İçinde ağl olan 8 harfli 50 kelime var. İçerisinde AĞL bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ağl olan kelimeler listesine ya da Sonu ağl ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A L Ğ Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AĞ, AL, LA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BAĞLAŞIK
-
-
[sıfat]
Aralarında anlaşma veya sözleşme sağlanmış olan (kimse veya topluluk), müttefik
-
Sonuç, sebep gibi birbiriyle sıkı sıkıya bağlı ve karşılıklı bağımlı olan (nesne, terim)
-
[sıfat]
Aralarında anlaşma veya sözleşme sağlanmış olan (kimse veya topluluk), müttefik
- DAĞLATMA
-
-
[isim]
Dağlatmak işi
-
[isim]
Dağlatmak işi
- BAĞLAÇLI
-
-
[sıfat]
Bağlacı olan
-
[sıfat]
Bağlacı olan
- SAĞLAMAK
-
-
[-i]
Bir işin olması için gerekli durumu, şartları hazırlamak, temin etmek
- "Biz bu ihtiyara son günlerinde hiç aklından geçirmediği bir saadet sağladık." (Haldun Taner)
-
Elde etmek, sahip olmak
- "... o sevimli yavru hâliyle sağladığı sempatinin büyük bir kısmını yitirmişti." (Yaşar Nabi Nayır)
-
Bir işlemin doğruluğunu ortaya koymak
-
[-i]
Bir işin olması için gerekli durumu, şartları hazırlamak, temin etmek
- SAĞLIKLA
- ...
- SAĞLANMA
-
-
[isim]
Sağlanmak işi
-
[isim]
Sağlanmak işi
- SAĞLATMA
- ...
- BAĞLAMAK
-
-
[-i]
Bir şeyi bir yere veya bir şeye tutturmak
- "Gemiyi iskeleye bağlamak."
-
Düğümlemek
- "İpi ipe bağlamak."
-
[-i]
Yara ilaç koyup bezle sarmak
- "Yarayı bağlamak."
-
[-i]
Denk yapmak, paket yapmak
- "Yatakları bağlamak. Eşyayı bağlamak."
-
[nsz]
Oluşmak, tutmak, meydana gelmek
- "Şişesi is bağlamış bir lambanın ışığı / Her yüze çiziyordu bir hüzün kırışığı." (Faruk Nafiz Çamlıbel)
-
Bir iş veya kimse için ayırmak, tahsis etmek
- "Birine haftalık bağlamak."
-
Anlaşma yapmak
- "İşleri sözleşmeye bağlamak."
-
[-i]
Uyulması zorunlu olmak
- "Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır." (Anayasa)
-
Başka bir işle uğraşamaz durumda olmak
- "Bu iş beni çok bağladı."
-
[-i]
Sona erdirmek, bitirmek, tamamlamak
-
[-i]
Geçişi engellemek
- "Bütün yolları bağlamışlar."
-
[-i]
Birini söz veya yazı ile bağlamak, taahhüt etmek, angaje etmek
-
[-i]
Büyü, muska vb.nin aracılığıyla birinin birtakım isteklerini veya yetkinliğini engellemek, yok etmek
-
Gönlünü kazanmak
- "Bu davranışınız beni size bağladı."
-
Birinde bir şeye karşı ilgi, istek uyandırarak o şeye ilgi, yakınlık duymasını sağlamak
-
Bütün ilgisini bir yerde yoğunlaştırmak
- "Kızım, ne yapsak da seni bu eve bağlayabilsek acaba?" (Reşat Nuri Güntekin)
-
[-i]
Bir şeyi bir yere veya bir şeye tutturmak
- NAMAĞLUP
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Mağlup olmamış, hiçbir yenilgi almamış
-
[sıfat]
Mağlup olmamış, hiçbir yenilgi almamış
- DAĞLANMA
-
-
[isim]
Dağlanmak işi
-
[isim]
Dağlanmak işi
- ÇAĞLAYIŞ
-
-
[isim]
Çağlama işi veya biçimi
-
[isim]
Çağlama işi veya biçimi
- DAĞLANIŞ
-
-
[isim]
Dağlanma işi veya biçimi
-
[isim]
Dağlanma işi veya biçimi
- SAĞLAMCI
-
-
[isim]
İşini sağlama bağlayan kimse
-
[isim]
İşini sağlama bağlayan kimse
- SAĞLIKLI
-
-
[sıfat]
Sağlık durumu iyi olan, sağlam, esen, sıhhatli
-
Sağlık kurallarına uygun olan, hijyen
-
Sağlığı koruyan
-
Sağlam, doğru, güvenilir, gerçek
- "Kendine saygısı olan, sağlıklı bir adam başkalarına da en büyük saygıyı duyar." (Yahya Kemal)
-
[sıfat]
Sağlık durumu iyi olan, sağlam, esen, sıhhatli
- ÇAĞLAMAK
-
-
[nsz]
Su, köpürerek ve ses çıkararak coşkun bir biçimde akmak
- "Bir gün nehirler gibi çağlayarak derinden." (Ömer Bedrettin Uşaklı)
-
Coşmak
- "Musiki, gönüllerin hüzünleriyle zevklerinin birleştiği sınırda çağlayan sesleridir." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[nsz]
Su, köpürerek ve ses çıkararak coşkun bir biçimde akmak
- BAĞLANAK
-
-
[isim]
Bağlantı
- "Bu kopuk kopuk, küçük yaşantıların ekseni, tek bağlanağı da kendisi." (Haldun Taner)
-
[isim]
Bağlantı
- YAĞLAMAK
-
-
[-i]
Yağ sürmek
-
Sürtünen iki yüzey arasına, kaymayı kolaylaştırmak için yağlı bir madde sürmek
-
Dalkavukça övmek, yağ çekmek
-
[-i]
Yağ sürmek
- YAĞLANIŞ
- ...
- BAĞLAŞMA
-
-
[isim]
Bağlaşmak işi, ittifak
-
[isim]
Bağlaşmak işi, ittifak
- BAĞLILIK
-
-
[isim]
Bağlı olma durumu, merbutiyet
-
Birine karşı, sevgi, saygı ile yakınlık duyma ve gösterme, sadakat
- "Hiçbir Türk, vatana bağlılıkla bağdaşmayan bir eylemde bulunmadıkça vatandaşlıktan çıkarılamaz." (Anayasa)
-
Bağlılaşım
-
[isim]
Bağlı olma durumu, merbutiyet