İçinde ağla olan 8 harfli 42 kelime var. İçerisinde AĞLA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ağla olan kelimeler listesine ya da Sonu ağla ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A A L Ğ Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
AĞA, ALA
2 Harfli Kelimeler
AĞ, AL, LA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BAĞLAÇLI
-
-
[sıfat]
Bağlacı olan
-
[sıfat]
Bağlacı olan
- ÇAĞLAYIŞ
-
-
[isim]
Çağlama işi veya biçimi
-
[isim]
Çağlama işi veya biçimi
- AĞLANMAK
-
-
[nsz]
Ağlama işi yapılmak
- "Atatürk'ün arkasından çok ağlandı."
-
[nsz]
Ağlama işi yapılmak
- BAĞLANIŞ
-
-
[isim]
Bağlanma işi veya biçimi
-
[isim]
Bağlanma işi veya biçimi
- BAĞLAŞIM
-
-
[isim]
Eşleme
-
Aralarında ortak çıkar bulunan devletler ilişkisi
-
Bir dizgenin veya alt dizgenin başka bir dizge üzerindeki etkisi
-
[isim]
Eşleme
- BAĞLATMA
-
-
[isim]
Bağlatmak işi
-
[isim]
Bağlatmak işi
- SAĞLANMA
-
-
[isim]
Sağlanmak işi
-
[isim]
Sağlanmak işi
- YAĞLANIŞ
- ...
- BAĞLAMAK
-
-
[-i]
Bir şeyi bir yere veya bir şeye tutturmak
- "Gemiyi iskeleye bağlamak."
-
Düğümlemek
- "İpi ipe bağlamak."
-
[-i]
Yara ilaç koyup bezle sarmak
- "Yarayı bağlamak."
-
[-i]
Denk yapmak, paket yapmak
- "Yatakları bağlamak. Eşyayı bağlamak."
-
[nsz]
Oluşmak, tutmak, meydana gelmek
- "Şişesi is bağlamış bir lambanın ışığı / Her yüze çiziyordu bir hüzün kırışığı." (Faruk Nafiz Çamlıbel)
-
Bir iş veya kimse için ayırmak, tahsis etmek
- "Birine haftalık bağlamak."
-
Anlaşma yapmak
- "İşleri sözleşmeye bağlamak."
-
[-i]
Uyulması zorunlu olmak
- "Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır." (Anayasa)
-
Başka bir işle uğraşamaz durumda olmak
- "Bu iş beni çok bağladı."
-
[-i]
Sona erdirmek, bitirmek, tamamlamak
-
[-i]
Geçişi engellemek
- "Bütün yolları bağlamışlar."
-
[-i]
Birini söz veya yazı ile bağlamak, taahhüt etmek, angaje etmek
-
[-i]
Büyü, muska vb.nin aracılığıyla birinin birtakım isteklerini veya yetkinliğini engellemek, yok etmek
-
Gönlünü kazanmak
- "Bu davranışınız beni size bağladı."
-
Birinde bir şeye karşı ilgi, istek uyandırarak o şeye ilgi, yakınlık duymasını sağlamak
-
Bütün ilgisini bir yerde yoğunlaştırmak
- "Kızım, ne yapsak da seni bu eve bağlayabilsek acaba?" (Reşat Nuri Güntekin)
-
[-i]
Bir şeyi bir yere veya bir şeye tutturmak
- BAĞLANAK
-
-
[isim]
Bağlantı
- "Bu kopuk kopuk, küçük yaşantıların ekseni, tek bağlanağı da kendisi." (Haldun Taner)
-
[isim]
Bağlantı
- DAĞLATMA
-
-
[isim]
Dağlatmak işi
-
[isim]
Dağlatmak işi
- BAĞLAŞIK
-
-
[sıfat]
Aralarında anlaşma veya sözleşme sağlanmış olan (kimse veya topluluk), müttefik
-
Sonuç, sebep gibi birbiriyle sıkı sıkıya bağlı ve karşılıklı bağımlı olan (nesne, terim)
-
[sıfat]
Aralarında anlaşma veya sözleşme sağlanmış olan (kimse veya topluluk), müttefik
- YAĞLANMA
-
-
[isim]
Yağlanmak işi
-
[isim]
Yağlanmak işi
- DAĞLAMAK
-
-
[-i]
Kızgın bir demirle hayvan derisine damga vurmak
-
Akan kanı dindirmek veya hasta bölümleri ortadan kaldırmak için vücudun bir yerini kızdırılmış bir metal araçla yakmak
- "Kızgın maşa demirini al da kollarını dağla dese dağlayacakmışım." (Osman Cemal Kaygılı)
-
Çok sıcak, soğuk veya acı, bir şey, yakmak
- "Soğuk yüzünü dağladı. Biber ağzını dağladı."
-
Acısı yüreğine işlemek
-
[-i]
Kızgın bir demirle hayvan derisine damga vurmak
- AĞLAYICI
-
-
[isim]
Ölünün ardından ağlamak için para ile tutulan kimse, ağıtçı, yasçı
- "Eskiden tabutlar arkasında para ile tutulmuş ağlayıcılar giderdi." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Ölünün ardından ağlamak için para ile tutulan kimse, ağıtçı, yasçı
- SAĞLAMCA
-
-
[sıfat]
Oldukça sağlam, sağlama yakın
-
[zarf]
(sağla'mca) Sağlam olarak
-
[sıfat]
Oldukça sağlam, sağlama yakın
- BAĞLAYIŞ
-
-
[isim]
Bağlama işi veya biçimi
-
[isim]
Bağlama işi veya biçimi
- BAĞLAŞMA
-
-
[isim]
Bağlaşmak işi, ittifak
-
[isim]
Bağlaşmak işi, ittifak
- AĞLATICI
-
-
[isim]
Ağlamaya yol açan şey
-
[isim]
Ağlamaya yol açan şey
- ÇAĞLAMAK
-
-
[nsz]
Su, köpürerek ve ses çıkararak coşkun bir biçimde akmak
- "Bir gün nehirler gibi çağlayarak derinden." (Ömer Bedrettin Uşaklı)
-
Coşmak
- "Musiki, gönüllerin hüzünleriyle zevklerinin birleştiği sınırda çağlayan sesleridir." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[nsz]
Su, köpürerek ve ses çıkararak coşkun bir biçimde akmak