İçinde ağ olan 5 harfli 54 kelime var. İçerisinde AĞ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ağ olan kelimeler listesine ya da Sonu ağ ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- İBLAĞ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ulaştırma, eriştirme
-
Bir şeyin miktarını tamamlama
- "Parasını yüz milyon liraya iblağ etmek için çalışıyor."
-
[isim]
Ulaştırma, eriştirme
- OTAĞI
- ...
- AĞLAK
-
-
[sıfat]
Ağlamaklı
- "Bana ne, onun sarı parlak bir kumaşa sarınmış ağlak suratlı bodur karısından?" (Adalet Ağaoğlu)
-
[sıfat]
Ağlamaklı
- AĞYAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Başkaları, yabancılar, eller
- "O Eyüp sokakları ki üstlerinden ölü geçmiş, diri geçmiş, yâr geçmiş, ağyar geçmiş..." (Samiha Ayverdi)
-
[isim]
Başkaları, yabancılar, eller
- ÇAĞRI
-
-
[isim]
Birinin bir yere gelmesini isteme, davet
- "Bu gizli çağrı neden icap ediyordu?" (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Çağrı cihazı
-
[isim]
Birinin bir yere gelmesini isteme, davet
- ÇAĞLA
-
-
[isim]
Badem, kayısı, erik vb. tek çekirdekli yemişlerin körpeyken yenilebilen ham şekli
-
[isim]
Badem, kayısı, erik vb. tek çekirdekli yemişlerin körpeyken yenilebilen ham şekli
- İFRAĞ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir şeyi başka bir biçime çevirme
-
Boşaltım
-
[isim]
Bir şeyi başka bir biçime çevirme
- AĞNAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sayım vergisi
-
[isim]
Sayım vergisi
- YAĞIZ
-
-
[sıfat]
Esmer
- "Yağız ve kuvvetli, analarının ardı sıra dokuzar onar gürbüz çocuk koşar." (Halikarnas Balıkçısı)
-
Siyah
- "Yağız atlar kişnedi, meşin kırbaç şakladı / Bir dakika araba yerinde durakladı." (Faruk Nafiz Çamlıbel)
-
Yiğit
- "Bunu o ilk zamanlardaki yağız savaşçı havasıyla dedi." (Atilla İlhan)
-
[sıfat]
Esmer
- ÇAĞMA
-
-
[isim]
Çağmak işi
-
[isim]
Çağmak işi
- SAĞIR
-
-
[sıfat]
İşitme duyusundan yoksun, işitmeyen (kimse)
- "Bu başını döndüren, kulağını sağır eden seslere karşı elinden ne gelirdi ki..." (Yahya Kemal)
-
Ses geçirmeyen
-
Isıyı az veren, geç ısınan
- "Sağır soba."
-
Vurulduğu zaman ses vermeyen
- "Sağır davul."
-
İçi görülmeyen, donuk (cam)
-
[sıfat]
İşitme duyusundan yoksun, işitmeyen (kimse)
- SAĞRI
-
-
[isim]
Memeli hayvanlarda bel ile kuyruk arasındaki dolgun ve yuvarlakça bölüm
- "Atın sağrısına binmek."
-
[isim]
Memeli hayvanlarda bel ile kuyruk arasındaki dolgun ve yuvarlakça bölüm
- YAĞSI
-
-
[sıfat]
Yağı andıran, yağa benzeyen, yağ gibi, yağımsı
-
[sıfat]
Yağı andıran, yağa benzeyen, yağ gibi, yağımsı
- BAĞIT
-
-
[isim]
Sözleşme
-
[isim]
Sözleşme
- DİMAĞ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Beyin
-
Bilinç, zihin
- "... meclisin nerede toplanabileceği fikri dimağımızı işgal ediyordu." (Atatürk)
-
[isim]
Beyin
- NAĞME
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Güzel, uyumlu ses, ezgi, melodi
- "Boyuna Arapçayı andırır bir nağme mırıldanıyor." (Sermet Muhtar Alus)
-
Ezgi
-
Birinin yalandan ve nazlanarak söylediği söz
-
[isim]
Güzel, uyumlu ses, ezgi, melodi
- DAĞAR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Ağzı yayvan, dibi dar toprak kap
-
Dağarcık
- "Daldırın elinizi onun özdeyiş dağarına, her duruma uygun formüller bulabilirsiniz." (Haldun Taner)
-
[isim]
Ağzı yayvan, dibi dar toprak kap
- BAĞIL
-
-
[sıfat]
Görece
-
[isim]
Kendine özgü bir kımıldanışı olduğu hâlde başka bir cisme uyarak sürüklenen cismin görünürdeki kımıldanışının niteliği
-
[sıfat]
Görece
- AĞRAZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Garazlar
-
[isim]
Garazlar
- AŞAĞI
-
-
[isim]
Bir şeyin alt bölümü, zir, yukarı karşıtı
- "... asıl ve yedek üye sayıları toplamının on beşten aşağı düşmesi nedeniyle yapılacak seçimlerde bu Anayasa'nın kabul ettiği esasa ve sıraya uyulur." (Anayasa)
- "Karısı kibarlıktan yana ondan aşağı kalmıyordu." (Haldun Taner)
- "Adı erken yaşta şaire çıkmıştı. Şair aşağı, şair yukarı." (Haldun Taner)
-
Eğimli bir yerin daha alçak olan yeri
-
[sıfat]
Bir yere göre daha alçak yerde bulunan
- "Aşağı katı, sakin ve daha sıcak olduğu için seçtik." (Aka Gündüz)
-
[sıfat]
Bayağı, adi
-
[sıfat]
Niteliği düşük, kötü
- "Aşağı mal."
-
[sıfat]
Daha küçük, daha az
- "On sekiz yaşından aşağı olanlar giremez."
-
[sıfat]
Değeri daha az
-
[zarf]
Aşağıya, yere doğru
- "Aşağı inmek."
-
[isim]
Bir şeyin alt bölümü, zir, yukarı karşıtı