İçinde alık olan 9 harfli 52 kelime var. İçerisinde ALIK bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında alık olan kelimeler listesine ya da Sonu alık ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A I K L Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
4 Harfli Kelimeler
AKIL, AKLI, ALIK
3 Harfli Kelimeler
AKI, KAL, KIL, LAK
2 Harfli Kelimeler
AK, AL, LA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ANTİKALIK
-
-
[isim]
Antika olma durumu
-
Tuhaflık
- "Kim bilir bu herifin geçmişinde neler neler, ne antikalıklar, ne acayiplikler, ne madrabazlıklar vardı." (Osman Cemal Kaygılı)
-
[isim]
Antika olma durumu
- BALIKGÖZÜ
-
-
[isim]
Ayakkabıların bağ geçirilen deliklerine ve kemer deliklerine takılan maden, kemik vb.nden yapılmış halka
-
[isim]
Ayakkabıların bağ geçirilen deliklerine ve kemer deliklerine takılan maden, kemik vb.nden yapılmış halka
- KORUMALIK
-
-
[isim]
Koruma sağlayan şey
-
[isim]
Koruma sağlayan şey
- YALAKALIK
-
-
[isim]
Yaranmak amacıyla aşırı derecede övgüde bulunma işi
-
[isim]
Yaranmak amacıyla aşırı derecede övgüde bulunma işi
- FİLİKALIK
- ...
- KALABALIK
-
-
[isim]
Çok sayıda insanın bir araya gelmesiyle oluşan insan topluluğu
- "Kalabalık içinde zorlukla boş bir masa bularak oturdum." (Ahmet Haşim)
- "Şu eşya odada kalabalık ediyor."
-
Gereksiz, karışık şeyler topluluğu
-
[sıfat]
Sayıca çok
- "Köy kahvesinin içi bu akşam her zamankinden kalabalıktı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Çok sayıda insanın bir araya gelmesiyle oluşan insan topluluğu
- ALIKOYMAK
-
-
[-i]
Bir süre için bir yerde tutmak
- "Arkadaşım beni yemeğe alıkoydu."
-
[-den]
Birini, yapmakta olduğu veya yapmak istediği işten geri tutmak
- "Selim Bey, babamı yemeğinden alıkoyarak mütemadiyen Girit'ten bahsediyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Ayırıp saklamak
- "Bu kitabı sizin için alıkoydum."
-
[-den]
Yoksun bırakmak
- "İlk iki karım beni dalmış olduğum macera âleminden bir adım alıkoymamıştılar." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[-i]
Mâni olmak, engel olmak
- "İki güne yakın bir zaman yalnız su vererek oradan oraya koşturulmuş hayvanı, hangi kuvvet ağzına yanaşmış yiyeceği kapmaktan alıkoyar?" (Reşat Nuri Güntekin)
-
[-i]
Bir süre için bir yerde tutmak
- YAKALIKLI
-
-
[sıfat]
Yakalığı olan
- "Bu büyük salonda toplananların çoğu redingotlu, kolalı yüksek yakalıklı, fesli beylerdi." (Memduh Şevket Esendal)
-
[sıfat]
Yakalığı olan
- AKRABALIK
-
-
[isim]
Akraba olma durumu
-
[isim]
Akraba olma durumu
- USTALIKLI
-
-
[sıfat]
Ustalıkla yapılmış
- "Benim kazadaki itibarımın sebebi biraz da böyle gergin zamanlarda hemşehrilerimi ustalıklı latifelerle yatıştırmasını bilişimdir." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Ustalıkla yapılmış
- EKSTRALIK
- ...
- HARİTALIK
-
-
[isim]
Haritaların saklandığı yer
-
[isim]
Haritaların saklandığı yer
- EŞKIYALIK
-
-
[isim]
Eşkıya olma durumu veya eşkıyaca davranış
- "Bu adam bir aralık eşkıyalık yapmış çok nemrut bir herif." (Peyami Safa)
-
[isim]
Eşkıya olma durumu veya eşkıyaca davranış
- ANINDALIK
- ...
- BALIKLAVA
-
-
[isim]
Deniz, göl ve ırmaklarda balık yatağı olan yer
-
[isim]
Deniz, göl ve ırmaklarda balık yatağı olan yer
- BİVEFALIK
- ...
- ARALIKSIZ
-
-
[sıfat]
Birbirine bitişik olan, aralarında açıklık bulunmayan
-
[zarf]
Sürekli, aralık vermeden
- "Her şey boyuna değişiyor, aşılıyor, en iyiye, en doğruya, en kolay ve en verimliye yönelen bir gelişim aralıksız sürüp gidiyordu." (Tarık Buğra)
-
[sıfat]
Birbirine bitişik olan, aralarında açıklık bulunmayan
- DAKİKALIK
- ...
- BOŞUNALIK
-
-
[isim]
Gereksizlik, hiçlik
-
[isim]
Gereksizlik, hiçlik
- BALIKESİR
- ...