İçinde bar olan 8 harfli 43 kelime var. İçerisinde BAR bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında bar olan kelimeler listesine ya da Sonu bar ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A B R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
BAR, RAB
2 Harfli Kelimeler
AB, AR, RA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- GABARDİN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Sık dokunmuş bir tür ince yünlü veya pamuklu kumaş
-
[sıfat]
Bu kumaştan yapılmış
- "Yeşile çalan gabardin pardösüsünü kaptığı gibi fırladı." (Tarık Buğra)
-
[isim]
Sık dokunmuş bir tür ince yünlü veya pamuklu kumaş
- İTİBAREN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
- ...-den başlayarak, ...-den sonra, ...-den beri
- "Babamın ölümünden itibaren size daima hak verdim." (Atilla İlhan)
-
[zarf]
- ...-den başlayarak, ...-den sonra, ...-den beri
- BARİSFER
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Ağır küre
-
[isim]
Ağır küre
- BARBUNYA
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Barbunyagillerden, kırmızı pullu, beyaz etli, kemikli bir balık (Mullus barbahıs)
-
[isim]
Barbunyagillerden, kırmızı pullu, beyaz etli, kemikli bir balık (Mullus barbahıs)
- BARBARCA
-
-
[sıfat]
Barbara özgü
- "Hükûmet bu barbarca saldırıların önüne geçmemektedir." (Falih Rıfkı Atay)
-
[zarf]
Kaba ve kırıcı bir davranışla
-
[sıfat]
Barbara özgü
- KABARECİ
-
-
[isim]
Kabare oyuncusu
- "Şu üç delikanlı bugün gerçekten Avrupa klası birer kabareci olma yolundadır." (Haldun Taner)
-
[isim]
Kabare oyuncusu
- DUBARACI
-
-
[sıfat]
Oyunla, hileyle, aldatmacayla, düzenle iş gören (kimse), düzenci
-
[sıfat]
Oyunla, hileyle, aldatmacayla, düzenle iş gören (kimse), düzenci
- BARIŞMAK
-
-
[nsz]
İki taraf, aralarındaki dargınlığı kaldırmak, uzlaşmak, anlaşmak
- "Fakat bir gün barışacaksınız ve onun da kurtulmasına yardım edeceksiniz." (Aka Gündüz)
-
[-le]
Sevmek, zevk almak
- "Hiçbirini sevmedim, yalnız Enderuni Vasıf Divanı ile barışabildim." (Ahmet Hamdi Tanpınar)
-
[nsz]
İki taraf, aralarındaki dargınlığı kaldırmak, uzlaşmak, anlaşmak
- ABARTICI
-
-
[isim]
Abartıyı huy edinen kimse, abartmacı, mübalağacı
-
[isim]
Abartıyı huy edinen kimse, abartmacı, mübalağacı
- İTİBARLI
-
-
[sıfat]
İtibarı, değeri olan, saygın
-
Kredisi olan
-
Gözde olan, önemli sayılan
- "Köşedeki itibarlı masalardan birine karşılıklı oturduk." (Çetin Altan)
-
[sıfat]
İtibarı, değeri olan, saygın
- BARLANMA
- ...
- KUBARMAK
-
-
[nsz]
Hindi veya güvercinin tüyleri kabarmak
-
Çalımlı bir tavır takınmak
-
[nsz]
Hindi veya güvercinin tüyleri kabarmak
- BARBUTÇU
-
-
[isim]
Barbut oynayan kimse
-
[isim]
Barbut oynayan kimse
- BARKAROL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Venedik gondolcularının söz ve müziği önceden yazılmadan, içlerinden geldiği gibi söyledikleri şarkı
-
Ritmi üç zamanlı müzik eseri
-
[isim]
Venedik gondolcularının söz ve müziği önceden yazılmadan, içlerinden geldiği gibi söyledikleri şarkı
- BARINMAK
-
-
Doğa etkilerinden korunmak için kapalı bir yere sığınmak
-
[nsz]
Yerleşmek, yaşamak için uygun şartlar bularak oturmak
- "Dosdoğru teyzemin evine gidecektim, iyi kötü barınacak bir yer..." (Peyami Safa)
-
Bir yerde yatarak geceyi geçirmek
-
[nsz]
Soyut kavram bir yerde etkili olmak, gelişecek ortamı bulmak
-
Çevresiyle uyumlu, dirlik içinde yaşamak
- "Girip çıktığı mesleklerin hiçbirinde üç dört, hadi bilemediniz, altı aydan fazla barınamadı." (Haldun Taner)
-
Doğa etkilerinden korunmak için kapalı bir yere sığınmak
- KABARMAK
-
-
[nsz]
Ağırlığı artmadan hacmi büyümek
- "Ekmek iyi kabardı."
-
Yağışlardan veya kaynamaktan taşmaya yüz tutmak
- "Çay birdenbire kabararak şosenin rampalarını aşar ve epeyce zararlara sebep olur." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Niceliği artmak, büyümek
- "Masraf kabardı."
-
Şişmek, genişlemek
- "İhtiyarın zayıf damarları kabarmış kıllı elleri dizlerinin üstündeydi." (Peyami Safa)
-
Hayvanların tüyleri dikilmek
-
Kumaş üzerinde tüyler oluşmak, havlanmak
- "Bu kumaş çabuk kabardı."
-
Islanıp veya ısınıp yerinden kurtulmak
- "Masanın kaplaması kabardı."
- "Dolabın boyası kabardı."
-
Deniz dalgalanmak, büyük dalgalar oluşmak
-
Bulanmak
-
Öfke, sevgi vb. duygular gittikçe güçlenmek
- "Bu olayı duyunca delikanlının yüreği öç alma duygusuyla kabarır." (Necati Cumalı)
-
[nsz]
Kafa tutmak, öfkelenip üstüne yürüyecek gibi davranmak
-
Böbürlenmek, gururlanmak
- "Kumandan, atını şahlandırarak hurra hurra diye kendisini alkışlayan keyifli halka boyun kırarak kabarıyordu." (Ömer Seyfettin)
-
[nsz]
Ağırlığı artmadan hacmi büyümek
- BARDACIK
-
-
[isim]
Bir tür küçük ve tatlı yaş incir
-
[isim]
Bir tür küçük ve tatlı yaş incir
- BARBADOS
- ...
- BAROSKOP
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Havanın içinde bulunduğu cisimlerin ağırlığı üzerine yaptığı hafifletici etkiyi gösteren ve havası boşaltılabilen bir fanus içinde terazisi bulunan fizik cihazı
-
[isim]
Havanın içinde bulunduğu cisimlerin ağırlığı üzerine yaptığı hafifletici etkiyi gösteren ve havası boşaltılabilen bir fanus içinde terazisi bulunan fizik cihazı
- ZIBARTMA
- ...