İçinde az olan 5 harfli 134 kelime var. İçerisinde AZ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında az olan kelimeler listesine ya da Sonu az ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- NAZİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
İnen, inmiş
-
Konaklayan
-
[sıfat]
İnen, inmiş
- YOBAZ
-
-
Dinde bağnazlığı aşırılığa vardıran, başkalarına baskı yapmaya yönelen (kimse)
- "Bu memleketi de dört buçuk yobaza bırakamayız." (Aka Gündüz)
-
Bir düşünceye, bir inanca aşırı ölçüde bağlı olan (kimse)
-
Kaba saba, inceliksiz (kimse)
-
Dinde bağnazlığı aşırılığa vardıran, başkalarına baskı yapmaya yönelen (kimse)
- KAZAZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ham ipeği iplik ve ibrişim durumuna getiren kimse
-
[isim]
Ham ipeği iplik ve ibrişim durumuna getiren kimse
- NAZIR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Bir yere doğru bakan (ev, oda vb.)
- "Küçük fakat çok şirin bir oda, gölgelik, denize nazır." (Haldun Taner)
-
[isim]
Bakan
- "Eski nazırlardan birisine ilk defa burada rastladım." (Aka Gündüz)
-
[sıfat]
Bir yere doğru bakan (ev, oda vb.)
- HAZİN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Acıklı, üzüntü veren, dokunaklı, hüzünlü
- "Her şey dayanılmayacak kadar hazindi." (Atilla İlhan)
-
[sıfat]
Acıklı, üzüntü veren, dokunaklı, hüzünlü
- PİYAZ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Haşlanmış kuru fasulyenin üzerine ince doğranmış, tuzla ovulmuş soğan ve maydanoz katıldıktan sonra zeytinyağı, sirke dökülerek yapılan fasulye salatası
-
Kebap, ızgara köfte, balık vb.nin yanına katılan, ince doğranmış ve tuzla öldürülmüş maydanozlu soğan
-
Bir çıkar sağlamak düşüncesiyle söylenen övücü söz
- "Benim bu piyazlara karnım tok."
-
[isim]
Haşlanmış kuru fasulyenin üzerine ince doğranmış, tuzla ovulmuş soğan ve maydanoz katıldıktan sonra zeytinyağı, sirke dökülerek yapılan fasulye salatası
- AYVAZ
-
-
[isim]
Koca, erkek, eş
-
Savaş gemilerinde çalışan cerrah yardımcısı
-
Büyük konaklarda mutfak ve yemek hizmetlerinde çalıştırılan uşak
-
[isim]
Koca, erkek, eş
- HAZAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Güz, sonbahar
- "Teselliden nasibim yok hazan ağlar baharımda." (Mehmet Akif Ersoy)
-
[isim]
Güz, sonbahar
- CİHAZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Aygıt, alet, takım
-
Çeyiz
-
[isim]
Aygıt, alet, takım
- AÇMAZ
-
-
[isim]
Satranç oyununda şahı koruyan taşlardan birinin yerinden oynatılamaması durumu
-
Tuluatta karşısındakine bir nükte veya tekerleme söyleme kolaylığını veren söz
-
İçinden zor çıkılır durum
-
[isim]
Satranç oyununda şahı koruyan taşlardan birinin yerinden oynatılamaması durumu
- GAZVE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Arap aşiretleri arasında yapılan savaş
- "İki aşiret, bir gazve esnasında çarpışmışlar." (Falih Rıfkı Atay)
-
Din uğruna yapılan savaş
-
[isim]
Arap aşiretleri arasında yapılan savaş
- NAZİK
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Başkalarına karşı saygılı davranan
- "Nazik adam."
-
İnce yapılı, narin
- "Kadın fevkalade nazik ve güzel, çocuklar oya gibi idiler." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Özen, dikkat gösterilmezse kırılabilen, bozulabilen, kötüleşebilen
- "Nazik bir bitki."
-
Gerekli önlemler alınmadığında daha kötü olan, kritik
- "Şimdi devleti tehlikeden kurtaracak pek nazik zamandır." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Dikkat isteyen, özen gerektiren
- "Nazik bir iş."
-
[sıfat]
Başkalarına karşı saygılı davranan
- TAZİP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Azaba sokma, üzme
-
[isim]
Azaba sokma, üzme
- AZILI
-
-
[sıfat]
Gözü bir şeyden yılmayan, azgın
- "Azılı katil."
-
Çok şiddetli, korkunç
- "En azılı küfürler kalın bir argo kabuğu içinde saklı." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
-
[sıfat]
Gözü bir şeyden yılmayan, azgın
- BAZEN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Ara sıra
- "Bazen bu yeknesak hayat beni çok sıkıyor." (Halide Edip Adıvar)
-
[zarf]
Ara sıra
- NAZLI
-
-
[sıfat]
Kolayca gönlü olmayan, kendini ağır satan, ısrar bekleyen, işveli, edalı
- "Nazlı mı nazlı, süzüm süzüm süzülen bir kız çocuğuydu." (Tarık Buğra)
-
Üstüne titrenilen, değer verilen
- "Ben çocukluğumdan beri gayet nazlı büyüdüm." (Peyami Safa)
-
Özen isteyen, nazik
-
Sağlığını, dayanıklılığını çabuk yitiren
-
[sıfat]
Kolayca gönlü olmayan, kendini ağır satan, ısrar bekleyen, işveli, edalı
- SAZAN
-
-
[isim]
Sazangillerden, Avrupa, Asya ve Amerika'nın tatlı sularında yaşayan, sırt yüzgeci uzun, eti beğenilen kılçıklı bir balık (Cyprinus carpio)
-
Kolay kandırılan, aldatılabilen kimse
-
[isim]
Sazangillerden, Avrupa, Asya ve Amerika'nın tatlı sularında yaşayan, sırt yüzgeci uzun, eti beğenilen kılçıklı bir balık (Cyprinus carpio)
- AZVAY
-
-
[isim]
Sarısabır
-
[isim]
Sarısabır
- TALAZ
-
-
[isim]
Dalga, kasırga
-
İpekli kumaşların örselenmesiyle yüzündeki tellerde oluşan kabarıklık
-
[isim]
Dalga, kasırga
- AHRAZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Dilsiz, sağır ve dilsiz (kimse)
-
[sıfat]
Dilsiz, sağır ve dilsiz (kimse)