İçinde bar olan 8 harfli 43 kelime var. İçerisinde BAR bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında bar olan kelimeler listesine ya da Sonu bar ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A B R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

3 Harfli Kelimeler

BAR, RAB

2 Harfli Kelimeler

AB, AR, RA

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

BARIŞÇIL

  1. [sıfat] Barışsever

BARİZLİK

  1. [isim] Bariz olma durumu

KABARCIK

  1. [isim] İçi su, hava dolu ufak kabartı veya kürecik
    • "Bardağın içindeki maden suyu kabarcıklarının pıtır pıtır söndüğü bile duyuluyordu." (Haldun Taner)
  2. Vücutta oluşan sivilce gibi küçük şişkinlik
  3. Kabartı
    • "Köy, dağın ortasında, toprak kabarcıkları gibi dizilen evleriyle bir mezarlığa benziyordu." (Halide Edip Adıvar)
  4. Metal biliminde sıvı veya katıların içinde oluşan gaz hacmi

BARIŞMAK

  1. [nsz] İki taraf, aralarındaki dargınlığı kaldırmak, uzlaşmak, anlaşmak
    • "Fakat bir gün barışacaksınız ve onun da kurtulmasına yardım edeceksiniz." (Aka Gündüz)
  2. [-le] Sevmek, zevk almak
    • "Hiçbirini sevmedim, yalnız Enderuni Vasıf Divanı ile barışabildim." (Ahmet Hamdi Tanpınar)

İSTİHBAR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Haber ve bilgi alma

BARUTLUK

  1. [isim] Barut saklanan kap veya yer, barut kabağı

BARKODLU

  1. [sıfat] Barkodu olan

ABARTMAK

  1. [-i] Bir şeyi olduğundan büyük veya çok göstererek anlatmak, mübalağa etmek
  2. Bir iş, bir davranış vb.nde gereğinden fazlasına kaçmak

BARCILIK

  1. [isim] Barcı olma durumu
  2. Barcının işi veya mesleği

BARİSFER

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Ağır küre

KABARALI

  1. [sıfat] Kabara çakılmış olan
    • "Erkekler kabaralı ayakkabılarıyla birer ikişer evlerine döndüler." (Necati Cumalı)

GABARDİN

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Sık dokunmuş bir tür ince yünlü veya pamuklu kumaş
  2. [sıfat] Bu kumaştan yapılmış
    • "Yeşile çalan gabardin pardösüsünü kaptığı gibi fırladı." (Tarık Buğra)

İHBARİYE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Haber verme kâğıdı, bildirim, ihbarname
  2. Haber verme ücreti

KABARMAK

  1. [nsz] Ağırlığı artmadan hacmi büyümek
    • "Ekmek iyi kabardı."
  2. Yağışlardan veya kaynamaktan taşmaya yüz tutmak
    • "Çay birdenbire kabararak şosenin rampalarını aşar ve epeyce zararlara sebep olur." (Reşat Nuri Güntekin)
  3. Niceliği artmak, büyümek
    • "Masraf kabardı."
  4. Şişmek, genişlemek
    • "İhtiyarın zayıf damarları kabarmış kıllı elleri dizlerinin üstündeydi." (Peyami Safa)
  5. Hayvanların tüyleri dikilmek
  6. Kumaş üzerinde tüyler oluşmak, havlanmak
    • "Bu kumaş çabuk kabardı."
  7. Islanıp veya ısınıp yerinden kurtulmak
    • "Masanın kaplaması kabardı."
    • "Dolabın boyası kabardı."
  8. Deniz dalgalanmak, büyük dalgalar oluşmak
  9. Bulanmak
  10. Öfke, sevgi vb. duygular gittikçe güçlenmek
    • "Bu olayı duyunca delikanlının yüreği öç alma duygusuyla kabarır." (Necati Cumalı)
  11. [nsz] Kafa tutmak, öfkelenip üstüne yürüyecek gibi davranmak
  12. Böbürlenmek, gururlanmak
    • "Kumandan, atını şahlandırarak hurra hurra diye kendisini alkışlayan keyifli halka boyun kırarak kabarıyordu." (Ömer Seyfettin)

İTİBAREN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [zarf] - ...-den başlayarak, ...-den sonra, ...-den beri
    • "Babamın ölümünden itibaren size daima hak verdim." (Atilla İlhan)

BARBADOS
...
KİBARLIK

  1. [isim] Kibar olma durumu, incelik
    • "Nerede kibarlık ararsak orada bayağılığa rastlarız." (Abdülhak Şinasi Hisar)
  2. Kibar bir insana yakışacak biçimdeki söz veya davranış
    • "Ne imiş derdi diye sormamak kibarlığını içi içini yemesine rağmen gösterdi." (Tarık Buğra)

BARBARCA

  1. [sıfat] Barbara özgü
    • "Hükûmet bu barbarca saldırıların önüne geçmemektedir." (Falih Rıfkı Atay)
  2. [zarf] Kaba ve kırıcı bir davranışla

ZIBARMAK

  1. [nsz] Ölmek, gebermek
    • "Kulağından tutup atarız içeriye, zıbarana kadar kalır orada." (Tahsin Yücel)
  2. Uyumak, çok içip sızmak

KEHRİBAR

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Süs eşyası yapımında kullanılan, açık sarıdan kızıla kadar türlü renklerde, yarı saydam, kolay kırılır ve bir yere hızlıca sürtüldüğünde hafif cisimleri kendine çeken, fosilleşmiş reçine, samankapan, kılkoparan
    • "Önümdeki kutuda elmas, akik, zümrüt, necef, sedef, kehribar vesaire gibi yüz kadar küçük küçük taşlar vardı." (Ömer Seyfettin)
    • "Üstelik tütünler kehribar gibiydi bu yıl." (Necati Cumalı)
  2. [sıfat] Bu reçineden yapılmış
    • "İki aydır kayıp sarı kehribar tespihini görünce sevindi." (Necati Cumalı)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü