başlık
    • "Lacivert beresini sallayarak bir fırtına gibi içeriye girdi." (Abdülhak Şinasi Hisar)

ÖBEK

  1. [isim] Küme
    • "Bahçeye iner, bir çiçek öbeğinin dibinde bir hasır iskemleye otururdu." (Falih Rıfkı Atay)
  2. Genel olarak yaş, kimyasal yapı, uzay dağılımları ve hızları bakımından benzer özellik gösteren yıldızlar veya yıldızlar kümeleri
  3. Özne, yüklem veya çeşitli tümleçlerle birlikte kullanılan sözlerin bütünü
    • "Özne öbeği. Yüklem öbeği."

BELA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İçinden çıkılması güç, sakıncalı durum
    • "Kumar, toplum için büyük bir beladır."
    • "Geceleyin belanı arama, haydi nerden geldinse bas git oraya." (Etem İzzet Benice)
    • "Yurtlarına bela getiren bu kadını, ayıplamıyor kentin uluları." (Azra Erhat)
    • "Solda sıfırlar önemsiz sanılır ama sağda sıfırlar da öyle zaman gelir ki bela olur." (Aydın Boysan)
  2. Büyük zarar ve sıkıntıya yol açan olay veya kimse
    • "Hayatta dipdiri yanmak belasından da kurtulmuştum." (Yahya Kemal Beyatlı)
  3. Hak edilen ceza
    • "Allah belasını verdi."

OBEZ

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [sıfat] Çok şişman

SOBE

  1. [isim] Genellikle kovalamaca, saklambaç vb. çocuk oyunlarında, ebeden önce davranıp daha önce kararlaştırılmış yere ulaşıldığında söylenen söz

BEBE

  1. [isim] Bebek, küçük çocuk
    • "Neredeyse bebe iskemlesine oturtup kaşıkla mama yedireceksiniz." (Refik Halit Karay)

GEBE

  1. [sıfat] Karnında yavru bulunan (kadın veya hayvan), yüklü, hamile, aylı
    • "Gebe kadın. Gebe inek."
  2. İçinde oğulcuk veya dölüt bulunan (döl yatağı)
  3. Bir birikim sonucu ortaya çıkması beklenen (durum veya olaylar)
  4. Minnet altında kalan

BELİ

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [edat] Evet

BENT

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Bağ, rabıt
    • "Kalabalık göz açıp kapayıncaya kadar beni kapmış, direncimi kırıp ruhumu ufalayarak kendine bent etmişti." (Atilla İlhan)
  2. Kitaplarda kendi içinde bütünlük oluşturan bölüm
  3. Su biriktirmek için akan suyun önüne yapılan set, büğet
    • "Bentler, hakikaten Osmanlı medeniyeti eserlerinden örnek verecek heybetli tesislerden imiş." (Ahmet Rasim)
  4. Gazete yazısı
  5. Bir şiirdeki dörtlüklerin her biri, bağlam
  6. Kanun maddesi

BERİ

  1. [isim] Konuşanın önündeki iki uzaklıktan kendisine daha yakın olanı
    • "Biraz beriye geliniz."
  2. [sıfat] Bu uzaklıkta bulunan
    • "Ağaçlardan, karanlığın beri tarafına doğru bir nehir akışı var." (Sait Faik Abasıyanık)
  3. [edat] -den bu yana
    • "Kar sabahtan beri yağmıştı." (Sait Faik Abasıyanık)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü