İçinde ağ olan 5 harfli 54 kelime var. İçerisinde AĞ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ağ olan kelimeler listesine ya da Sonu ağ ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BAĞDA
-
-
[isim]
Ayağa vurulan, ipten, ağaçtan veya demirden yapılan köstek
-
[isim]
Ayağa vurulan, ipten, ağaçtan veya demirden yapılan köstek
- SAĞCI
-
-
[sıfat]
Sağ görüşlü partilerin yandaşı olan (kimse)
-
[sıfat]
Sağ görüşlü partilerin yandaşı olan (kimse)
- AĞLAK
-
-
[sıfat]
Ağlamaklı
- "Bana ne, onun sarı parlak bir kumaşa sarınmış ağlak suratlı bodur karısından?" (Adalet Ağaoğlu)
-
[sıfat]
Ağlamaklı
- BAĞAN
-
-
[isim]
Vakti gelmeden ölü doğan yavru, düşük
-
Ölü doğan kuzunun derisi
-
[isim]
Vakti gelmeden ölü doğan yavru, düşük
- BAĞIM
-
-
[isim]
Bir şeyin veya bir kimsenin gücü ve etkisi altında bulunma durumu, tabiiyet
-
[isim]
Bir şeyin veya bir kimsenin gücü ve etkisi altında bulunma durumu, tabiiyet
- DAĞLI
-
-
[sıfat]
Dağlık bölge halkından olan
-
Dağa ait
-
Kaba saba, görgüsüz
- "Batıl itikatlara inanmış, dağlı, cahil bir kızcağızdı." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Dağlık bölge halkından olan
- YAĞLI
-
-
[sıfat]
Üzerinde veya içinde yağı olan
-
Yağı çok olan
-
Yağla yapılmış
- "Yağlı çörek."
-
Besili, semiz
- "Bir de olaydı şimdi diye yağlı hindi sayıklıyorsun." (Osman Cemal Kaygılı)
-
Yağdan kirlenmiş veya lekelenmiş olan
- "Uzun saçları eski redingotun yağlı yakasına dökülüyor." (Ömer Seyfettin)
-
Parası bol, zengin
- "Dükkâna yağlı bir müşteri arıyordu." (Refik Halit Karay)
-
Bol ve kolay kazanç sağlayan
- "Yağlı bir iş."
-
[sıfat]
Üzerinde veya içinde yağı olan
- ZAĞCI
-
-
[isim]
Kılağı yapan kimse
-
[isim]
Kılağı yapan kimse
- YAĞMA
-
-
[isim]
Yağmak işi
-
[isim]
Yağmak işi
- ÇAĞRI
-
-
[isim]
Birinin bir yere gelmesini isteme, davet
- "Bu gizli çağrı neden icap ediyordu?" (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Çağrı cihazı
-
[isim]
Birinin bir yere gelmesini isteme, davet
- SAĞIR
-
-
[sıfat]
İşitme duyusundan yoksun, işitmeyen (kimse)
- "Bu başını döndüren, kulağını sağır eden seslere karşı elinden ne gelirdi ki..." (Yahya Kemal)
-
Ses geçirmeyen
-
Isıyı az veren, geç ısınan
- "Sağır soba."
-
Vurulduğu zaman ses vermeyen
- "Sağır davul."
-
İçi görülmeyen, donuk (cam)
-
[sıfat]
İşitme duyusundan yoksun, işitmeyen (kimse)
- YAĞSI
-
-
[sıfat]
Yağı andıran, yağa benzeyen, yağ gibi, yağımsı
-
[sıfat]
Yağı andıran, yağa benzeyen, yağ gibi, yağımsı
- SAĞRI
-
-
[isim]
Memeli hayvanlarda bel ile kuyruk arasındaki dolgun ve yuvarlakça bölüm
- "Atın sağrısına binmek."
-
[isim]
Memeli hayvanlarda bel ile kuyruk arasındaki dolgun ve yuvarlakça bölüm
- YAĞIZ
-
-
[sıfat]
Esmer
- "Yağız ve kuvvetli, analarının ardı sıra dokuzar onar gürbüz çocuk koşar." (Halikarnas Balıkçısı)
-
Siyah
- "Yağız atlar kişnedi, meşin kırbaç şakladı / Bir dakika araba yerinde durakladı." (Faruk Nafiz Çamlıbel)
-
Yiğit
- "Bunu o ilk zamanlardaki yağız savaşçı havasıyla dedi." (Atilla İlhan)
-
[sıfat]
Esmer
- AĞRAZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Garazlar
-
[isim]
Garazlar
- AĞMAK
-
-
Sarkmak, aşağıya inmek
- "Hiç konuşmadan güneş batıya ağıncaya dek çalıştılar." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Bir yana eğilmek, meyletmek
-
Sarkmak, aşağıya inmek
- KAĞNI
-
-
[isim]
İki tekerlekli, tekerlekleri tek parça, dingili tekerlekle birlikte dönen öküz arabası
- "Kağnıyı araba ile, kamyonet ile değiştiriyor." (Etem İzzet Benice)
-
[isim]
İki tekerlekli, tekerlekleri tek parça, dingili tekerlekle birlikte dönen öküz arabası
- AĞYAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Başkaları, yabancılar, eller
- "O Eyüp sokakları ki üstlerinden ölü geçmiş, diri geçmiş, yâr geçmiş, ağyar geçmiş..." (Samiha Ayverdi)
-
[isim]
Başkaları, yabancılar, eller
- LAĞIV
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir kuruluşun faaliyetine son verme
- "Şehremaneti lağvına karar vermiş, dediler." (Halit Fahri Ozansoy)
-
Hükümsüz kılma, feshetme
-
[isim]
Bir kuruluşun faaliyetine son verme
- BAĞIL
-
-
[sıfat]
Görece
-
[isim]
Kendine özgü bir kımıldanışı olduğu hâlde başka bir cisme uyarak sürüklenen cismin görünürdeki kımıldanışının niteliği
-
[sıfat]
Görece