Sonunda aze olan 12 kelime var. AZE ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde aze olan kelimeler listesine ya da başında aze olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler

8 Harfli Kelimeler

KAMİKAZE, TERÜTAZE

7 Harfli Kelimeler

KRUVAZE, TAPTAZE, YELPAZE

6 Harfli Kelimeler

CENAZE, ENDAZE, KEPAZE, ŞİRAZE

5 Harfli Kelimeler

AVAZE, EVAZE

4 Harfli Kelimeler

TAZE


Kelime bulma makinesi

A E Z Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

3 Harfli Kelimeler

EZA

2 Harfli Kelimeler

AZ, ZE

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

KAMİKAZE

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] İkinci Dünya Savaşı yıllarında Japonların kullandığı intihar uçağı

TERÜTAZE

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] Çok taze, körpe
    • "Frenk illerinde ... tenorların akbabaya dönmüş, kartlaşmışlarına bile terütaze kızlar gönül verirlermiş." (Refik Halit Karay)

YELPAZE

  1. [isim] Sallandığında küçük bir hava akımı yapan ve özellikle yüzü serinletmeye yarayan, küçük, katlanabilir, taşınabilir araç
    • "Sarayında olduğu gibi başının üzerinde uzun saplı yelpazelerin serinletici nazik havasını istermiş." (Refik Halit Karay)
  2. [sıfat] Bu biçimde olan
    • "Yelpaze merdiven."
  3. Çeşitlilik

TAPTAZE

  1. [sıfat] Çok taze
  2. [zarf] Bozulmadan, değerinden bir şey yitirmeyerek
    • "Ama bu güzel, bu ince hatıra, bütün acılığı ve bütün tatlılığı ile içinde taptaze duruyor." (Yusuf Ziya Ortaç)

KRUVAZE

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [sıfat] Ön parçaları birbiri üzerine gelecek biçimde yapılmış olan (ceket, yelek)
    • "Bir kruvaze yelek giymiş: Ön cepleri büyük." (Sait Faik Abasıyanık)

KEPAZE

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] Niteliksiz, değersiz
    • "Hele o İspanyol nezlesi, illetlerin en kepazesi..." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
    • "Onu kepaze etmek için bu rolü vermişlerdi." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Utanmaz, rezil
  3. Gülünç
  4. [isim] Talim yaparken kullanılan gevşek ok yayı

ENDAZE

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] 65 cm boyunda bir uzunluk ölçüsü
    • "Birader, bir ağızlık kullanıyor, nah, asgari bir endaze boyunda..." (Atilla İlhan)
    • "Endazeyi kaçırmışsındır çancı ustası, dedi, olmayacak bahse sürersin emmi oğlumu." (Kemal Bilbaşar)
    • "Biri bu konuda damarına basınca endazeyi şaşırıyor, kendine hükmedemiyordu." (Nezihe Araz)
  2. Ölçü

ŞİRAZE

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Ciltçilikte, kitap yapraklarını düzgün tutmaya yarayan ince örülmüş şerit
  2. Pehlivan kispetinin paçası

CENAZE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kefenlenip tabuta konmuş, gömülmeye hazırlanmış insan ölüsü
  2. Ölü, ölmüş kimse
    • "Evden iki sene içinde üç cenaze çıkmıştı." (Peyami Safa)
  3. Cenaze töreni

AVAZE
...
EVAZE

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [sıfat] Etek ucuna doğru genişleyen (giysi)
    • "Evaze etek."

TAZE

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] Bozulmamış, bayatlamamış olan
    • "Beyaz peyniri, ekmeğin taze kabuğuna sarıp ağzıma sokuyorum." (Yusuf Ziya Ortaç)
    • "Çamur, taze ot görmüş eşek gibi pis pis sırıtmış bunun üzerine." (Haldun Taner)
  2. Dinç, yıpranmamış, yorulmamış
    • "Yüzü taze, taravetli ve güzeldi." (Memduh Şevket Esendal)
  3. Kuru olmayan, körpe, kuru karşıtı
    • "Ağaçların taze yaprakları akşamın serinliğini emiyormuş gibi duruyordu." (Memduh Şevket Esendal)
  4. Yeni, zamanı geçmemiş
    • "Orada okuduğum en taze havadis yirmi beş, otuz günlüktü." (Halikarnas Balıkçısı)
  5. [isim] Genç kadın
    • "Şu köşede çocuğuyla beraber bir taze oturuyor." (Ömer Seyfettin)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü