İçinde at olan 4 harfli 59 kelime var. İçerisinde AT bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında at olan kelimeler listesine ya da Sonu at ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A T Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AT, TA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- AZAT
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Serbest bırakma
- "Zavallı kuş birdenbire sendeledi, azat olduğuna inanmıyor gibi durdu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Okullarda paydos
-
[sıfat]
Serbest bırakılmış olan
-
[isim]
Serbest bırakma
- İNAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir konuda direnme, ayak direme, diretme, direnim
- "Okumak, eczacı olmak bu sayılı inatlarından biri ve ilkidir." (Tarık Buğra)
- "Umarım ki o da çocukça inatlar etmez, bu iş de böylece bitmiş olur." (Memduh Şevket Esendal)
-
Birine karşı çıkma, karşı düşünce ileri sürme
- "İddia kızışmış, âdeta inat hâlini almıştı." (Ömer Seyfettin)
-
[sıfat]
İnatçı
-
[isim]
Bir konuda direnme, ayak direme, diretme, direnim
- BUAT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Elektrik akımı devrelerinde birleştirme yapmak veya akımı bir veya daha fazla kola ayırmak için kullanılan kutu
-
[isim]
Elektrik akımı devrelerinde birleştirme yapmak veya akımı bir veya daha fazla kola ayırmak için kullanılan kutu
- ŞATO
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Avrupa'da soylu kimselerin oturduğu, çevresi hendek, sur ve kulelerle çevrili konak
-
Geniş toprağı olan büyük konut
- "Bir ahırdan farkı olmayan çiftlik binasını, bir yıl içinde bir küçük şato hâline soktum." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Avrupa'da soylu kimselerin oturduğu, çevresi hendek, sur ve kulelerle çevrili konak
- USAT
- ...
- ATEH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bunama
- "Akdeniz kıyılarında yaşayanlar, uzun süren bu hayati medeniyetten sonra ateh devrine girdiler." (Yahya Kemal Beyatlı)
- "Sen sahiden budalaymışsın dostum hem adamakıllı ateh getirmişsin." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Bunama
- TAAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Allah'ın buyruklarını yerine getirme, ibadet etme
-
[isim]
Allah'ın buyruklarını yerine getirme, ibadet etme
- ATLI
-
-
[sıfat]
Atı olan
- "Atlı araba."
-
[isim]
Ata binmiş kimse, süvari
- "Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik / Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Binek atı kullanan (asker veya asker sınıfı)
- "Biraz sonra da atlı jandarma yetişti." (Memduh Şevket Esendal)
-
[sıfat]
Atı olan
- ATIF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yöneltme, çevirme
-
İlişkili bulma
-
Gönderme
-
[isim]
Yöneltme, çevirme
- ATAR
- ...
- ANAT
- ...
- SAAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir günlük sürenin yirmi dörtte birine eşit, altmış dakikalık zaman dilimi, zaman parçası
- "Karabalçıklı çiftliği kasabadan sıkı yürüyüşlerle bir saat çeker." (Reşat Nuri Güntekin)
- "... herkes ona artık vaktini ibadete hasretmek zamanının geldiğini, daha doğrusu ahireti düşünmek saati çaldığını ima ediyordu." (Halide Edip Adıvar)
-
Vakit, zaman
- "Oyuncular meyus olmayarak gene saati geldiği vakit perdelerini açtılar." (Memduh Şevket Esendal)
-
Bir işin yapıldığı belli bir zaman
- "Yemek saati."
- "Kahvaltı saati. Uyku saati. Çalışma saati."
-
Günün hangi anı olduğunu gösteren alet
- "Kolundaki krom saate göz attı." (Refik Halit Karay)
-
Sayaç
- "Elektrik saati. Su saati."
-
[isim]
Bir günlük sürenin yirmi dörtte birine eşit, altmış dakikalık zaman dilimi, zaman parçası
- ERAT
-
Kelime Kökeni : Türkçe
-
[isim]
Er, onbaşı ve çavuşlara verilen genel ad
-
Erler
-
[isim]
Er, onbaşı ve çavuşlara verilen genel ad
- MİAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir şeyin yapılması için tanınan süre
- "Bakkalın veresiyeyi kestiği bir gün, artık bu işin miadı geldiğine kanaat ederek satış hususunda ısrar edecek olmuş." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Bir şeyin yerine yenisinin verilebilmesi için kabul edilmiş bulunan süre, kullanma süresi
- "Asker ayakkabısının miadı altı aydır."
-
[isim]
Bir şeyin yapılması için tanınan süre
- LATA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Dar ve kalınca tahta
-
[isim]
Dar ve kalınca tahta
- ATAŞ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Tutturgaç
-
[isim]
Tutturgaç
- İCAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Buluş
- "Nihayet, yaza çize ilk satırı üç nokta ile başlayan yeni bir tarz icat ettim." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Gerçekmiş gibi gösterme çabası
- "Çok durduğumdan şüphelenmesinler diye uydurma bir tamir icat ettim." (Aka Gündüz)
-
[isim]
Buluş
- RATE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Başarısız
- "Bunlar hâlâ kokmuş ve rate bir romantizmi önümüze sürüyorlar." (Asaf Halet Çelebi)
-
Yaşlı, verimsiz, geçimsiz (kimse)
- "Kaldı ki dikkat edilince görülür ki, bunlar gençliklerinde de olumlu bir şeyler verememiş olan ratelerdir." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Başarısız
- BATİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Yavaş, ağır
-
[sıfat]
Yavaş, ağır
- ATOM
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Birkaç türü birleştiğinde çeşitli molekülleri, bir tek türü ise bir kimyasal ögeyi oluşturan parçacık
-
Yaprakları üst üste sarılı topak marul
-
Eski Yunan filozoflarına göre gerçeğin son, artık bölünemez, bozulamaz diye tasarlanan temel ögeleri
-
[isim]
Birkaç türü birleştiğinde çeşitli molekülleri, bir tek türü ise bir kimyasal ögeyi oluşturan parçacık