İçinde asa olan 6 harfli 24 kelime var. İçerisinde ASA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında asa olan kelimeler listesine ya da Sonu asa ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A A S Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

3 Harfli Kelimeler

ASA

2 Harfli Kelimeler

AS

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

YASAMA

  1. [isim] Yasa koyma, yasa yapma, teşri
  2. Genel, soyut, objektif ve sürekli nitelikte kurallar koyma

KASACI

  1. [isim] Veznedar, vezneci

ARASAT
...
ASALAK

  1. Bir canlıda sürekli veya geçici yaşayarak ona zarar veren başka canlı, parazit
  2. [sıfat] Başkalarının sırtından geçinen (kimse), abacı, ekti, otlakçı, tufeyli

TASARI

  1. [isim] Olması veya yapılması istenen bir şeyin zihinde aldığı biçim, proje
    • "Kafamdaki hayaller ve tasarılar epeyce açık saçık şeylerdi." (Halide Edip Adıvar)
  2. Hukuki bir işlemin, o işlemi yapmakla yetkili kurul veya organ önüne getirildiği andaki durumu, üstünde görüşme ve oylama yapılabilir durumdaki metin, layiha
    • "Bütçe Kanunu tasarısı üzerine yazdığım bir yazı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

ASAYİŞ

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Bir yerin düzen ve güvenlik içinde bulunması durumu, düzenlilik, güvenlik
    • "Temel hak ve hürriyetler kamu düzeninin, genel asayişin korunması amacı ile kanunla sınırlanabilir." (Anayasa)

SİYASA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Politika
    • "Güdümlü siyasanın kurbanı olmuş kimi değerli yazarların ivecen yargısı rol oynamıştır." (Selim İleri)

KASALI

  1. [sıfat] Kasası olan

MASARA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Küçük, dar yer veya hücre
    • "Adına masara denen ayakyolu gibi taş bir hücreye yatırmışlar." (Reşat Nuri Güntekin)

DEVASA

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] Dev gibi, çok büyük
    • "Kınalı, bir mil uzakta, kocaman hafif ışıklı bir böcek, devasa böcek hâlinde yatıyordu." (Sait Faik Abasıyanık)

HÜLASA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Özet, fezleke
    • "Bir kadınlık tarihi hülasası yapacak değiliz." (Falih Rıfkı Atay)
    • "Demek ki hülasa ediyorum, turizm İstanbul'un büyük bir şansı olur." (Yahya Kemal Beyatlı)
  2. Öz
    • "Karaciğer hülasası."
  3. [zarf] Kısacası
    • "O vakit küt küt kalbim atmaya başlıyor, hülasa acayip bir vaziyet." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  4. Herhangi bir maddenin, alkol, eter vb. bir eritici ile ayrılmış veya başka bir yol ile elde edilmiş etkili özü
    • "Kınakına hülasası."

PİYASA

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Satıcıların mal satmak için bir araya geldiği yer, pazar
    • "Şimdi de pazar, piyasa yerlerinde, mahalle dolaylarında tanır, sayarlar." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Akşamları böyle kapı önünde piyasa eder." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Bir yol üzerinde gidip gelerek gezinme
    • "Kahvenin önünden dört beş kere daha geçer, akşam piyasasını yapardım." (Sait Faik Abasıyanık)
  3. Alışveriş fiyatı, geçerli fiyat
    • "Sonbaharda, yakında açılacak tütün piyasasının haberleriyle ümitlenir, tasalanır, yüzleri bir gün gülerse beş gün kederli kalırdı." (Necati Cumalı)
  4. Arz ve talebin karşılaştığı alan
  5. Ortalık
    • "Bunlardan bir kısmı bugün piyasada alaturka çalgıcılığın en ileri gelenlerindendir." (Osman Cemal Kaygılı)

ASALET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Soyluluk
  2. Bir görevi yüklenmiş olma, o görevin sahibi olma, vekillik karşıtı
  3. Yazıda veya sözde bayağı söz ve deyim bulunmaması durumu

PASATA

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Bir tür kumar oyunu

PIRASA

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Zambakgillerden, sapından ve yapraklarından yararlanılan, çok yıllık bir kış sebzesi (Allium porrum)

MASALI
...
KASABA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Şehirden küçük, köyden büyük, henüz kırsal özelliklerini yitirmemiş olan yerleşim merkezi, belde
    • "Alayın bir ucu mezarlığa vardığı hâlde öteki ucu daha kasabanın dar sokaklarında birbirini eziyordu." (Reşat Nuri Güntekin)

TASALI

  1. [sıfat] Tasası olan, kaygılı
    • "Bulutlu, tasalı gözlerle önüne bakıyordu, fazla bir şey söylemiyordu." (Halide Edip Adıvar)

ASACAK
...
VASATİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Ortalama
    • "Tıp kongresi, yaşlılık ve vasati insan ömrü üzerine eğilmiş." (Burhan Felek)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü