İçinde basma olan 14 kelime var. İçerisinde BASMA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında basma olan kelimeler listesine ya da Sonu basma ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
BASMAKALIPLAŞMA
BASMAKALIPLIK
BASMACILIK, BASMAKALIP
BASMAHANE, BASMAYAZI
BASMALIK, SUBASMAN
AKBASMA, ALBASMA, BASMACI, BASMALI
BASMAK
BASMA
A A B M S Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
5 Harfli Kelimeler
BASMA, SAMBA
4 Harfli Kelimeler
ASMA, MASA, SABA
3 Harfli Kelimeler
ABA, AMA, ASA, BAM, BAS, MAS, SAM
2 Harfli Kelimeler
AB, AM, AS, MA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BASMAKALIPLAŞMA
-
-
[isim]
Basmakalıplaşmak durumu
-
[isim]
Basmakalıplaşmak durumu
- BASMAKALIPLIK
-
-
[isim]
Basmakalıp olma durumu
- "Basmakalıba aykırı düşeni anlatmakla, basmakalıplığın daha iyi vurgulanacağını öğrenirken yıllar geçiyor." (Tomris Uyar)
-
[isim]
Basmakalıp olma durumu
- BASMAKALIP
-
-
[sıfat]
Özgünlüğü olmayan, değişiklik göstermeyen, bilineni tekrarlayan, harcıâlem, klişe
- "Kimi daha da iyi söylenebilecek basmakalıp fikirleri piyesleştirdiğinden dem vurdu." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Özgünlüğü olmayan, değişiklik göstermeyen, bilineni tekrarlayan, harcıâlem, klişe
- BASMACILIK
-
-
[isim]
Basma alım satımı
-
Pamuklu, tülbent vb. üzerine kalıpla desen basma işi
-
Matbaacılık
-
[isim]
Basma alım satımı
- BASMAYAZI
-
-
[isim]
Türkiye Büyük Millet Meclisinde gerekçeye veya öneriye dayanak olmak üzere kitapçık olarak önceden basılmış olan belgeler
-
[isim]
Türkiye Büyük Millet Meclisinde gerekçeye veya öneriye dayanak olmak üzere kitapçık olarak önceden basılmış olan belgeler
- BASMAHANE
-
Kelime Kökeni : Türkçe
-
[isim]
Basma yapılan iş yeri
-
[isim]
Basma yapılan iş yeri
- SUBASMAN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Sağlam bir taban oluşturmak için temel ile birlikte belli bir yüksekliğe ulaşmış yapının oturduğu bölüm
-
[isim]
Sağlam bir taban oluşturmak için temel ile birlikte belli bir yüksekliğe ulaşmış yapının oturduğu bölüm
- BASMALIK
-
-
[isim]
Üzerine basılacak şey
- "Doktor basmalıkların kaldırılması için dayatıyor, mikrop yuvasıdır diyor." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
-
[isim]
Üzerine basılacak şey
- AKBASMA
-
-
[isim]
Katarakt
-
[isim]
Katarakt
- ALBASMA
-
-
[isim]
Albastı
-
[isim]
Albastı
- BASMALI
-
-
[sıfat]
Basması olan
-
Basılarak çalıştırılan
-
[sıfat]
Basması olan
- BASMACI
-
-
[isim]
Basma yapan veya satan kimse
-
Pamuklu, tülbent vb. üzerine kalıpla desen basan kimse
-
Bohça ile köylerde eşya satan kadın, bohçacı
-
[isim]
Basma yapan veya satan kimse
- BASMAK
-
-
[-e]
Vücudun ağırlığını verecek biçimde ayak tabanını bir yere veya bir şeyin üzerine koymak
- "Bastığın yerlerde güller açtı, sarıldı ayaklarına." (Cahit Külebi)
- "Yastık koşusunu kazanan tayın, biraz idman edilirse çok atları basıp geçeceğini konuşuyorlardı." (Memduh Şevket Esendal)
-
Küçük çocuklar ayakta durabilmek
-
Bir şeyi, üzerine kuvvet vererek itmek
- "Motor çalıştıktan sonra debriyaja basarsınız." (Halide Edip Adıvar)
-
[-i]
Sıkıştırarak yerleştirmek
- "Peyniri küpe basmak."
-
[-i]
Bası işi yapmak, tabetmek
-
[-i]
Örtmek, bürümek, kaplamak
- "Yollarını ot basmış, çamları yükselip saçaklarına el atmış olan bu büyük köşk." (Memduh Şevket Esendal)
-
[-i]
Bir şey üzerinde kalıp, mühür vb. bir araçla iz yapmak
- "Şuraya başparmağını bas dediler, ben de bastım." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[-i]
Baskın yapmak
- "Ölen kızın intikamını almak için köyü basıp yakmış." (Etem İzzet Benice)
-
[nsz]
Bazı adlarla sertlik, aşırılık anlamlarında yardımcı fiil olarak kullanılır
- "Bir kahkaha basarak merdivenleri inmeye başladım." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Bir kimse bir yaşa girmek
- "On dokuz yaşına yeni basmış, ürkek ve utangaç bir kızdım." (Azra Erhat)
-
[-i]
Duman, sis vb. çevreyi kaplamak, çökmek
- "Şehri akşamüstü sis basmıştı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[-i]
Basınç yaparak sıvı ve gazları itmek
- "Pompa bozulmuş, suyu basmıyor. Otomobilin lastiğine hava basmak."
-
[nsz]
Kümes hayvanları kuluçkaya yatmak
-
[-i]
Uygunsuz vaziyette yakalamak
-
[nsz]
Bir şeyin etkisinde kalıp eziklik, üzüntü ve ağırlık duymak
- "Yüreğinin acısını duyuyordu. Sıkıntı basmış, terlemeye başlamıştı. İzin istedi." (Yusuf Ziya Bahadınlı)
-
[-e]
Vücudun ağırlığını verecek biçimde ayak tabanını bir yere veya bir şeyin üzerine koymak
- BASMA
-
-
[isim]
Basmak işi
-
Gazete, dergi, kitap vb. bası ile hazırlanmış yazılı şeyler, matbua
-
İskambil kâğıdı ile oynanan bir oyun
-
Üzerinde bası ile yapılmış renkli biçimler bulunan pamuklu kumaş
- "O güne kadar bir okka üzüm, bir arşın basma almamış idim." (Memduh Şevket Esendal)
-
[sıfat]
Bu kumaştan yapılmış olan
- "Üzerine basma bir elbise ile örme bir ceket giymişti." (Peyami Safa)
-
Yerin alçalmasıyla bu yeri örten deniz sularının yükselmesi, çekilme karşıtı
-
[sıfat]
Basılmış, matbu
-
Gübre, tezek
-
[isim]
Basmak işi