İçinde az olan 6 harfli 151 kelime var. İçerisinde AZ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında az olan kelimeler listesine ya da Sonu az ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- İTİRAZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir düşünce veya kararı benimsemeyerek karşı çıkma
- "Oyuncuların itirazına rağmen bir üçüncü olarak katılıyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Ev sahibinin sözlerine şiddetle itiraz ettiler." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Söylenecek söz, karşı söyleme
- "Onun verdiği emre itirazı hiçbirimiz aklımızdan geçirmiyoruz." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Bir düşünce veya kararı benimsemeyerek karşı çıkma
- ENDAZE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
65 cm boyunda bir uzunluk ölçüsü
- "Birader, bir ağızlık kullanıyor, nah, asgari bir endaze boyunda..." (Atilla İlhan)
- "Endazeyi kaçırmışsındır çancı ustası, dedi, olmayacak bahse sürersin emmi oğlumu." (Kemal Bilbaşar)
- "Biri bu konuda damarına basınca endazeyi şaşırıyor, kendine hükmedemiyordu." (Nezihe Araz)
-
Ölçü
-
[isim]
65 cm boyunda bir uzunluk ölçüsü
- NAZİRE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Karşılık olarak, benzetilerek yapılan davranış, söz
-
Başka bir manzume örnek alınarak aynı ölçü ve aynı uyakla yazılan şiir
- "Yahya Kemal'e bayılıyor, boş zamanlarında onun rubailerine nazireler yazmaya çalışıyordu." (Haldun Taner)
-
[isim]
Karşılık olarak, benzetilerek yapılan davranış, söz
- AZİMET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Gidiş
-
[isim]
Gidiş
- TAZYİK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sıkıştırma, darlaştırma
- "Bütün kanı göğsünü çatlatacak bir tazyikle kalbine hücum ediyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Manevi baskı, zorlama, zarara sokma
- "Bütün hayatınca bunun tazyiki altında kaldı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Basınç
-
[isim]
Sıkıştırma, darlaştırma
- ÇIKMAZ
-
-
[isim]
Sonu kapalı, çıkış yeri olmayan, hiçbir yere ulaşamayan yol, sokak
- "Bu apartmanın olduğu çıkmazda bir garaj, bir eski ahır, üç esrarlı ve daima kapalı depodan başka bir şey yoktur." (Halide Edip Adıvar)
- "Kıbrıs sorunu, şu ya da bu siyasal oyunla, yeniden çıkmaza girecektir." (Talât Halman)
-
[sıfat]
Çözüme ulaşmayan, çözüm yolu olmayan
-
[isim]
Sonu kapalı, çıkış yeri olmayan, hiçbir yere ulaşamayan yol, sokak
- GAZEKİ
-
-
[isim]
Cepken altına giyilen kolsuz bir çeşit giysi
-
[isim]
Cepken altına giyilen kolsuz bir çeşit giysi
- RAZAKI
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kalınca kabuklu, iri ve uzunca taneli, şekeri çok bir tür üzüm
-
[isim]
Kalınca kabuklu, iri ve uzunca taneli, şekeri çok bir tür üzüm
- CAZSIZ
-
-
[sıfat]
Cazı olmayan
-
[sıfat]
Cazı olmayan
- ORGAZM
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Cinsel uyarım ve zevkin en yüksek noktası
-
[isim]
Cinsel uyarım ve zevkin en yüksek noktası
- AZAMET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ululuk, büyüklük
-
Gurur
- "Arkadaşlarımdan ayrılıp onun yanına geçmek azametime dokundu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Görkem, gösteriş, heybet
-
Debdebe
-
Çalım, kurum, tekebbür
- "Şu her tarafından temizlik ve azamet akan şişman adama bile sorabilirdi." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Ululuk, büyüklük
- KAZIMA
-
-
[isim]
Kazımak işi
-
Vücutta boşluklar içinde bulunan yabancı cisimleri, hasta veya zararlı sayılan dokuları kazıyarak almak, kürtaj
-
[isim]
Kazımak işi
- AZRAİL
- ...
- DAZLAK
-
-
[sıfat]
Başında saçı olmayan (kimse, baş)
- "Işığı, donuk donuk yansıtan dazlak bir kafa." (Atilla İlhan)
-
[sıfat]
Başında saçı olmayan (kimse, baş)
- HAZRET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yüce kabul edilen kimselerin adlarının başına saygı, övme, yüceltme amacıyla getirilen unvan
- "Hazreti Ali. Hazreti Fatma."
-
Adı söylenmeyen bir kimseden söz edilirken kullanılan bir söz
- "Bilen bilir, kolay okunan yazar değildir, hazret." (Refik Erduran)
-
Kullanıldığında bir kişinin küçümsendiğini anlatan bir söz
-
[ünlem]
Genellikle erkekler arasında senli benli konuşmada kullanılan bir seslenme sözü
- "Hazret! Şu kitabı uzatır mısın?"
-
[isim]
Yüce kabul edilen kimselerin adlarının başına saygı, övme, yüceltme amacıyla getirilen unvan
- İCAZET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İzin, onay, onaylama
- "Bir çift ayakkabı almak için dahi ondan icazet almak zorunda kalıyorum." (Ayşe Kulin)
-
Diploma
-
[isim]
İzin, onay, onaylama
- KAZILI
- ...
- KURNAZ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Kolay kanmayan, başkalarını kandırmasını ve ufak tefek oyunlarla amacına erişmesini beceren, açıkgöz
- "Nedim kurnaz, benden iki gün evvel izin aldı." (Aka Gündüz)
-
[sıfat]
Kolay kanmayan, başkalarını kandırmasını ve ufak tefek oyunlarla amacına erişmesini beceren, açıkgöz
- YALAZA
- ...
- MARAZA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hastalık
- "İkinci yarıda herkesin dili bir karış dışarı çıktığı, maraza aradığı, çamurlaştığı zaman, seninki, oyuna yeni girmiş gibi terütaze koşar durur." (Haldun Taner)
-
Anlaşmazlık, çekişme, kavga
-
[isim]
Hastalık