İçinde aze olan 7 harfli 16 kelime var. İçerisinde AZE bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında aze olan kelimeler listesine ya da Sonu aze ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A E Z Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
EZA
2 Harfli Kelimeler
AZ, ZE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- VAZETME
-
-
[isim]
Vazetmek işi
-
[isim]
Vazetmek işi
- AZERİCE
- ...
- NAZENDE
- ...
- VAZEDİŞ
- ...
- VAZELİN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Ham petrolden çıkarılan, merhem ve kremlerde kullanılan ve 31 °C'de eriyen bir tür mineral yağ
-
[isim]
Ham petrolden çıkarılan, merhem ve kremlerde kullanılan ve 31 °C'de eriyen bir tür mineral yağ
- KRUVAZE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Ön parçaları birbiri üzerine gelecek biçimde yapılmış olan (ceket, yelek)
- "Bir kruvaze yelek giymiş: Ön cepleri büyük." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[sıfat]
Ön parçaları birbiri üzerine gelecek biçimde yapılmış olan (ceket, yelek)
- MAZERET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kendini veya başka birini özürlü göstermek için ileri sürülen sebep, özür, bahane
- "Kabahatime mazeret, haklı sebep aramıyorum." (Aka Gündüz)
- "Kendini gösterdiğine pişman olmuş gibi görünüyor, bir mazeret bulmaya çalışıyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Bir şeyden kurtulmak veya kaçınmak için ileri sürülen gerekçe, bahane
-
[isim]
Kendini veya başka birini özürlü göstermek için ileri sürülen sebep, özür, bahane
- TAZELİK
-
-
[isim]
Taze olma durumu, körpelik, taravet
-
Dinç, diri, canlı olma durumu
- "Eskiden söz açılınca yorgun belleğinden şaşılacak kadar tazelikle geçmişe döner, anılarını eksiksiz anlatmaya dalardı." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Taze olma durumu, körpelik, taravet
- NAZENİN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Cilveli, nazlı
-
Narin, ince yapılı
-
Şımarık, nazlı yetiştirilmiş
- "Gelgelelim bu nazeninim, gümrük kolcularıyla fingirdemeye başlamış." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Cilveli, nazlı
- RİYAZET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Nefsin isteklerini kırma
- "Karargâhta âdeta bir manastır hayatının riyazeti içinde yaşıyorduk." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Nefsin isteklerini kırma
- YELPAZE
-
-
[isim]
Sallandığında küçük bir hava akımı yapan ve özellikle yüzü serinletmeye yarayan, küçük, katlanabilir, taşınabilir araç
- "Sarayında olduğu gibi başının üzerinde uzun saplı yelpazelerin serinletici nazik havasını istermiş." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Bu biçimde olan
- "Yelpaze merdiven."
-
Çeşitlilik
-
[isim]
Sallandığında küçük bir hava akımı yapan ve özellikle yüzü serinletmeye yarayan, küçük, katlanabilir, taşınabilir araç
- MECAZEN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Mecaz yoluyla, mecaz olarak
-
[zarf]
Mecaz yoluyla, mecaz olarak
- TAPTAZE
-
-
[sıfat]
Çok taze
-
[zarf]
Bozulmadan, değerinden bir şey yitirmeyerek
- "Ama bu güzel, bu ince hatıra, bütün acılığı ve bütün tatlılığı ile içinde taptaze duruyor." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[sıfat]
Çok taze
- SEMAZEN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sema ayininde dönen derviş
-
[isim]
Sema ayininde dönen derviş
- SAZENDE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Sazcı
-
[isim]
Sazcı
- TAZEKAN
- ...