İçinde aldırma olan 17 kelime var. İçerisinde ALDIRMA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında aldırma olan kelimeler listesine ya da Sonu aldırma ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
SALDIRMAMAZLIK
ALDIRMAMAZLIK
BAŞKALDIRMAK, SALDIRMAZLIK
ALDIRMAZLIK, BAŞKALDIRMA
ÇALDIRMAK, DALDIRMAK, KALDIRMAK, SALDIRMAK
ALDIRMAK, ALDIRMAZ, ÇALDIRMA, DALDIRMA, KALDIRMA, SALDIRMA
ALDIRMA
A A D I L M R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
7 Harfli Kelimeler
ALDIRMA, ARDILMA, DAMARLI, DARILMA
6 Harfli Kelimeler
ARMALI, DAMALI, IRLAMA
5 Harfli Kelimeler
ADALI, ADAMI, ALARM, AMALI, ARALI, ARDIL, DALMA, DAMAL, DAMAR, DAMLA, DAMLI, DARAL, DRAMA, IRAMA, MARAL, MARDA
4 Harfli Kelimeler
ADAM, ADIL, ADIM, ADLI, ALDI, ALIM, ALMA, AMAL, ARDA, ARLI, ARMA, DAMA, DARA, DARI, DRAM, LAMA, MALA
3 Harfli Kelimeler
ADA, ALA, AMA, ARA, ARI, DAL, DAM, DAR, IRA, LAM, MAL, RAM
2 Harfli Kelimeler
AD, AL, AM, AR, IR, LA, MA, RA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- SALDIRMAMAZLIK
- ...
- ALDIRMAMAZLIK
-
-
[isim]
Bakınız aldırmazlık
-
[isim]
Bakınız aldırmazlık
- BAŞKALDIRMAK
-
-
Ayaklanmak, isyan etmek
- "Hiçbir şeye isyan etmez, kimseye başkaldırmazdı." (Peyami Safa)
-
[nsz]
İyice coşmak, kabarmak
- "Başkaldırmış denizle dövüşe dövüşe boğulanı gördün mü?" (Zeyyat Selimoğlu)
-
Ayaklanmak, isyan etmek
- SALDIRMAZLIK
-
-
[isim]
Birbirine saldırmama durumu
- "Saldırmazlık antlaşması."
-
[isim]
Birbirine saldırmama durumu
- BAŞKALDIRMA
-
-
[isim]
Başkaldırmak işi
-
[isim]
Başkaldırmak işi
- ALDIRMAZLIK
-
-
[isim]
Aldırmaz olma durumu, tasasızlık, kayıtsızlık, lakaydi
-
[isim]
Aldırmaz olma durumu, tasasızlık, kayıtsızlık, lakaydi
- DALDIRMAK
-
-
[-i]
Dalma işini yaptırmak, dalmasına sebep olmak
- "İnce parmaklarını kocasının saçlarına daldırarak yumuşak bir sesle yalvardı." (Peyami Safa)
-
Dalmak
-
[-i]
Dalma işini yaptırmak, dalmasına sebep olmak
- ÇALDIRMAK
-
-
[nsz]
Çalma işini yaptırmak
- "Bunların istedikleri çalgı çaldırmak değil, sarhoşluk etmek, ağız tadı ile kavga çıkarmaktır." (Memduh Şevket Esendal)
-
[-i]
Hırsıza kaptırmak
- "Saatimi çaldırdım."
-
[nsz]
Çalma işini yaptırmak
- SALDIRMAK
-
-
[-e]
Bir kimseye veya bir şeye karşı saldırı yöneltmek, zarar verici bir davranışta bulunmak, hücum etmek
- "Bugün şu dakikada onlar hâlâ düşmana saldırıyorlardı." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
Bir şey veya kimse üzerine saldırı yapılmasına sebep olmak
-
[-den]
Gemi, kalkmak için yelken açıp başını gideceği yola çevirmek
-
Yıkıcı ve sert eleştiriler yapmak
-
Etkisiyle eritmek
- "Asitler madenlere saldırır."
-
[-e]
Bir kimseye veya bir şeye karşı saldırı yöneltmek, zarar verici bir davranışta bulunmak, hücum etmek
- KALDIRMAK
-
-
[-i]
Bulunduğu yerden almak
- "Örtüyü masanın üzerinden kaldır."
-
Yukarı doğru hareket ettirmek
- "Gözlerini yüzüme kaldırdı. İkimiz de mavi mavi baktık." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Yükseltmek
- "Duvarı bir metre daha kaldırmalı."
-
[nsz]
Ürün toplamak, taşımak
- "Harman kaldırmak."
-
Çekmek, taşımak
- "Bu araba bu yükü kaldırmaz."
-
Bir kuruluşun çalışmasına son vermek, feshetmek, lağvetmek
- "Meclis ... olağanüstü hâli kaldırabilir." (Anayasa)
-
[-e]
Hastayı hastaneye götürmek
- "Yarasının dikişleri koptu dün öğleden sonra, Fransız Hastanesi'ne kaldırdılar." (Aka Gündüz)
-
Tören yaparak ölüyü gömmek
-
Toplamak
- "Anası, kardeşi ile hep beraber sofrayı kaldırdılar." (Necati Cumalı)
-
Alıp başka yere götürmek
-
Uyandırmak
- "Bir gece yanında mihman olduğum / Sabah oldu deyi kaldırdın beni." (Halk türküsü)
-
Piyasadan çekmek
- "İstifçilerin piyasadan kaldırdığı mallar."
-
Elin ulaşamayacağı yere koymak, saklamak
- "Vazoyu ortadan kaldıralım, çocuğun eline geçmesin."
-
Kaçırmak
- "Yakın köyden kaldırdığı bir yosmayı sarhoş etmekle meşguldü." (Sait Faik Abasıyanık)
-
İyi etmek, iyileştirmek
- "Bu ilaç onu yataktan kaldırdı."
-
Bir şeyden çokça satın almak
-
Tayin etmek, atamak
- "Günün birinde bu müdürü başka, daha önemli bir yere kaldırdılar, buraya da bir başka müdür getirdiler." (Memduh Şevket Esendal)
-
Yok etmek, ortadan silmek
- "Yeryüzünden hayali kaldırın, dünya bir taş ve toprak yığınından ibaret kalır." (Orhan Seyfi Orhon)
-
[nsz]
Katlanmak, tahammül etmek
- "Doğrusunu isterseniz onu çoktan kapı dışarı etmeliydim ama yüreğim kaldırmıyor, acıyorum." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[nsz]
Uygun gelmek, götürmek, yakışmak
- "Bu kumaş fazla süs kaldırmaz."
-
Çalmak, aşırmak
-
[-i]
Bulunduğu yerden almak
- KALDIRMA
-
-
[isim]
Kaldırmak işi
-
[isim]
Kaldırmak işi
- SALDIRMA
-
-
[isim]
Saldırmak işi
- "... tütün tablasının kenarında kendimi kurtarmak için saldırmaya hazırlanmış kırmızı bir tilki duruyor." (Memduh Şevket Esendal)
-
Bir tür büyük bıçak
- "Hele Üsküdar gibi bıçkını fazla semtlerde on çocuktan üç dördünde bir bıçak, bir sustalı, bir usturpa hatta bir saldırma bulunurdu." (Burhan Felek)
-
[isim]
Saldırmak işi
- DALDIRMA
-
-
[isim]
Daldırmak işi
-
Bir dalı gövdeden ayırmadan toprağa gömerek köklenmesini sağlama yolu
-
Bu yolla daldırılan dal
-
[isim]
Daldırmak işi
- ÇALDIRMA
-
-
[isim]
Çaldırmak işi
-
[isim]
Çaldırmak işi
- ALDIRMAK
-
-
[nsz]
Alma işini yaptırmak
- "Söyledim, söyledim, bir urgan aldıramadım." (Necati Cumalı)
-
[-i]
Getirtmek
- "Ne yaptı yaptı, nişanlısını oraya aldırdı." (Cahit Uçuk)
-
Vücuttan herhangi bir parçayı veya organı sağlık sebebiyle çıkarttırmak
- "Bademcik aldırmak. Çocuk aldırmak."
-
[-e]
Önem vermek, değer vermek
- "Felsefenin teorik olan kısmına pek aldırmaz." (Nezihe Araz)
-
[-den]
Elindekini başkasına kaptırmak
- "Elimden aldırdım gül yüzlü yâri / Ben bir daha buldum ellere nispet." (Emrah)
-
[-i]
Sığdırmak
- "Bunca eşyayı bu küçücük eve nasıl aldırdınız."
-
[nsz]
Alma işini yaptırmak
- ALDIRMAZ
-
-
[sıfat]
Bir şeye önem vermeyen, umursamayan, kayıtsız, lakayıt
- "Bendeki değişikliğe aldırmaz görünmek için türkü söylüyor." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Bir şeye önem vermeyen, umursamayan, kayıtsız, lakayıt
- ALDIRMA
-
-
[isim]
Aldırmak işi
-
[isim]
Aldırmak işi