İçinde are olan 7 harfli 45 kelime var. İçerisinde ARE bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında are olan kelimeler listesine ya da Sonu are ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A E R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AR, ER, RA, RE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ÇARESİZ
-
-
[sıfat]
Çaresi bulunmayan, onulmaz
- "Çaresiz dert."
- "Köyde kim çaresiz kalırsa, kimin işi bozulursa İstanbul yolunu tutar." (Ömer Seyfettin)
-
Çare bulamayan (kimse), biçare
- "Viranelerde yemek için ot toplayan çaresiz kadınlarla konuştu." (Ömer Seyfettin)
-
[zarf]
İster istemez
- "Bu olmayınca da işi çaresiz komisyonculuğa dökmüştü." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Çaresi bulunmayan, onulmaz
- TAYYARE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Uçak
-
[isim]
Uçak
- TİCARET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ürün, mal vb. alım satımı
- "Ne ziraat ne ticaret için kâfi nüfus kaldı." (Falih Rıfkı Atay)
-
Kazanç amacıyla yürütülen alım satım etkinliği
- "Yolcuların çoğu çıkmış, artık ticareti dönüşe bıraktım." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Bu etkinlikle ilgili bilim
-
Alışveriş sonucu elde edilen, yararlanılan fiyat farkı, kâr
-
[isim]
Ürün, mal vb. alım satımı
- KAREKOD
- ...
- ŞETARET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sevinç, şenlik, neşe
- "Bu bedbinlik yerini çocukça bir şetarete bırakıyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Sevinç, şenlik, neşe
- FEVVARE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Fıskiye
-
[isim]
Fıskiye
- HAKARET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Onur kırma, onura dokunma
- "Bana hakaret ettiği için davacıyım, efendim." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Hakkı da var, tecavüze uğramayan, hakaret görmeyen kalmıyor." (Aka Gündüz)
-
Küçültücü söz veya davranış
-
[isim]
Onur kırma, onura dokunma
- SEYYARE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Gezegen
-
[isim]
Gezegen
- TAMKARE
- ...
- VEZARET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Vezirlik
-
[isim]
Vezirlik
- İDARELİ
-
-
[sıfat]
İdare etmesini bilen, iyi yöneten
-
Tutumlu
- "İdareli bir kadın."
-
[zarf]
Tutumlu biçimde, ekonomik olarak
- "Sattıkları küpenin parasını çok idareli kullanıyorlardı." (Peyami Safa)
-
[sıfat]
İdare etmesini bilen, iyi yöneten
- DARENDE
- ...
- USARELİ
- ...
- MÜBAREK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Verimli, bereketli
-
Kutlu, uğurlu, kutsal
- "Bunlar senin mübarek elini öpmeye geldiler." (Osman Cemal Kaygılı)
-
Çok saygı duyulan
- "Mübarek yüzlü bir ihtiyar."
-
[ünlem]
Beğenilen, sevilen şeyler için söylenen bir söz
- "Mübarek, ne güzel yer."
-
Kızılan, şaşılan (kimse veya şey)
- "Ne de hafıza vardı mübarekte, neler de anlatmazdı." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Verimli, bereketli
- VARESTE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Kurtulmuş
- "Endişeden vareste."
- "... Türkçeyi bilmek için aruza aşina olmaktan vareste kalamaz." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[sıfat]
Kurtulmuş
- YARENCE
- ...
- HAREKET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir cismin durumunun ve yerinin değişmesi, devinim, aksiyon
- "Ne vakit hareket edeceğiz, Kenan? Yarın mı?" (Ömer Seyfettin)
- "... saldırma için lazım gelen strateji planını tespit ederler ve ona göre harekete geçerlerdi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Vücudu oynatma, kıpırdatma veya kımıldanma
- "Her hareketi kamera önünde rol yapıyormuşçasına hesaplı." (Refik Halit Karay)
-
Davranış, tutum
- "Sakin, dürüst, kıyafeti ve hareketleriyle hiçbir ayrılık göstermeyen bir adamdır." (Halide Edip Adıvar)
- "İnsan bu kadar ölçülü hareket eder mi, edemez mi?." (Halide Edip Adıvar)
-
Yola çıkma
- "Hareketimiz iki gün ertelendi."
-
Belirli bir amaca varmak için birbiri ardınca yapılan ilerlemeler, akım
- "Türkçülük hareketi. Dilde özleşme hareketi."
-
Deprem
- "Ben, diyor, hareket olurken Eminönü'nde idim." (Memduh Şevket Esendal)
-
Demir yollarında katarların düzenlenmesi ve hangi saatlerde yola çıkıp hangi duraklarda karşılaşacaklarını düzenleme işleri
- "Hareket cetveli. Hareket memuru."
-
Devinim
-
Bir parçanın yavaşlık, çabukluk derecesi
-
Kas ve eklemlerin, belli doğal şartlar içerisinde işlemeleri sonucu vücut bölümlerinde düzenli ve olumlu etkilerle oluşturdukları yer değişimi
-
[isim]
Bir cismin durumunun ve yerinin değişmesi, devinim, aksiyon
- İDARECİ
-
-
[isim]
Yönetici
-
[sıfat]
İdare eden, hoşgörülü
-
[sıfat]
Becerikli, tutumlu
-
[isim]
Yönetici
- MAHARET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İş görmede beceri, uzluk, ustalık
- "Hâlindeki kırgınlıktan, büyük bir derdi olduğunu anlamış, epeyce bir maharetle ağzını aramıştım." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
İş görmede beceri, uzluk, ustalık
- KEFARET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir günahı Tanrı'ya bağışlatmak umuduyla verilen sadaka veya tutulan oruç
- "Bunu yapan günün birinde er geç bu günahın kefaretini ödeyecektir." (Haldun Taner)
-
Diyet
- "Onu sevmek bile hayatımın kefareti oluyor." (Aka Gündüz)
-
[isim]
Bir günahı Tanrı'ya bağışlatmak umuduyla verilen sadaka veya tutulan oruç